• Ana Sayfa
  • Ayhan Aydın
    • Özgeçmiş
    • KENDİMLE İLGİLİ KISA BİR DEĞERLENDİRME
    • Ayhan Aydın Arşiv Listesi
    • ŞAHKULU SULTAN DERGAHI GÖRSEL ARŞİVİ
    • Hakkındaki Yazılar
    • Hakkındaki Şiirler
    • Hakkındaki Haberler
  • Şiran
  • Söyleşiler
    • Dedeler
    • Babalar
      • BABAGAN (BALIM SULTAN ERKANI) KOLU
      • ÇELEBİLER KOLU
      • SULTAN SÜCEATTİN VELİ OCAĞI (DERGAHI) KOLU
      • ALİ KOÇ KOLU
    • Ozanlar
    • Yazarlar
    • Aydınlar Gazeteciler
    • Bilim İnsanları (Akademisyenler)
    • Kanaat Önderleri
    • Kurum Temsilcileri
    • Sanatçılar
    • Hocalar Mürebiler
    • İzzettin Doğan
  • Gezi Notları
    • Anadolu
    • Avrupa
      • Batı Avrupa Gezi Notları
    • İran
    • Suriye
    • IRAK
  • Yazılar
    • Basındaki Yazılar
    • Denemelerim
    • Etkinlik Haber Yorum
    • Cem Vakfı Yazıları
    • Kitapların Dünyası
    • Şiir Denemelerim
  • Kültür Sanat
    • Kültür Dünyası Söyleşileri
    • KÜLTÜR SANAT YAZILARI
  • Ahmet Hezarfen
    • Ayhan Aydın Kitap Yazıları
    • Osmanlı Arşivinde Aleviler Bektaşiler
    • Diğer Çeviri Belgeleri
    • Yazıları- Anıları - Görüşleri
    • Ahmet Hezarfen'le İlgili Yazılar
    • Ahmet Hezarfen Balkanlar(Rumeli)
    • Dergahlar Türbeler
      • Balkanlar Rumeli
        • Bulgaristan
          • Otman Baba
          • Demir Baba
          • Akyazılı Sultan
          • Ali Koç Baba
          • Elmalı Baba
          • Hüseyin Baba
          • Dallı Ali Baba Türbesi
          • Yunus Abdal
          • Saçlı Koçlu Babalar
          • Alan Mahallede Ali Baba Türbesi
        • Makedonya
          • Sersem Ali (Harabali) Baba
          • Sarı Saltuk
          • Hıdır Baba
          • Cafer Baba
          • Üsküp Halveti Tekkesi
        • Yunanistan
          • Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan
          • Ece (İce) Sultan
          • Nefes Baba
          • Atatürkün Evi Selanik
      • İran
      • Suriye
      • Diğerleri
      • Anadolu
        • Hacı Bektaş
        • Sultan Sucaettin Veli
        • Abdal Musa
        • Kolu Açık Acim Sultan
        • Seyyit Garip Musa
        • Haydar Sultan
        • Diğer
      • İstanbul
        • Şahkulu Sultan
        • Kurucu Ahmet Sultan
        • Garip Dede Türbesi
        • Erikli Baba Türbesi
        • Nafi Baba (Şehitlik)
        • Karaağaç
        • Karyağdı
        • Duvar Baba
    • Semahlarımız
      • Rumeli Semahları
      • Anadolu Semahları
      • Sultan Sucaettin Veli Ocağı-Dergahı Semahları
    • Atatürk Fotoğrafları
    • Etkinlik Fotoğrafları
      • Türkiye
      • Balkanlar
      • Avrupa
      • Diğer
    • İnanç Önderleri
      • Dedeler
        • Fetfi Erdoğan Dede
        • Aşık Ali Metin Dede
        • Hüsamettin Aydın (Seyyid)
        • Nevzat Demirtaş
        • Musa Küçük
        • Veli Akkol
        • Hüseyin Orhan
        • Celal Arslan
        • Dedeler Diğerleri
      • Babalar
        • Hakkı Saygı
        • Abidin Harman
        • Mehmet Şilli
        • Reşat Bardi Dedebaba
        • Babalar Diğerleri
      • Zakirler
      • Çelebiler
      • Dervişler
    • Cemlerimiz
    • Yazarlar
      • Abidin Özgünay
      • Baki Öz
      • Cahit Tanyol
      • Mehmet Yaman Dede
      • Mehmet Yardımcı
      • Refik Engin
      • Şevki Koca
      • Ahmet Hezarfen
      • Yazarlar Diğer
    • Ozanlar
      • Adil Ali Atalay (Vaktidolu)
      • Ahmet Akar
      • Ali Ekber Çiçek
      • Aşık Durmuş Günel
      • Aşık Veysel
      • Hüseyin Çırakman
      • Hasan Papur
      • Hüseyin Yorulmaz (Seyfili)
      • Aşık İhsani
      • Mahzuni Şerif
      • Muharrem Yazıcıoğlu
      • Murtaza Şirin
      • Müslüm Sümbül
      • Telli Suna Gölpek
      • Ozanlar Diğerleri
      • Ozanlarla İlgili Simgeler
    • Gümüşhane-Şiran (Kırıntı-Yeniköy
      • Yeniköy (2010) Sayı Sayma Oyunu
      • Yeniköy Kış - Güssün Aydın Cenaze 2000
      • Kırıntı Yeniköy Düğün 2003
      • Kırıntı Yeniköy
    • Ayhan Aydın
      • Hısım Akrabalarım-Arkadaşlarım
      • Cem Tv Proğramlarım
      • Ayhan Aydın Resimleri
      • Ayhan Aydın'ın İstanbulu
      • Ayhan Aydının Manzaraları Şehirleri
  • Önemsediklerim
  • Konuk Yazarlar
  • Site Haritası
  • Balkanlar (Rumeli)

Sel – Beytullah Özilhan

Pazartesi, 20 Haziran 2022 13:44 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 375

Sel – Beytullah Özilhan

Beytullah Özilhan Abi’yi çok mu çok severim. Sadece ben mi severim, tüm tanıyanlar, hele de öykü / roman okurları da, yazarlar da onu çok severler. Beytullah Abi Anadolu insanıdır, Anadolu insanı gibi düşünür, Anadolu insanı gibi yaşar ve Anadolu insanı için yazar.

Köy romanı türü var mı, yok mu, bu tür tükendi mi türünden nice nice yazılar yazılır. Köyü, köylüyü, orada yaşananları, tüm sosyal ilişkileriyle birlikte doğasını, geleneklerini, ölümcül yazgılarını ve de inançlarını, köylü mizacını ve köy mizahını da bazılarının çok küçümsediği o çok uzaklarda denilen köyü anlatan bu benzersiz eserlerde buluruz. Bu türde benim de en çok sevdiğim Fakir Baykurt başta olmak üzere, Yaşar Kemaller, Reşat Nuri Güntekinler, Necati Cumalılar bu türün ilk aklıma gelen isimleridir. Ama yüzlerce isim de vardır elbette bu konuda yazan, bu türden beslenen, etkilenen.

Beytullah Özlilhan bunlar içinde kendine özgü kaleme sahip bir değerli yazarımızdır. Tüm karakterler, tüm imgeler, tüm tasvirler, köye ait her şey onun kaleminde bir başka canlanır belleklerde. Daha önce Bal, Dişçi, Kaval kitaplarını okumuştum. Örneğin Dişçi’te Anadolu’nu kışı, karı, köydeki ahırlar, atlar, muhabbetler ne de güzel anlatılır, ne de güzel dile gelir dostça gülen, konuşan ağızlar…

Bu sabah da, Özilhan’ın Sel isimli uzun soluklu öykü kitabını okudum, bitirmenin mutluluğunu yaşadım.

Kitapta Anadolu’da, Erzincan’da geçen bir olay eksenindeki anlatılar var.  Bir köyde köylülerin, bin bir sorunu tarihin bir yazgısı gibi yine kendi içinde yaşayıp giderken, “Sel”le birlikte bir muhtarın “Başvekil”i görmek için Ankara’ya geliş öyküsü büyük bir akıcılık, merak, karakter örgüleri içinde anlatılmış bu kitapta. Köylünün bir umudu varsa o da; muhtarın Osmanlıca’ya da seven başvekille görüşüp uğradıkları zararın telafinin bir anca önce sağlanmasıdır.

Köyün; güngörmüş, hala dizinde Suriye sınırında yediği bir kurşununun sızı olsa da, zaman zaman çektiği acılara rağmen hayattan da memnun olan muhtarı bilmediği bir şehrin soğuk sokaklarındadır. Büyük umutlarla gelip yerleştiği bir otelde günlerce uğraşsa da, Ankara’da aradığını bulamayacağını anlayınca kendince bir çözüm fikri üretiyor, kendini yakma pahasına halkın onu zorlayan son umut olma düşüncesi yapılmayacağı ona yaptırıyor. Sonunda düşünü gerçekleştiriyor ve başvekille görüşüp, köyünün uğradığı zarardan köylüyü kurtarmanın yolunu buluyor.

Sevgi akıyor satırlardan, yalınlık sarıyor sizleri kitabı okurken… Mendilden çıkarılıp kâğıda sarılan sarı tütünün kokusu, halı satmaktan yorulan bir satıcıyla, kahvelerde saz çalan bir aşığın yorgunluk gidermek için doya dostça çay içişleri… Ayaküstü sohbetler, iki kişiyi bir yatakta yatırsa da, iki kişi parası alan fırsatçılar dünyası, lokantalardaki kısa ama unutulmaz tanışıklıklar, azim ve kararlılıkla hedefine doğru yürüyen bir köy muhtarının bazen umut, bazen karabasanlar içindeki düşlerinin sabahla hayra yorulması isteği var Sel kitabının satır aralarında.

 

Köy burası, her türden insan yaşar ama bazı köylerde her dinden, her kökten de insan yaşayabilir; hepsi bir olmaz köylerin ama yaşam çok benzerdir Anadolu’da köylerinde. Varsa tarımı, hayvanı, ineği, davarı, varsa ağası, okuyanı, çalışkanı ve de tembeli; hep benzer biri birine çekilen çileler, ezilen kadınlar, hep sürülür dövenler harman yerinde bir rüzgâr çıksın umuduyla…

Yarınlar aydınlık olsun, kışların sonu yaz bahar olsun… Kıtlık bolluğa bıraksın yerini, denir… Karakış, zemheri çeksin gitsin, koç katımları olsun, Hızır çar günlere yerişsin, Nevruz çiğdemleri artık açsın, kuzular melesin kırda bayırda ve nihayet cemreler toprağa indikten, Hıdırellez günlerine erdikten sonra görme sen çalışmanın ve çalışmayla birlikte insanların mutluluklarının artmasını…

Akşam başı yastığa değince veya yorgan altında koyun koyuna buluşunca köylüler haz alsınlar yapmacıksız sevişmelerden, burnunda sümükler akan çocuklar haz alsınlar ellerinde tuttukları somunlardan, haz alsınlar analarını emen emlik kuzular koyunlardan, haz alsın toprak yağan yağmurdan, dağlar kardan ve ağaçlar çiçeklerden, kuşlardan…

Beytullah Özilhan çağımızda köklerini zerre kadar unutmadan, aynı tadı, aynı hazzı, lezzeti, lirizmi içinize akıtarak yazı yazan, köy gerçeğini hala var eden ender isimlerden birisi belki de…

Yüreği körük gibidir onun; sevdalar tutuşsun, ateş yansın yeter ki, köz eksik olmasın insandan ve insanlıktan yana…

Türkü, Kürdü, Ermenisi, Rumu, Alevisi, Sünnisi birlikte yaşasınlar kardeşçesine, namussuz olmasınlar yeter ki…

Hakça üretimden, hakça bölüşüm sağlansın adaletle…

Teraziler doğru ve eşit tartsın şekerini de, gazını da, sevgisini, de tasasını; yeter ki insanlar paylaşmasını unutmasınlar…

Barış olsun yurdumda, tarlalar nadasa bırakılmasın altın başaklardan bal damlasın, gelecek yarınlarımıza…

Yavrularımızın gülen yüzleri solmasın, doktorlar olsun, insanı sevgiyle saran valiler, polisler, hem de öğretmenler kitap okuyan, aydınlatan yurdunu, bayrağını insanlık adına yücelten…

İnsanlık sevgisiyle, sevdasıyla özleşmiş, tüm dünya insanlarını bir ve kardeş bilen yazarlar, ozanlar hep var olsunlar, tüm karanlıklara, baskılara, yok etmelere karşın…

İşte üstadımız Beytullah Özilhan onun fevkindedir, onun özlemindedir, umudundadır… Onun umudu hiç bitmez, sabah olmayan hiç gece, iyi olmayan hiçbir yara yoktur. El birliğiyle ne edip edip zorluklar aşılır, sabaha çıkılır. Çünkü ona göre sabahın bir sahibi vardır…

Doğan gün kutlu bir gündür, ışık aydınlık sağlık ve bolluk, bereket ve umuttur Anadolu toprağında…

 Beytullah Özilhan’lar hiç eksilmesinler bu yurt toprağından; babacan, Kalender, can versen canana, insanlığa, bir karıncayı incitmeyene, sevda türküleri söyleyen, açıp bir dosta yarasını gösteren…

İnsanlık ülküsü başak başak büyüse yurdumda, tüm dünyada, aydınlık yarınları birlikte kursa kızlarımız, oğullarımız…

Romanlar, öyküler, şiirler hep yazılsın, sonsuza kadar bu gönül gözü olan eller …

 

Selam olsun can dosta,

Selam olsun Anadolu’ya, seni ite köpeğe teslim etmeyecek, kara kışta ayazda dışarıda bırakmayacak, çıkarsız seven Anadolu insanına…

 

Ayhan Aydın

18 Haziran 2022

 

(Sel, Beytullah Özilhan, Tunç Yayıncılık, Ocak 2018, İstanbul)

 

(Beytullah Abi'yi çok seven Kadir İncesu'ya da selam olsun...)

Kategori: Kitapların Dünyası

ANILARIM BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM / OZAN ÇAĞDAŞ

Pazartesi, 20 Haziran 2022 13:43 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 310

ANILARIM

BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM / OZAN ÇAĞDAŞ

 

25 yıldır tanıdığım bir insan Ozan Çağdaş yani Veysel Demir. Özellikle son yıllarda muhabbetimiz çok arttı. Kendisiyle radyo ve televizyon programları yaptığım gibi, 2014’de memleketine, evine kadar gidip birlikte bir hafta boyunca Tokat’ta türbeler ve doğanın içinde bir de gezi yapmıştık. Evimize mihman oldu, dost meclislerinde de bulunduk.

Onu ayrı bir severim, birçok yönüyle bana benziyor; sözünü esirgemeden söylüyor, zaman zaman bağırıyor, isyan ediyor haksızlıklar karşısında. Evet, bir halk ozanı, halkın ozanı, halkın sesi olmak isteyen yüreği yangın yeri olan bir değerli canımız o.

Ama Ozan Çağdaş’ı dinlerken, okurken, düşünürken hep aklıma bir başka ozanın dizeleri gelir. O da küçük yaşta hayat denen çileli bilinmezler yurduna uğramış, bir daha oradan çıkamamış bir yaralı gönüldür. Başına gelenler ise çok daha acıdır. Bu yüzsüz topluma, anlatsan anlamaz, söylesen dinlemez… Alevisi de, Sünnisi de aynıdır, bir çizgisi, bir terazisi vardır; ne tam doğru tartar, ne de söylediğin doğruları doğru edip kabullenir… Bir ünlü Aşık tarafından örselenmiş bir baba olarak yüreği yangınlar içinde yana yana, tüte tüte bu dünyadan göçüp gitti Keskinli Aşık Haydari yani Kaya Özlük:

 

El Kapusunda

Acılar ekmeğim umut katığım

Yaban ellerinde el kapularında

Sevgi denen şeye hasret kalmışım

Yaban ellerinde el kapularında

 

Feleğin çarkına böyle takıldım

Küçük yaşta ağalara satıldım

Kaya Özlük idim Haydari oldum

Yaban ellerinde el kapularında

 

Bu böyledir, hani diyor ya Ozan Çağdaş bir şiirinde;

 

Bir ozanı ancak tarih yargılar

Çünkü sözün mahkemeler çözemez

İdam sehpasında sazını çalar

Vücudun asanlar fikrin soramaz (…)

 

Devamını oku: ANILARIM BU DÜNYADAN BEN DE GEÇTİM / OZAN ÇAĞDAŞ

Kategori: Kitapların Dünyası

ÇANKAYA’NIN DUVAKSIZ GELİNİ FİKRİYE

Pazartesi, 20 Haziran 2022 13:42 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 1871

ÇANKAYA’NIN DUVAKSIZ GELİNİ

FİKRİYE

 

Yollar, uzun yollar, gamlı, kederli yollar…  Yol boyu düşler, geçmişin peşimi bırakmayan ağır gölgeleri… Can sıkıntısını gidermenin ötesinde, zaman zaman gökzünün aydınlığını arayıp, zaman zaman sarı veya yemyeşil başaklar, tarlalar içinde gezinen Van Gogh’u bulma özlemiyle derinlere dalan gözlerim. Ama her zaman merakla, heyecanla okunan şiir dolu satırlar, bilgi yüklü görüş ve düşünceler sarmalında kitaplar…  Zaman zaman ben de kitap okurum yolculuklar boyu. Ama çokça başarılı olamadığım bir şey oldu artık seyahatlerde kitap okumak. Durarak, bazen tekrar tekrar aynı paragraflara dönerek okurum ve mutlaka hayallere dalarım kitap okurken.

Önceden başlayıp son Trakya seyahatinde çoğunu okuduğum Çankaya’nın Duvaksız Gelini Fikriye kitabını bu gece yarısı bitirdim.

Bir kitap nedir, neyi ifade eder, neye yarar kitap okumak? Zaman zaman kendi kendime sorarım, sürekli okuyan birisi olarak. Her güne bir kitap mesela, ne güzel bir düşünce ve eylem olur. Ama yine de tüm hayatım boyunca binlerce kitap okuyan birisi olarak yaşamımın bir ayrılmaz parçasıdır kitaplar ve kitap okumaları…

Yazar olmak demek, ne demek diye de sorar dururum ara sıra. On binlerce yazar, yüz binlerce kitap vardır ülkemizde ve dünyada. Ama yazar kimdir, ne yapar, nasıl kitap yazar? Benim için önemli bir sorudur. Ama anladığım ve kabul ettiğim gibi yazar demek bir derlemeci olmayan kişidir. Yazar, yazandır; tüm elde ettiği bilgiler dışında, tüm birikimleri dışında kaleminden kimliği, ruhu, özü, duyguları, söz gücü dökülen kişiye yazar denir, denmelidir.

Öyleyse kişi öykücü, romancı, şair, denemeci değilse belki de gerçekten yazar da değildir.

On binlerce yazar var, yüz binlerce kitap var dünyada ve Türkiye’de de… Nihayetinde çoğumuz yazarız, sözün gelişi. Ama aslında çoğumuz derlemeciyiz; ya gazeteci olarak, ya akademisyen olarak, ya da bir meslek erbabı olup birikimlerini çok iyi aktaranlar olarak.

Belki de öyle değildir, tam bilemiyorum. Sözün büyüsünü yakalayamayan ne gerçek bir öykücüdür, ne bir romancıdır, ne de zaten hiçbir zaman şair olamaz.

 

Devamını oku: ÇANKAYA’NIN DUVAKSIZ GELİNİ  FİKRİYE

Kategori: Kitapların Dünyası

Ne Yaman Alevi Dünyası...

Pazartesi, 20 Haziran 2022 13:41 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 355

Anlat Anlat, Dinlemesi Heyecanlı Oluyor... (*)

 

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün (Kul Himmet Üstadım)

 

Abdal Pir Sultan'ım bu sözüm haktır

Vallahi sözümün hatası yoktur

Şimdiki sofunun yezidi çoktur

Ali'm ne yatarsın günlerin geldi (Pir Sultan Abdal)

 

Hadi yine iyisiniz be bazı çıkarcı Aleviler; size yine gün doğdu: siyasi malzeme olarak kullanılabileceğiniz yine keşfedildi. Üç, beş tencere, tava ve halıya, oğlumuzu kızınızı işe yerleştirmeye sattınız ya Aleviliğinizi hadi yine size yine gün doğdu.

Alevi - Bektaşî Yolunun tüm değerleri ayaklar altına alınırken, Alevi - Bektaşî toplumunun uluslararası insan haklarından ve evrensel hukuk normlarından kaynaklanan hakları verilmezken; üç kuruşluk çıkar için onurunuzdan vaz geçtiniz...

Recep Tayyip Erdoğan buyurdu; Süleyman Soylu talimat verdi tüm valilere, kaymakamlara, il kültür müdürlüklerine; Hacı Bektaş'ta Alevi gençlere bedava kamp, Alevi dedelerine bedava Kerbela turu! Açılımı çıktı yamalı bohçadan, yaralı bütçeden.

Din sömürüsüne Alevi inanç sömürüsü de eklendi nihayet...

Hani geçen sene yine Süleyman Soylu'nun talimatıyla bilimum valiler, kaymakamlar, tüm Türkiye'de ilk kez "Muharrem İftarı" ve "Aşure Etkinlikleri" yapmıştı da hemen çoğu Alevi kurum temsilcisi koşa koşa oralara gitmişlerdi ya, haramzade sofralarında boy göstermişlerdi ya!

Hatta hatta benim ilimde Gümüşhane valisi de bizim Şiran'ı tercih etmiş ama yolu şaşırıp (!), yöredeki en önemli Alevi ve bir ocak merkezi olan Kırıntı Köyü'ne gitmek yerine bir başka köyün balık tesislerinde aşure dağıtmış, kişiliğini çıkara, güce, korkuya, valiye satan Alevilerin gıkı da çıkmamıştı ya hani!

İşte öyle bir siyaset meydanıdır bu meydan; politikasını iyice din, inanç sömürüsü üzerinden kurmuştur Türkiye'de...

Cem meydanını, muhabbet meydanını, Dar-ı Mansur Meydanı'nı bulamazsın, İmam Hüseyin'i yarı yolda bırakan haricileri bulursun bu çıkar ve yağma pazarında...

Hani İstanbul Büyükşehir Belediyesi sözde İnanç / Alevi Masası da, yine geçen sene "ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" diyen Pir Hacı Bektaş'ın adını kullanıp Yenikapı'da beş on sanatçının cebini doldurmak "Konser Aleviciliği'ni yaşatmak için, bir "festival" yapmıştı. Alan bomboş kalınca da tüm çalışanlar seferber olmuş, belediyenin otobüsleriyle cemevlerinden adam toplanmıştı, bazı Alevi kurumları bunu fırsata çevirip döner, tabak, çanak, aşure satarak Aleviliği tanıtmışlardı ya!

Ya necip Türk milleti, mazlum Aleviler; bunu ne çabuk unuttuk değil mi?

Çok zor bi seçim be bazı çıkarcı Aleviler, çok zor bi seçim sizin için; şimdi hangi bahaneyle size uzanan haram eli tutup; yumulacaksınız mundar ete, nasıl içeceksiniz kızılcık şerbetinden kan kana bilemiyorum!

Bir yanda SADAT var, bir yanda kanlı Maraş, kanlı Çorum, cayır cayır yanan Sivas illeri...

Bir yanda Muaviye dediğiniz Muktedir Recep Tayyip Erdoğan var, bir yanda Seyyid Mahmut Hayrani / Kureyşan Ocağı'ndan bir pir evladı, tertemiz, dosdoğru bir insan dediğiniz Kemal Kılıçdaroğlu...

Bir yanda köksüz ve inançsız Alevi Masası'nı kuran, çok mu çok sevdiği Özal'ı takip edip kadrosundaki prensleriyle hareket eden, size konserler de veren, cemevlerinizdeki halıları yıkattıran, bazı bazı adını anınca ayılıp bayıldığınız her şeye rağmen bir İmamoğlu var, bir yanda onu hapse tıkmak isteyen Süleyman Soylu!

Bir yanda Telli Kuran'ımız, pirimiz, muhabbetimiz, ozanlarımız bize yeter demeniz var, bir yanda mersedesten inmeyen, haramzade dediğiniz halde kirli ayaklarıyla cemevlerini kirlettirdiğiniz Diyanet Reisi'nin kanser ve bölücülük, ayrımcılık kokan vaazları...

Zor be bazı çıkarcı Aleviler sizin işiniz çok zor; artık bu kadar çıkar pazarında bükülemeyeceksiniz, ikiye bölüneceksiniz!

Yoksa yanılıyor olmayayım, siz bazı çıkarcı Aleviler, omurgasız canlılar gibi siz eğrilip bükülseniz de, kırılmadan de öylece yaşayabiliyor musunuz?

30 yıldır Alevi kurumlarını başına çöken bazı çıkar odaklı yapılar bir yolunu bulup tüm bunları da ustalıkla kendi yararlarına dönüştürürler mi dersiniz?

Üç federasyon ortadayken, çıkar amaçlı bir dördüncüsünü kurar mısınız?

Yani Kur'an da bizim, namaz da bizim, camii de bizim, hoca da bizim, hac da bizim; cem de bizim, cemevi de bizim, dede de bizim, hepsi de bizim, der misiniz?

Ne yapayım yahu o da devletimizin valisi, o da bizim (Ağzından bal damlıyor, burnundam gül dökülüyor valimin (!))... Der misiniz?

Koskoca Diyanet reyisi de bizim reyisimiz... Der misiniz?

Evet Muktedir Muaviye, Muaviye amma onun yağlı çöreği de bizim hakkımızdır, niye yemeyecek mişim? Derler mi, der misiniz?

Dersiniz elbette...

Derler, dediler bile...

Bu çıkara satılmışlar yarın öbür gün gerçek Alevi Bektaşi Yolu'nda dosdoğru hareket edip yoluna erkanına gidenleri, kendileri gibi düşünmeyenleri, Diyanet'e bağlanmayanları, cemevlerinden içeri sokmazlarsa buna da şaşmamak lazım.

Kıyıda köşede oturup, olup biteni sessiz sessiz izleyen liyakat sahibi gerçek pirler, dedeler, babalar, yazarlar, aydınlar seslerini çıkarmamaya devam ederlerse, bu suçlara ortak olacaklar, aynı vebali taşıyacaklardır.

Ey Nesimi Can Nesimi bilki Hakk ayn'ındadır

Cümle mahlukatın vebali ulemanın boynundadır

(Nesimi)

Yarın çok geç olacak... Ama geç olmadan hareket etmek gerekir...

Ama yavrularımız bizden de hesap soracaklar... Onlara Alevi - Bektaşî Yolununun, Öğretisinin erdemlerini doğru bir şekilde aktarmamız gerekir...

 

Muhabbet ehline aşk ile...

 

Ayhan Aydın

13 Haziran 2022

 

Başlık ve resim çizimi Kamber Özcivan'dan... 1970'lerde radyoda söylenen bir sözmüş... Sürekli tekrar ede ede etkisi olmayınca da bazı konuşmaları yine de dinlemesi hoş oluyormuş. Bir gün bu bizim toplum için acı bir hatıra olacak...

 

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün

Dünya kadar malın olsa ne fayda

Söyleyen dillerin söylemez olur

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

 

Sen söylersin söz iç'in de sözün var

Çalarsın çırparsın oğlun kızın var

Şu dünyada üç beş arşın bezin var

Tüm bedesten senin olsa ne fayda

 

Söylersin de sen sözünden şaşmazsın

Haramını helalini seçmezsin

Tükenir kepeğin su da içmezsin

Akan çaylar senin olsa ne fayda

 

Kul Himmet Üstadım gelse otursa

Hâkk'ın kelâm'ını dile getirse

Dünya benim deyi zapta geçirse

Karun kadar malın olsa ne fayda

 

Kul Himmet Üstadım

 

Kategori: DENEMELERİM

Pınarhisar'da Binbir Oklu Ahmet Baba Türbesi

Pazartesi, 13 Haziran 2022 15:28 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 313

Pınarhisar'da Binbir Oklu Ahmet Baba Türbesi

 

Dün Çorlu Cemevi'nden dostlarımızla Topçu Baba Anma Etkinlikleri'nden dönerken, Kırklareli Pınarhisar Erenler Köyü'nde bulunan Binbir Oklu Ahmet Baba Türbesi'ni ziyaret ettik...

Osmanlı'nın ilk kuruluş dönemindeki alp eren zümresinden bir eren olduğuna inanılan Binbir Oklu Ahmet Baba Türbesi çok etkileyici bir yapı aslına.

Ben bu yapıyı sağlam kalın taş duvarlarıyla yüksekliğiyle, kurşun çatısıyla; Eskişehir'deki Süceattin Veli, Bulgaristan'daki Otman Baba ve Akyazılı Türbelerine benzettin.

Türbe ziyaretinde İbrahim Bayar Dedemiz dualar, gülbengler söyleyerek gönülleri birledi.

Hemen yanında bir geniş bahçesi olan bu alanda Cem Vakfı Çorlu Şube Başkanımız Sevgili

Muzaffer Birdal'ın söylediği gibi kurbanların tığlanıp, bir araya gelerek muhabbet etmek ne güzel olur...

Muhabbet ehline aşkla...

 

Ayhan Aydın

 

12 Haziran 2022

Çorlu

 

Facebook’a Yorumlar

 

Ismail Engin

Bu yerleşim yerinin eski adı "Tekke" idi. Sonradan adı değiştirilen yerlerden oldu. Burada "Kalenderi" bir derviş var idi. Tekke köyün "Tekke"sine o bakardı ve orada da kalırdı...

 

Mustafa Gultekin

Osmanlı Edirne Salnamelerinde buranın bir Bektaşi Türbesi olduğu yazıyor.

Salnamenin o kısmını bulursam size gönderirim

Mustafa Gultekin

Yolunuzun üzerindeki bir köyde evlerin arasında kalmış bir Bektaşi Babasına ait kaybolmaya yüz tutmuş bir mezar..

 

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

Topçu Baba Anma Etkinlikleri, 2022

Pazartesi, 13 Haziran 2022 15:27 tarihinde yayınlandı. | Ayhan AYDIN tarafından yazıldı. | Yazdır | e-Posta | Gösterim: 323

Topçu Baba Anma Etkinlikleri Dün Kırklareli'nde

Büyük Bir Katılımla, Coşku İçinde Gerçekleştirildi

 

İnsan sevgisi ve gönüllerindeki Hakk Muammed Ali aşkıyla nice beldeler aşıp gittikleri yörede birlik çerağlarını yakmış olan Rumeli erenlerinden Topçu Baba aşkına geleneksel olarak uzun zamandan beri yapıla gelen, "Topçu Baba Kurbanı Birlik Etkinliği" dün yapıldı.

Anmanın yapıldığı Kırklareli Kofçaz İlçesi Topçular Köyü yakınlarındaki Topçu Baba'nın türbesinin de bulunduğu mesirelik alanı dolduran yüzlerce canımız korona günlerinden ve yokluğun yaşandığı bu zor yaşam koşulları içinde bir araya gelmenin büyük mutluluğunu yaşadılar.

Çağrımız birlik, birliktelik, kardeşlik ve sevgidir, mesajıyla etkinliği düzenleyen Topçu Baba'yı Anma Kültür ve Sanat Derneği yöneticilerinin bu davetine Trakya'nın dört bir tarafından İstanbul ve farklı şehirlerden yoğun bir katılım vardı.

Söylenen nefesler, dönülen semahlar, yapılan konuşmalar ve yöre inanç önderlerinin gülbenkleri ve deyişleri de çok büyük bir aşk halinde dinlendi.

İnsanlarımız yolumuzun değerleri, kayıplarımız ve türlü sıkıntıların da verdiği derin etkiyle, duygusallık ve zaman zaman gözyaşlarıyla izlediler anma etkinliğini.

Sunuculuğunu sanatçı, halk ozanı ve aynı zamanda yazar da olan Hasan Öztürk'ün yaptığı etkinlikte; Çorlu'dan etkinliğe katılan İbrahim Bayar dedemizin öncülüğü ve çok sevgili Engin Yeniay'ın sazlarıyla ve yıllar yılı bu işlerin önünde olan Erdoğan Korkmaz canımızla birlikte dönülen semahlar çok büyük bir aşkla izlendi.

Yine aynı şekilde Alican Yıldırım'ın sazıyla sahneye gelen Hubyar Sultan Semah Gurubu da aynı aşk halesini oluşturdular.

Dernek Başkanı Hasan Hüseyin Erden, Kofçaz Kaymakamı Ömer Bulut, Kırklareli Valisi Osman Bilgin'in yanında; Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu'ndan Mehmet Ali Çankaya, Alevi - Bektaşî Federasyonu'ndan Aydın Deniz ve Bektaşi Babası - Yazar Dursun Gümüşoğlu da birer konuşma yaptılar.

Birçok değerli canımızın da deyişler ve şiirler söylediği etkinlikte çok uzun yıllardan bilgisinden, zarafetinden bir şey kaybetmeden sahne olan çok değerli sanatçımız ve üstadımız Hüseyin Yaltırık bulunmaz sesiyle Rumeli nefesleri ve türküleri söylüyerek gönülleri fethetti. Ona gösterilen ilgi görülmeye değerdi.

HDP Milletvekili Zeynel Özen'in, birçok kurum temsilcisi, cemevi, dernek başkanı, dede ve babanın da katıldığı etkinlik geleneksel olarak yapılan Topçu Baba kurban lokmalarının dağıtılmasıyla ve gelecek senelerde tekrar buluşma temennisi ile sona erdi.

Bizler de her daim olduğu gibi tüm çıkarların dışında özümüzle bağlı olduğumuz yolumuza yine hizmet etmeye çalıştık... Cep telefonumuzla ve çok zahmetli olarak neredeyse tüm etkinliği kayıt altına almaya çalıştık. Bizleri bağrına basan güzel insanlarımızla birlikte olmanın mutluluğunu yaşadım.

Gösterdiği ilgiden dolayı Cem Vakfı Çorlu Şube Başkanı çok sevgili Muzaffer Birdal'a çok teşekkür ediyorum.

 

Cümle canlara muhabbetlerimle...

 

Ayhan Aydın

12 Haziran 2022

Çorlu

 

Ziyaret eyledim TOPÇU BABA’YI

Gördüm aşikârı TOPÇU BABA’YI

Türbesinin al yeşil sancağı

 Gördüm aşikarı TOPÇU BABA’YI

 

Seyran gah yeridir canlar gelirler

 Kurbanlar tığlanıp özür dilerler

Birlik olup hep bir dilden öterler

 

Gördüm aşikarı TOPÇU BABA’YI

Topçular köyünde şahın makamı

Anda zuhur olur Şahın nişanı

Canı dilden sev on iki İmamı

 

Gördüm aşikarı TOPÇU BABA’YI

Hastalar gelir derman bulurlar

Şad olur gönüller iman bulurlar

 

CAFER BABA’ derki dolu olurular

Gördüm aşikarı TOPÇU BABA’YI.

Al yeşil sancağı almış eline

Vardır nişanesi TOPÇU Baba’nın

 

Rum’a geçtiğini halka duyurmuş

Topçular köyünde dergahını kurmuş

Rum’a geçtiğini halka duyurmuş

Topçular köyünde dergahını kurmuş

Kazanlar kaynatıp canlar doyurmuş

 Vardır nişanesi Topçu Babanın

 

Makamı bilinir ezelden beri

Bu belde de yatar kırklardan beri

Aslını sorarsan Horasan eri

 

Vardır nişanesi Topçu Babanın

Erenler yolunda halk ile Hak olan

Diline getirmez zerrece yalan

Bir elinde Kur’an göğsünde iman

Vardır nişanesi Topçu Babanın

 

Keramet hırkası giymiş ezeli

Bir yudum su ile eylemiş belli derde derman etmiş dilleri

 Vardır nişanesi topçu Babanın

Çevresi gülüşten bağ olur gider

Erirde yürekler yağ olur gider

Hastalar gelir sağ olur gider

 

Vardır nişanesi Topçu Babanın

Ey ŞERİF bu hale şaşanlar çoktur

 Yalan gıybet üzre koşanlar çoktur

Aşkın ocağında pişirenler çoktur

Vardır nişanesi Topçu Babanın.

 

Bu nefes Nazif Karaçam’ın arşivinden alındı (Refik Engin)

 (Nefesler Kaynak: Refik Engin) 

Kategori: Etkinlik Haber Yorum

Diğer Makaleler...

  1. Yine Hedefte Çocuklar Var...
  2. Boğaziçi Üniversitesi'nde Güzel Bir Söyleşi...
  3. Gönül Gözünü Açıp Eyleme Karı
  4. Abdülhamit Torunu Şeyh Tayyip Erdoğan
  5. ALADELİ AZ BİLENEN BİR DEĞERLİ OZAN
  6. Muazzam Alevi Dünyası (Büyük Sorunlar - Büyük Yaralarımız)
  7. Yoldaş Cana
  8. Kaya Bebek...
  9. Süleyman Metin Dedem… Senin Sevgilerin Ölümsüzdür…
  10. Yar Ali Yar, Yar Ali Yar Pirim Bektaş Veli’miz Var

Sayfa 8 / 85

BaşlangıçÖnceki3456789101112SonrakiSon

Ayhan AYDIN İnternet Sitesi  erenler@ayhanaydin.info E POSTA

İLKEZGİ SANATEVİ SİTE VE TEMA TASARIMI MUSTAFA KARAÇİFTCİ 0542 559 11 80.