VEDAT GÜNYOL

VEDAT GÜNYOL

 YAZAR

(6 Mart 1911 / 9 Temmuz 2004)

“Bir Avuç İnsandır Aslında

Tüm Dünyada Kültürle İlgilenen”

Deneme yazarlığımızın ünlü ismi, asırlık çınar, edebiyatımızın öncü isimlerinden olan Vedat Günyol gerçek bir Anadolu sevdalısı, ölene kadar edebiyatın, yazının yanında yerini almış usta bir yazarımız. Onun kitapları, çevirileri gerçekten de Türkiye Aydınlanmasına bir katkı niteliğinde. Kendisiyle yaptığım söyleşide uygarlık, kültür, Anadolu, edebiyat, deneme üzerinde durmaya çalışmıştık.

Bu söyleşinin içinde kısa da Alevilik’le ilgili görüşlerini aldığım bölümü sizlerle paylaşmayı uygun buldum.

 

AYHAN AYDIN

Ben Anadolu Uygarlığı dendiğinde, çağdaş demokrat, ileri değerleri yakalamış bir Türkiye dendiğinde bu Türkiye’yi yaratan, var eden ve edecek insanları düşünürüm hep. Başta düşünürleri, yazarları, şairleri, ozanlarıyla bu ülkenin aydınlarını düşünürüm.

Ülkemize baktığımızda gerçekten de büyük baskılara, engellemelere karşı yıllardan beri süre giden ve günümüzde de devam eden; her türlü kültürel çoraklığa karşı, her zaman insan sevgisini yaşatan, dirilten, gelecek kuşaklara aktarma mücadelesi veren kimi değerlerle karşılaşıyoruz.

Bu ülkenin güzel günleri için çaba harcayan aydınlar aslında o kadar fazla değil, belki de bir avuç insan.

 

Sevgili Günyol, sizi de değerlerimizden birisi olarak görüyorum. Türk aydınlanması, Hümanizması dendiğinde; edebiyat aşkı sevgisi dendiğinde; düşünce çoğulculuğu dendiğinde; felsefe dendiğinde sizi de hatırlıyorum.

Anadolu’da da Anadolu Uygarlığında da Hümanizmanın izlerini görmek olası. Özellikle Anadolu halk kültür ürünlerinde bu etkilenmelere rastlanıyor, sanırım? Bizde Hümanizma Yunus’la başlıyor. Onunla en yüksek noktasına ulaşıyor. Anadolu’da Hümanizmanın temsilcileri var; Yunus dışında Mevlana var, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan var birçok halk ozanı var.

Mevlana her ne kadar ben Türk değilim, diyorsa da o bu topraklarda yaşamış ürün vermiş büyük bir şair ve hümanisttir. Her konuda şiir yazıyor, insan ve Tanrı sevgisini, güzelliğini buluyor. Şemsi Tebriziye aşık oluyor onların arasında hem bedensel hem ruhsal bir aşk var.

Anadolu Halk Kültüründe hem Hümanizmanın izleri var, hem de Türkiye’nin en güzel yapısı var. O büyük yapı oradan geliyor zaten. Osmanlı yönetimi sarayı Arapça ve Farsça karışımı bir dil kullanıyor; Osmanlıca. Osmanlıca’nın karşısına ise hiç bozulmayan bir Türkçe’yle çıkıyorlar, Yunuslar, Pir Sultanlar, Karacaoğlanlar. Bence biz bugünkü dilimizi Anadolu Halk Ozanlarına ve onların şiirlerine borçluyuz. Yani bu ozanlarımızı Türkçe’yi hem koruyup yaşatan ve halkın düşüncesini de eserleriyle yaşatan geliştiren, günümüze getiren hümanist temsilcilerdir. Bunlar insan sevgisiyle dolup taşan, insana değer veren kişilerdir.

 

Temelinde insan sevgisi olan, Hümanizmanın izlerini taşıyan halk ozanlarının eserlerini siz incelediniz? Ozanların eserlerinde gerçekten bir zenginlik, derinlik, içtenlik ve güzellik var. Bu ozanların şiirlerini inceledim, tekrar tekrar okudum; gerçekten de dediğiniz içtenlik, sıcaklık, derinlik, zenginlik var onların şiirlerinde.

 

Başta İsmet Zeki Eyuboğlu olmak üzere bazı araştırmacılar Alevîliği, Anadolu Alevîliği olarak isimlendirmekte ve Anadolu Alevîliğindeki inanç ve kültür birikimlerinin kaynağının Anadolu Uygarlığından köklerini aldığını belirtmektedirler. Sizin bu konuda fikirleriniz nelerdir? Ben, Alevîlerin hümanist olduklarına inanıyorum. Alevîler Sünnilerle çatışma durumuna getirilmişler fakat onlar çatışmayan insanlardır. Kendilerince bir yaşam düzeni tutturmuş, gidiyorlar. Alevîliğe düşmanlık Yavuz Sultan Selim’le başlıyor. Yavuz Sultan Selim halifeliği aldıktan sonra, gidiyor binlerce Alevînin başını kesiyor. Bu ne büyük vahşet ne büyük bir rezilliktir.

Değişik şekillerde de olsa Alevîler de Tanrı’ya inanıyorlar. Ama onlarda cami yok, Ramazan orucu yok. Bunu kabul edemiyorlar. Yahu bırakın da onlarda öyle yaşasınlar. Hepiniz aynı topraklarda yaşıyorsunuz. Ama nerede, Yavuz Sultan Selimden beri o kin ve düşmanlık bitmiş değil. Alevîlerle Sünnilerin kardeşliğini istemiyorlar. Kin, hınç hâlâ devam ediyor. İnançlar günümüzde hâlâ sömürülmeye devam ediyor. Bakın Refah Partisi Alevî Sünni ayrımını sürekli körüklüyor ve sömürüyor. Alevîlerin bu durum karşısında içlerinde hep yaşattıkları insan sevgilerini sürdürmelerini istiyorum.

Söyleşi: 1995, İstanbul (İlgili söyleşinin tam metni için bakınız: DAMAR DERGİSİ, SAYI 62, MAYIS 1996, SAYFA 4-8.)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile