BENİM İÇİN VERİMLİ GEÇEN, 2015 YILI...
Benim İçin Verimli Geçen, 2015 Yılı…
1 Aralık 2013’de, daha öncekileri de aratan yapısıyla, Ali Rıza Kaçan denen şahsın vakfa müdür olmasıyla, mobbing (iş yerinde baskıyla insanı işinden eden) uygulamaları, adice tutum ve tavırları sonucunda, 16 yıl çalıştığım Cem Vakfı’ndan ayrılmak zorunda kalmıştım. Bunu halen birçok dostumun tam bilmediğini anlıyorum. Hakkımda halen karalamalar yapan, iftiralar atan bu şahıs ve bu konuda tüm uyarılarıma kulak tıkayan Cem Vakfı yöneticileriyle ilgili çok daha detaylı ve aydınlatıcı bir yazı yayınlayacağımı, gerekirse kendilerini mahkemeye de vereceğimi şimdiden söyleyeyim.
2014’de ise altı ay kadar Barış Tv.’de programlar yapmıştım. Televizyonun ekonomik sıkıntıları nedeniyle, maaşlarımız verilemediği için, oradan da ayrılmak zorunda kalmıştım.
Ama tüm yoğunluyla kültürel çalışmalar devam etti, iki yıl boyunca…
Hayat boyu ilke edindiğimiz, hiç durmadan üretme aşkıyla, hissiyle verimli bir yıl daha geçirdiğimi, çaba ve çalışmalarım sonucunda ortaya konulan belgelerle, ürünlerle görebiliyorum.
2015 yılının da gerçekten insanüstü gayretlerim ve beni seven dostlarımın da sayesinde çok verimli geçtiğini söyleyebilirim.
Yine hiç durmamacasına, söyleşilere, araştırmalara, yazılara, gezilere, çekimlere devam ettim.
Romanya, İran, Yunanistan (3 kez), Makedonya (2 kez) Kosova ve Arnavutluk gezileriyle yurtdışı (Balkan) araştırmalarım sürdü.
Yurt içinde de çağrılı olduğum sempozyum ve toplantılara katıldım.
Yine onlarca dede, baba, ozan ve bilim insanıyla yeni yeni söyleşiler yaptım.
Teknoloji bambaşka bir şey; belki de 20 yılda çektiğim fotoğrafı geçtiğimiz sene çekmiş oldum; yeni makinemle yaklaşık 33 bin kare fotoğraf çekmişim.
Dijital fotoğraf makinemi aynı zamanda görüntü çekimleri için de kullandım.
Özellikle İnternetçi dostum Mustafa Karaçiftci’nin sayesinde eski çekimlerimi, programlarımı, yenilerini internet ortamında, Youtoup’ta, milyonlarca insanın yararlanması için düzenledim.
Binlerce sayfalık yazılı metinlere yüzlercesi eklendi.
Geçtiğimiz sene işsizlik devam etti.
İşsizliğe rağmen dostlarımın desteğiyle hedeflediğim bir kısım kültürel-sosyal- sanatsal etkinliklerimi yapabildim. Hiçbir iş adamına veya bir kuruma bağlı kalmadan, küçük sponsorluklarla beni tanıyan dostlardan ve bazı kurumlardan 8 bin TL. Toplayarak mütevazı bütçemle bu işleri yapmaya çalıştım.
Beni hiç yalnız bırakmayan, destekleyen tüm dostlarıma, yazarlara, ozanlara, dedelere, babalara, Alevi Bektaşi kurum ve kuruluşlarına; özellikle ikinci bir evim olarak gördüğüm aynı desteği bana sağlayan, kapıları her zaman bana açık, Çeşminaz-Cemal Aydoğan çiftine çok teşekkür ederim.
Ama maalesef ki İstanbul’un aslan sosyal demokrat belediyeleri, (özellikle Sarıyer Belediyesi) beni görmediler, görmezden geldiler, iş vermedikleri gibi hiçbir konuda da beni desteklemediler. Pek alada birçok alanda çalışıp verimli olabilecekken bu engellendi. Elbette beni kimse çalıştırmak zorunda değil. Ama gerçekten de hiçbir vasfı olmayanların belediyelere doldurulduğunu görünce buna üzülmedim, desem yalan olur.
Genel Alevi Bektaşi kamuoyunun bilgisi olmasına rağmen işsizliğime bir çözüm bulamadım; KPSS sınavına girmek, başka kurumlarda araştırmalar yaparak gösterdiğim gayretlerle çalmadığım kapı kalmadı.
Her şey kısmetle, ne yaparsın… Benim için; adeta yer demir gök bakır oldu…
Her şeyin hayırlısı gelsin, hayırlı kapılar açılsın, diyorum… Kendim ve tüm darda olanlar için…
Tüm dostlarıma muhabbetler sunuyorum…
Yüce Yaratandan; Savaşların olmadığı, ölümlerin, zulümlerin, baskıların olmadığı, dünya insanlığının gerçek barışı görecekleri, çocukların anansız-babasız kalmayacakları, herkesin karnının doyduğu, tabiatın yok edilmediği, insanların daha çok kitap okudukları, güzel ülkemizde kardeş kanının dökülmediği, gül yüzlü gençlerimizin kara topraklara girmediği bir yıl diliyorum…
Yeni yılda herkese selam ve sevgilerimi sunuyorum…
Mutlu seneler…
Ayhan Aydın
30 Aralık 2015
KUL ELİF (ELİF KAMBUR)
ELİF KAMBUR (ŞAHİN)
(KUL ELİF)
Ayhan Aydın, Avcılar, 29.12.2015
Kadın ozan olarak geleneği yaşatan, sazıyla, sözüyle kültürümüzü var etme konusunda emek veren Elif Kambur (Kul Elif)’le misafir geldiği Avcılar’da söyleştik.
Yaşam öykünüzü bizlere anlatabilir misiniz?
Divriği Yağbasan köyünde 1945’de doğmuşum. Çocukluğum Yağbasan köyünde geçti. İlkokul çağlarında Ankara’ya geldim. Bir kazadan dolayı annemin gözü kör olmuştu, ondan sonra geldik. İlkokulu okuyamadım, okursam sevgilime mektup yazarmışım diye abim beni okula göndermedi. Ankara Tuzluçayır’a gelmiştik, şu ana kadar hep orada ikamet ettim, şu anda da orada oturuyorum.
Çocukluk günlerinizden başlayarak bize köyünüzü anlatabilir misiniz?
Köyümüz çok güzel, şirin bir köydür, kendi yaylalarımız vardı. Çocukluğum mutlu geçti, köylerde çocukluğunu anlayamıyorsun.
Yaşam ve geçim kaynakları nasıldı?
Yokluk görmedik, babam gurbet adamıydı. Annem rençperlik yapıyordu.
Kaç kardeşsiniz?
Dört kardeşiz. Benden büyük abim var, diğerleri benden küçükler.
Alevilikle ilgili, cemler, sazlar, ozanlarla ilgili hatıranız var mı?
Benim adım başka bir isimmiş, çok hastalanmışım, bizim orada Beygelen Türbesi var, Hüsnü Dede’nin Ocağı, derler. Annem beni oraya götürmüş, iyileşmişim. Orada Elif Ana diye bir ana varmış, beni kucağına almış dua etmiş, elim de sana dilim de sana, demiş. Annem dedi ki, kızım ben seni Elif Ana’nın yanına götürdüm ben de bir horoz adamıştım, çünkü hem senin adın hem de sana nüfusu verdi. Horozu alıp gittik, Elif Ana demiş ki, bugün benim Yağbasan’dan misafirlerim geliyor adını verdiğim torunum geliyor, demiş. Horozu kestik. Bir horozla yüz kişi doydu. Bizim köyde Divane Ali Baba vardı, kendisi dedeydi. Ali baba gelmiş beni çağırdı yanına, muhtarın kızını çağırın da bir kucaklayayım, demiş. Bende küçüğüm beni öperse, diye korkuyorum. Gittim bana sarıldı, sırtıma iki tane de vurdu git yolun açık olsun, dedi. Bu anıları hiç unutamıyorum.
Kaç yaşlarındaydınız?
5-6 yaşlarında vardım. Divaneleri çok severdim. Ne kadar divane varsa onlardan bana hediye gelirdi. Bizim köye gelirlerdi ben de onların aşığıydım, benim âşıklığım buradan başlıyor. Başta divaneler, ozanlar ve dedelere aşığım.
Bu aşk hali ile çocukluktan geldiniz o sizde ki sevgi devam etti mi, Tuzluçayır’da âşıklık devam etti mi?
Bir gün anneme dedim ki ben burada saz çaldım, benim sazım nerede? Annem dedi ki, bizim evde saz hiç olmadı. Ama ben sazı astığım yeri de biliyorum. Ben bu aşk halindeydim. En güzel gelişmeler Ankara’da oldu, Ankara’da bu aşklar, sevgiler devam etti.
AŞIK ALİ METİN DEDE
- METİNİ -
(1924 / 4 Kasım 2005)
AYHAN AYDIN
Sizce “Halk Ozanlığı” neyi ifade ediyor? Halk ozanlığının tarihsel geçmişiyle ilgili bilgileriniz nelerdir? Halk ozanlığı sizce ne zaman ve nasıl başlamıştır?
Halk ozanı halkın kalbi, halkın dili demektir. Halkın dertlerini ve sorunlarını dile getirir. Halk ozanlığı, ozanların 13. asırdan beri kendilerini bu yola vermeleriyle başlamıştır. Haksızlığa karşı geldikleri için birçokları öldürülmüştür. Halk ozanlığı 13. asırdan beri bugüne kadar devam edip gelmektedir, onların eserleri daima anılacaktır. Aşıklar canlı Kuran’dır. Aşıklara ilham geldiğinde yazarlar. Aynı şekilde, Peygamber Efendimiz’e de ilham gelmiştir. Hz. Ali de “Ben konuşan Kuran’ım” demektedir. Deyişler, demeler, ozanların sözleri kutsal sözlerdir. Muaviye, Hz. Ali’nin yazdığı Kuranı kaldırdı. 80 deve yükü kitap yazdırdı. Hz. Ali de dedi ki: “157 bin aşığım gelecek, gerçeği dile getirecek, onlar da canlı Kuran olacak”. Onun için Kuran’ı Kerim’de 433 ayet kaldırılmıştır; kalan ayetleri de yanlış yorumlamışlardır. Kuran tahrip edilmiştir.
Çocukluk döneminizdeki ailesel ve çevresel şartlarınız nasıldı? Köyde mi, kentte mi doğup, büyüdünüz? Öğrenim durumunuz nasıldır?
Çocukluk döneminde çevre ve ailemizde şartlarımız kültür görmek, kendimizi geliştirmek, Türk halk müziğini öğrenip yaymaktı. Divriği’nin Şahin Köyü’nde doğdum. 1930 doğumluyum. İlkokul mezunuyum. Dedeler talibi meydan ettiği zaman “4 kapı 40 makam hak mıdır, pir hakkı, musahip hakkı hak mıdır; 48 Cuma hak mıdır; Muharrem Orucu hak mıdır?”, diye sorulurdu. Her perşembe günü lokma cemi yapılırdı. Yalnız bir sene 52 hafta olduğu için Ramazan ayında görgü yapılmazdı. Bakara Suresi’nin 185. ayetinde Ramazan orucu vardır, günahkarlar, adam öldürenler, katil olanlar bu orucu tutarlar. Bu oruç hicretin 2. yılında gelmiştir.
Aşık Ali Metin Dede; Aşk Ola!
Aşık Ali Metin Dede; Aşk Ola!
(1924 / 2 Kasım 2005)
Gurbet elde bir hal geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlam kerimdir
Derman ararken derde duş oldum
Ağlama gözlerim Mevlam kerimdir
Hey erenler yolunun gonca gülü merhaba!
Gönlümün yıldızı, ayı sefalar ola!
Yüce dağların karları eridi, mor menekşeler açtı, Çamşıhı’nın dereleri çağlar m’ola?
Fani dünyada şu yaralı gönlüme bir derman bulunur m’ola?
Misafirim üç günlük dünyada bir mezar taşı bulunur m’ola?
Diyar diyar gezdim sordum ellere, bülbül oldum sordum güllere gelmedi gelmedi, dediler.
Cemlerin nazlı bülbülü, emektar ozanım, baba sultan, canım dedem sazların yetim mi kaldı?
Merhametsiz Fırat Suyu çağlar akar; Şah Hüseyin’in destanını yaza yaza.
Keremini arar Aslısı kenger gibi çölden çöle savrula savrula.
İmam Ali’nin ululuğunu anlatır diller, dağ dağ, ova ova.
Sazlar durmaz çağlar dört bucak geze geze.
Sen bizi öksüz mü bıraktın, çektin böyle çarçabuk gittin, hey Korkut Ata’nın, Yunus Emre’nin, Kaygusuz’un torunu, büyük yürek!
ALİ BÜYÜKŞAHİN
ALİ BÜYÜKŞAHİN DEDE
(ÜRYAN HIZIR – PINARBAŞI (BULAM) / ÇELİKHAN / ADIYAMAN (1944))
AYHAN AYDIN
Bugün çok değerli, sevgili dedemiz Ali Büyükşahin’le beraberiz. Kısaca sizi tanımak isteriz, yaşam öykünüzü sizden dinleyelim dedeciğim? Ben dede çocuğuyum, şu anda dedelik yapıyorum. Babamın (Mehmet Dede) vefatından sonra bu erkanı yürütüyorum.
1944 yılında Adıyaman Çelikhan İlçesi’nin Pınarbaşı (Bulam) Köyü’nde doğmuşum. 1956’da Pınarbaşı (Bulam) İlkokulu’nu bitirdim. 1964 yılında ortaöğrenimimi tamamlayarak, Malatya Lisesi’nden mezun oldum. 1965 yılında vekil öğretmenlik yaptım. Sonra İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi (Işık Mühendislik) Yüksekokulu’nda İnşaat Bölümü’nü bitirdim. (1972). 1973 ile 1976 arası Adıyaman Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nde inşaat mühendisi olarak görev yaptım.
1976’dan bu yana serbest olarak mühendislik hizmetleri yapmaktadıyım. Şu anda çalışmaya devam ediyorum.
1997 yılında babam Hamo (Mehmet Büyükşahin) Dede’nin Hakk’a yürümesinden sonra pirlik görevini üstlendim. Ve şu anda yol erkan yürüterek, cemlerimizi sürdürerek pirlik görevini yürütmeye çalışıyorum. Bizim ocağa bağlı olan taliplerimiz yol erkan konusunda görevlerini yapmaktadırlar. Görgü cemleri, müsahiplik ve ikrar cemleri yapılmaktadır. Ben bu konuda Aleviliğin yaşaması için hassasiyet göstermekteyim.
VELİ AKKOL (2)
VELİ AKKOL DEDE (ŞEYH SÜLEYMAN OCAĞI ŞAHKULU SULTAN DERGAHI DEDESİ / GÜRGE / ARGUVAN / MALATYA (1937))
AYHAN AYDIN
Sayısız kez cemine dahil olduğum ve gerçek anlamıyla bir büyük kültür ve inanç merkezi olan Şahkulu Sultan Dergahı’nda/Cemevi’nde yürüttüğü cemler ve varlığıyla kendisinden söz ettiren, sevilip/sayılan, günümüz inanç önderlerimizden olan Veli Akkol’la onlarca kez de sohbet ve söyleşimiz olmuştu. Bunlardan birisini ilginize sunuyorum.
İnsana hor bakma bu gözlerinle
Gerçekleri göremezsin gül yüzlüm
Gönül aynasında kendin görmezsen
Hakikati bilemezsin gül yüzlüm
Özünü sevgiyle doldurmayınca
Hak edip nefsini öldürmeyince
Kalbinden nefreti kaldırmayınca
Dost bağına giremezsin gül yüzlüm
Seni yaratana şaşı bakarsan
Mazlum hakkı yersen
Dünyanın ustası marifetlidir
Ruh denilen mahluk çok kuvvetlidir
Coş keremi yar elinden dertlidir
Yaresini saramazsın gül yüzlüm
Merhaba Cem Radyo dinleyicileri ben Ayhan Aydın.
Bir Dostan Dosta programında daha sizlerle birlikte olmanın sonsuz mutluluğunu ve kıvancını yaşıyorum.
Evet ozan Kerem Sala’dan bir şiirle başladık programımıza.
Geçen sene Hakk’a yürüyen Çorumlu ozan Kerem Sala ne de güzel dile getirmiş güzellikleri, duygu ve düşüncelerini.
Evet gerçekten de çorak tarlalara tohum ekmek kolay değil; mahsul dermek te kolay değil ama belki ozan, ozanca yüreğiyle insanlar adına söyledi bu şiiri. Ama çorak tarlalara da tohum ekmek gerekir yeter ki mahsulünü almayı bilmeli insan. Eğer başarabilirse tüm karanlıklar içerisinden aydınlıklar çıkarmak da mümkün.
Evet işte insanları doğruluğa, güzelliğe doğru yönelten yine inanç önderlerimizden birisiyle yan yanayız bugün.
O Şahkulu Sultan Dergahında hizmet yürütüyor ama bilgisiyle, görgüsüyle, sevgisiyle insanlara yaklaşımıyla şimdiden binlerce insanın gönlünde yerini aldı.
Veli Akkol dede, hoş geldiniz programımıza. Eyvallah.
Diğer Makaleler...
- VELİ AKKOL (1.)
- AYHAN AYDIN MEHMET YUVA CEM TV SÖYLEŞİSİ
- MUSA KARAKAŞ
- VAKİT ALACAK - ÖZGÜR MUMCU
- Yanan kitaplardan doğan bir direniş
- JİTEM, nakil hukuk ve Tahir Elçi
- Tuncelili Helin'le Söyleşi
- Metin Turan'la Ozanlar Üzerine Bir Söyleşi
- Metin Turan'la Bahar Berfin'de Yayınlanan Söyleşi
- AYHAN AYDIN'LA GELENEĞİ YAŞATANLAR,SEYYİD ALİ SULTAN