MUHARREM ZEYNEL YUMUK- Ahmet Hezarfen

TÜRKİYE DIŞINDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜ KORUYAN, YAYAN ALEVİ

BEKTAŞİ AYDINLARINDAN AVUKAT, ÖĞRETMEN VE YAZAR

 

MUHARREM ZEYNEL YUMUK- Ahmet Hezarfen

 

Muharrem Z. Yumuk (Yumukov) Balkan Türklüğünün derin, bilgili, aydın kafalarından, öğretmen, yazar ve hukuk adamıdır. Bulgaristan Türk azınlığının toplum hayatında yer almış, batı kafasıyla yetişmiştir.

22 Ocak 1882’de Razgrad’ın Ca’ferler (Sevar) köyünde doğmuştur. (1)

İlk, orta ve lise (gimnaziya)nin üç sınıfını Razgrat’ta, son iki sınıfını Vidin’de tamamlamıştır. Sofya’da hukuk fakültesini bitirdikten sonra İsviçre’de okumuştur, dönünce Vakıflar Hukuk Müşavirliği yapmıştır.

Bulgaristan’da en hareketli siyasal dönem olan 1919 – 1923 yıllarında siyasal eylemlerde bulunarak ülkedeki Türk işçi ve köylülerin haklarını savunmuştur. 1920’nin sonuna doğru çıkan “ZİYA” gazetesine (7.11.1920’de çıktı, 9.6.1923’te kapandı) çıktığı günden kapanıncaya kadar yazdı. 7.12.1919’da yapılan genel seçimde Ragrad belediye kurulunca üye seçildi, 24.4.1923’te yapılan genel seçimde Razgrat’tan milletvekili adayı idi, kazanamadı. (46 gün sonra 9 Haziran faşist askeri darbe oldu, seçilenlerin çoğu tutuklandı) (2)

Muharrem Z. Yumuk için Gazeteci Mahmut Necmettin Deliorman “İstiklâl Gazetesi’nde: “... Avukat Yumukoğlu Muharrem az bir müddet Komünisler arasında kaldıktan sonra Sosyal Demokrat (şirok Sosyalest) Partisi’ne ve daha sonra Çiftçi Partisi (Zemedelska Partiya ne girmişti. 1929 yılındaki Milli Kongre (31 Ekim – 3 Kasım 1929’da Sofya’da yapıldı)’den sonra Sofya’da bizimle bir arada çalışmıştı. Hatta 1933 yılında ben Bulgaristan’ı terk ettikten sonra gazetemi altı ay o idare etmişti.” (3)

“Anayurt” Gazetesi de onun için: “Bütün hayatı boyunca öz Türkçe ülküsüne sarılıp bu yolda didinmiş, eser vermiş, gerçek bir bilgin, bir filolog olarak baş aydınımızdır. Büyük Batı ve Slav dilleri yanında ölü dillerden Latince’yi, dünya dili olma yolunda yeni yeni hamleler yapan ESPERANTO’yu tam bir dilci derinliğiyle bilirdi. Basılmış, basılmamış bir çok ders kitapları, şiir kitapları, milli konularda senaryoları vardır.

Uslu ile Süslü adlı manzum ve milli büyük hikayesi daha 1331 / 1915’te Filibe’de Balkan Matbaası’nda basılmıştır, (1877-78 Türk-Rus Savaşı’nın Türk milletine açtığı onulmaz yaranın yüzyıllarca kapanmayıp kanayacağını, hak hukuktan söz eden insan hakları yetkililerine anlatmaktadır- Ç.N.) Bunun genişletilmişi, işlenmişi 2650 mısra tutan (Tuna Türklerinin Ozanı) tarih, toplum, dil folklor verilerini sanatlı, arı bir deyişle dile getiren anıt eserdir. Tam bir bilgin titizliğiyle, didinişiyle durmadan çalışan hocamız, yarattıklarını pazar malı olarak sürmeyi yaymayı beceremez. Onda bu bakımdan bir bilgin ağırlığı, bir sanatçı çekingenliği vardır. Toplumumuzda bu çeşit değerler zaten pek geçer akçe değildir.

Merak edenler oluyor, biyografisini kısaca yazalım: Yumuk, 1889’da Deliorman’ın sapa bir bölgesinde Tutrakan’ın Ca’ferler köyünde doğmuştur. Çocukluğunda köy gençlerine türküler, ilahiler düzermiş. İlk, ortaokulu, lisenin üç sınığını Razgrat’ta okumuş, son iki sınıfını da ileri fikirli Türk gençlerinin yardımıyla Vidin’de tamamlamıştır. Babasının gayretiyle yüksek tahsilini İsviçre’de bitirmiştir.

1934’te Anayurda gelen göçmenlerdendir. Hastalığı emeklilik hakkı elde etmesine engel olmuştur. Bugün gönüllü olarak seçtiği, kendisinin değer verdiği bir iş var: Küçük Anayurt’un hem yazarlığı, hem de tam yetkili İstanbul temsilciliği. Özgecilik ona vergi. Kutlu olsun. Arayıp soranlar şu adrese seslenebilirler: (Necatibey Caddesi, Hoca Tahsin Sokağı 27/29 Galata-İstanbul) demektir. (4)

Muharrem Yumuk bir ara Kırcaali’de avukatlık yaptıktan sonra Razgrad’a yerleşti. Duştubaklı Süleyman Salih (Süleymancık – Eski Yunus Abdal Rüştiyesi Müdürü) ile “İstiklal” Matbaası ve Kitabhanesini kurdular, burada Bulgaristan'’aki Türk İlkokullarına özgü alfabe, kraat, Bulgarca Bukvar (Alfabe), Yanko Nedef (Şumnu Darü-l-Muallimin öğretmeni) ile birlikte Çetivo (Okuma) kitapları hazırladı. “Turan Cemiyetleri”nin en hareketli zamanında bir Bulgar şairinin Atatürk için yazdığı uzun bir şiiri Türkçe’ye çevirerek bu matbaada bastı. Cemiyet yararına satılan bu şiiri her Türk alarak evine astı, okuya okuya onu ezberlemiştik, biz yurtdışındaki Türkler Atatürk’e böyle bağlı yetiştik.

Razgrad’ta avukatlık bürosu açan Muharrem Bey, paralı-parasız bir çok Deliorman Türkünün hukuki işlerini görüverdiğinden yıllarca onun medh ü senasını dinliyorduk, herkese bir iyiliği olmuş, okul Encümenleri, Cami Encümenleri başları sıkılınca: -Ah nerede şimdi Muharrem Efendi, bir bıçakta bu işin hakkından gelirdi! diyorlardı. Babam da Muharrem Yumuk’la ilgili bir anısını şöyle anlatıyordu:

Bir gün bürosuna mirasla ilgili bir konu için uğradım, önünde kalın bir kitap var, okuyup okuyup deftere birşeyler yazıyordu, niçin geldiğimi sordu, konuyu anlattım, bitirince ne cevap verecek diye bekliyorum, bu, iyi anlayamadım bir defa daha anlat dedi, yine daha etraflıca anlattım, bu düşündü, düşündü, yine anlayamadım, şöyle aheste aheste anlat deyince, ben Muharrem Efendi daha nasıl anlatayım? Dedim. Bana, kusura bakma kafam Latince ve Slavca birbirine karışmış kelimelere takıldı bu sabahtan beri onlarla uğraşıyorum, şu parayı al (dilekçe parası) Kızçeşmesi yanında Yalamov’a (Georgi Yalamov, Şirok Sosyalist bir avukattı, o da Türklerin işini görüyordu, 40’lı yıllarda yanına uğrar görüşürdük) selamımı söyle, işini yapsın, dedi.

Her yerde olduğu gibi 30’lu yıllarda bizim Yunus Abdal’la komşu köy Kalova (Denkovo-İsmet Paşa’nın annesinin köyü) ile bir sınır anlaşmazlığı olmuş, bizim köyün avukatı Muharrem Bey’miş. Birgün Razgrat’tan hakim, avukatlar köye gelmişler. Köy Muhtarı Çerçi Mustafa ve şahitler keşif yeri Sivri Köşe (Çelebi Mehmet’in ordusuna karşı Şeyh Bedrettin ve gönüllülerinin geçtiği yer) ye giderken Kalova üzerinden gök gürültüsüyle bir bulut onların üzerine doğru gelirken birden dönerek Razgrad üzerine çökmüş, Çerçi Mustafa: Muharrem Efendi bu yağmur, ekseri, bakarım ya Razgrad’a kayıp gider ya da Şumnu’ya, bu şehir yerlerde fısk ü fücûr, şirretlği yıkamak için mi, böyle olur? diye sorar, Muharrem Bey bir yanıt vermez, çok geçmeden aynı bulut onların üzerine gelince: A be Çerçi, burada da fısk u fücûr, halas olduk!”diye anlatıyorlardı.

Muharrem Yumuk’un yazı yazdığı “Deliorman” 21.10.1922’de çıkış,12.2.1929’da kapanış; “Halk Sesi” gazetesi 27.9.1929’da çıkış, 31.3.193? kapanış; “Yenilik” 28.10.1928’de çıkış, 3.9.1929’da kapanmıştır. (5)

1. Dünya Savaşı’ndan sonra bir türlü istikrara kavuşamayan Bulgaristan’da 19 Mayıs 1934  faşist askeri darbe olunca Muharrem Bey canını Türkiye’ye kaçmakla kurtarmış (O zaman bir çok Türk aydını işkence gördü, sakat bırakıldı, öldürüldü, Kurfallarlı Ahmet Muallim gibiler.)

1930’lu yıllarda Razgrad Rüştiyesi’nde okurken Ca’ferlerli öğrencilerden Hasan Merdan, Hüseyin Süleyman, Mustafa bize Muharrem Yumuk’un kaç dil bildiğini, Hasan Kocaman’la Esperanto Kongreleri’ne gittiği, halkla nasıl ilişki kurduğunu, okula dil kursu (Fransızca, Esperantoca) açtığını, Türkiye’ye giderken kitaplığını kızkardeşine bıraktığını anlatıyorlardı. Muharrem Bey’in kitaplığından bir harita getirmişlerdi: Türkiye’de Bektaşi-Alevilerin oturdukları yerleri gösteriyordu, bu haritayı 61 yıl sonra, geçende Şahkulu Vakfı Kütüphanesi’nde gördüm, Osmanlıca olan bu haritayı çevirirken ona Rumeli’nin bazı bölgelerini ekledim fakat bu yeterli değil, Avrupa, Asya, Amerika, Avustralya vb. yerler de eklenmeli, nüfus miktarı, telefon adresler belirtilmeli.

Bulgaristan’da Muallimler Mecmuası’nın 10. sayısında yayımlanmış,

 

Muallimler Marşı:

Bilgin ordusu – bizim ordumuz,

Bilip öğretmek – büyük borcumuz.

İsteriz biz: cehl kalksın aradan,

Bilgi ocağı olsun yurdumuz.

Bilgi yazıldı Bayrağımıza,

Evlerimize ocağımıza.

Düşman ayağı basmasın artık,

Toprağımıza, Bucağımıza.

Cehilden başkaca düşmanımız yok,

Dilden başka lisanımız yok,

Dil ile ili sevmeyenlere

Gönül gözüyle bakanımız yok.

Cehl ile cenge gönderildik biz,

Yüce Kurultay’da dirildik biz,

Ağlımız, bilgin tüfeğimiz söz

Böyle bir orduya verildik biz. (6)

Muharrem Yumuk (1926)

 

Güftesi Muharrem Yumuk tarafından yazılmış, bestesi Bulgaristan Milli Marşı “Şumi Maritsa” gibi söylenen Okul şarkısı: “Gelin gedelim ey arkadaşlar – Rumeli’ne Deliorman’a, Burada yatanlar, burada kalanlar – Bizim anamız, bizim babamız. Bak, bak Silistre’ye – Kızana’ya, Demir Baba’ya. “ (1930)

 

GERÇEK İRFAN NEREDE?

 

Halka palavra yapan çok ama,

Onun derdiyle YANAN NEREDE?

Ma’betler dolu, tapan çok ama

Gerçek Tanrı’yı ANAN NEREDE?

 

Muhibban geldi – geldi, dirildi

Gereken öğüt hemen verildi.

Dergâh açıldı, cem’e girildi,

Söyleyin, fakat, CANAN NEREDE?

 

Söze cehilden kaçıldı ama,

Millete irfan saçıldı ama,

Nâmerde savaş açıldı ama,

Burda gaziler MERDAN NEREDE?

 

Ben bu sahada hep akıl yordum

Kâh bir düşündüm, kuruntu kurdum

Kâh mürşidime yalvarıp sordum:

Acep Hazret-i YEZDAN NEREDE?

 

Halka maarif lazım maarif

Varsa gerçek büyük bir arif,

Gelsin de bize eylesin tarif

Göstersin gerçek İRFAN NEREDE? (7)

Muharrem Yumuk (6.7.1956 İstanbul)

 

Muharrem Z. Yumuk’un Ankara’da çıkan “ANAYURT” gazetesindeki yazıları:

“Cumhuriyet’i Kuran Atamıza” Şiir                                           Sayı 18

“Ayyıldızlı Sancak” Şiir                                                           Sayı 19

“Kırlak Türk Yavruları” Şiir                                                      Sayı 22

“Kurtuluş Savaşı” Şiir                                                             Sayı 30

“Kıbrıs İçin” Şiir                                                                      Sayı 30

“Bulgaristan Türk Muallimlerinin Marşı” Şiir                            Sayı 27

“Basın ve Eğitim” Şiir                                                              Sayı 33

“İstanbul Mektubu” yazı                                                         Sayı 26

“Barbaros” Şiir                                                                        Sayı 37

“İstanbul Çocukları” yazı                                                        Sayı 38

“Ata’ya” Şiir                                                                            Sayı 41-42

“Yeni yeni takvime doğru” yazı                                               Sayı 43

“Federasyon Kongresinden” Şiir                                            Sayı 47

“Nebol” – Nikbolu Şiir                                                             Sayı 50-51

“Ey Taşlıtarla” Şiir                                                                   Sayı 55-56

“Gerçek İrfan Nerede” Şiir                                                     Sayı 57-58

 

 

Dipnotlar:

1)    Novo Ludogorie (Yeni Deliorman) Gazetesi, Razgrat, 16. 10. 1982

2)    İstoriya na Razgradskata Organizatsiya na BKP (Razgrad, BKP Örgütü’nün Tarihi) Pariti Yayınları, Sofya, 1981, Sf. 87, 91, 98, 100

3)    Mahmut Necmettin Deliorman, “İstiklal” Gazetesi

4)    “Anayurt” Gazetisi, Sayı: 18

5)    Bulgaristan’da Türk Basını, İsmail Hakkı Okday, Sf: 65, 67, 89

6)    Osman Keskioğlu, Bulgaristan’da Türkler, Ankara, 1985, Sf: 109.

7)    “Anayurt” Gazetesi, Ankara, Sayı: 57-58

8)    Muharrem Yumukov, Bukvar (Alfabe), Razgrad, 1928

 

 

ŞAHKULU SULTAN DERGİSİ, GÜZ’ 98

Kitap

Deliorman’ın Koca Çınarı: AHMET HEZARFEN, (YAŞAMI, ALIŞMALARI, ANILARI, YAZILARINDAN ÖRNEKLER),  AYHAN AYDIN, Niyaz Yayınları, 2008, İstanbul,

Kitapta, Sayfa: 473-478