Alevi - Bektaşi Araştırma Merkezi 2. Yazı

ALEVİ – BEKTAŞİ ARAŞTIRMA MERKEZİ (2.)

Ayhan Aydın

Alevi – Bektaşi toplumu, Alevi – Bektaşi kurum ve kuruluşları, tüm yaşanmışlıkların verdiği tecrübelerle artık çok ciddi bazı çalışmalar ve çabalar içinde olmak zorundadırlar. Bu çalışmalardan birisi de hiç şüphesiz Alevi - Bektaşi Araştırma Merkezi’dir.

Bugün kadar olduğu gibi halen de birçok Alevi - Bektaşi kurum ve kuruluşu kendi çapında Alevilik Bektaşilik araştırmalarında bazı çalışmalar yapmıştır. Her türlü takdirle birlikte, bunların yetersizliği de ortadadır. Türkiye’de Şahkulu Sultan Dergâhı, Cem Vakfı, Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı, 2 Temmuz Pir Sultan Abdal Kültür ve Eğitim Merkezi, Avrupa’da AABF Bünyesindeki çalışmalar, Alevi Bektaşi Kültür Enstitüsü çalışmaları gibi çabalar bu konudaki tecrübeler, önemli birikimleri bize vermektedir.

Bu konudaki en büyük sorunlarımızdan birisi de, paylaşımcı bir yapıdan uzak olarak, zaten az olan bilgi ve belgelerin de ortak kullanımda olmamasıdır. Yani kurumlar ellerindeki bilgi ve belgeyi ne birbirleriyle ne de tam anlamıyla halkla ve bilim insanlarıyla paylaşmamaktadırlar. Bu konuda bir kere bunun aşılması gereklidir. Mademki birlik, mademki birlikte çalışmak diyoruz, o zaman bunu da sağlayacağız, sağlamak zorundayız. Bilim insanları, araştırmacılar, gazeteciler de bu konuda örnek ve öncü isimler olmak zorundadırlar.

Alevilik - Bektaşilik hep söylenegeldiği gibi, asla ve asla sadece sözlü kültür olarak bugüne kadar gelmemiştir. Alevi - Bektaşi dünyasının sayısız yazılı belgesi de vardır. Yüzlerce basılı veya el yazması kitap, cönk, Osmanlı Arşivi içinde binlerce Alevilerin – Kızılbaşların- aleyhinde de olsa, lehinde de olsa yazılı belge, somut eserlerdir.

Alevi - Bektaşi toplumu; ocaklarıyla, tekkeleriyle, dergâhlarıyla yüzlerce yıldır yakılıp yok edilmek istensen de, hem göçebe bir toplum olsa da, sürgünden sürgüne giden bir büyük halk kitlesi olsa da, yüz binlerce somut kültür varlığını koruyabilmiş, halen de yaşatan bir özelliğe sahiptir.

Bağımsız, sadece bilimsel çalışmalar yapacak ve tüm dünyadaki Alevi- Bektaşi toplumunun varlığıyla ilgilenecek bir Araştırma Merkezinin kurulması gerekli ve zorunludur.

Bünyesinde;

Tüm Türkiye’de ve dünyada yayınlanmış Alevilik  - Bektaşilikle ilgili her türlü yazılı  - basılı eseri bulunduracak bir merkezi kütüphanesiyle,

Alevilik – Bektaşilik’le ilgili her türlü secere, cönk, ferman, kişilerin ellerinde bulunan her türlü kitap, el yazmalarının, çizimlerin, resimlerin, her türlü yazılı belgenin de bulunduğu bir bölümüyle,

Alevi - Bektaşi dünyasının hafızası olacak her türlü görsel, ses kayıtları, fotoğraflar bölümüyle,

Arşivlerde, metinler, kitaplar ve elbette konular üzerinde araştırma yapabilecek Osmanlıca, Arapça, Farsça da bilen bilim insanlarıyla,

Alanda analitik gözlem yapabilecek saha araştırmalarında bulunacak; sosyolog, antropolog, halkbilimci gibi uzman araştırmacılarıyla,

Elde edilen verileri genel geçer, dünyada herkesin anlayacağı şekilde yazabilen, yayınlayabilen bir yayın kadrosuyla,

Alevi – Bektaşi coğrafyasının bütünlüğünde Anadolu dışındaki ülkelerdeki verilerin bulunduğu birimiyle,

Alevi- Bektaşi dünyasıyla ilgili ocak, tekke, dergâh, türbe, ziyaretler, köyler ve günümüzde yaşayan kültürel varlıklarını kapsayan bir veri tabanıyla,

Uluslar arası boyutta Aleviliğin Bektaşiliğin anlatılması, çeşitli kitaplar çıkarılması için İngilizce, Almanca, Fransızca bilen uzman kadrosuyla,

Bilimsel araştırmaları herkesin anlayacağı şekilde yayınlayan dergisiyle,

Tüm bunları koordine eden profesyonel, internetten anlayan teknik donanımlı gençleriyle,

Konuyu bilimsel olarak araştıran halkın özellikle gençlerin, genç araştırmacıların ve bilim insanlarının yararlanabilecekleri birimiyle,

Cemevi, dernek vs. yapıların dışında, sadece Alevilik Bektaşilik’le ilgili bilimsel araştırmalar yapacak, kurumlardan bağımsız bu merkezin kurulması, yaşaması bir hayal mi?

Bu bir hayalse, Alevi - Bektaşi toplumunun bir araya gelip, geleceği birlikte inşa etme düşünceleri de bir hayal olur.

Tüm dünyadaki Alevi - Bektaşi toplumu bunu başarabilir. İster beğenelim, ister beğenmeyelim, yarı devlet destekli olarak Arnavutluk’ta Dünya Bektaşiler Birliği Merkezi’nde bu tip merkez kuruldu bile.  Ortak bir merkezin dışında (Neresi olur buna karar verilir.) Türkiye (İstanbul, Ankara, Hacı Bektaş), Balkanlar, Batı Avrupa bağlı birimleriyle tüm dünyadaki insanlara, Alevi - Bektaşi toplumuna hizmet verecek bu merkezin önemi hissedilmelidir.

Yıllar yılı bu konuda zaten birçok bilim insanı, araştırmacı, yazar, kurum yöneticileri de yazılar yazdılar, fikir beyan ettiler.

Ben de açıkçası bu konunun gündemden düşmemesi, tartışılması gerektiğine inanan birisi olarak, bu işe tüm ruhuyla inanan birisi olarak, bunları dile getirdim.

Konu çok boyutlu tartışılmaya açılmalıdır. Aleviler - Bektaşiler artık bu tip konularda daha fazla kafa yormalıdırlar.

Araştırma Merkezi, Akademi, Üniversite, Müze, Basın Yayın Merkezi, Tarihi Ocak / Dedeevi- Tekke ve Dergâhların Tespiti, Tamir ve Onarılması meseleleri gibi konulara toplum olarak, kurumlar olarak, aydınlar olarak artık eğilmek gerekiyor.

Bazılarının önemsemediği bu konular, kültürel var oluş konularıdır.

Muhabbetlerimle…

Bir Yol Gazetesi, 28 Kasım 2019