CEM Vakfı Genel Müdürlüğü’ne Sayın Hıdır AKBAYIR CEM Vakfı Genel Müdürü
CEM Vakfı Genel Müdürlüğü’ne
Sayın Hıdır AKBAYIR
CEM Vakfı Genel Müdürü
19-27 Mayıs 2012 tarihleri arasında görevli olarak, 01-03 Haziran 2012 Tarihleri arasında gönüllü olarak Trakya’da yaptığım çalışmalardan edindiğim izlenimler kısaca şu şekildedir. İlginize saygıyla sunarım....
Her zaman ifade edildiği gibi Anadolumuzun kopmaz bir parçası olan Trakya olarak nitelendirilen Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinden oluşan bu coğrafyada yoğun bir şekilde yaşayan Alevi-Bektaşi nüfusunun büyük sorunlarının olduğu bilgileriniz dahilindedir.
Gözlemlerime göre inanç bazında Bektaşi kolları (sürekleri) başta olmak üzere bu bölgedeki Alevi İslam inancına mensup insanlarda; cemlerin yürümemesi, gençlerin cemlere alın(a)maması ekonomik vd. Nedenlerle İstanbul başta, şehir merkezlerine göçle geleneksel sistemin alt-üst olması; babaların kendi aralarında yaşadığı problemler yanında, dedelerle babalar arasındaki soğukluk; (çoğunlukla yapay olarak yaratılan, bir kısım işbilmezlerin “Trakya-Rumeli Milliyetçiliği” yörüngesinde türettikleri) Trakya’lı-Anadolu’lu ayrımının kısmen de olsa devam etmesi ve yaşanan kopukluklar bu büyük inanç gurubunun bir araya gelip tam kaynaşmasını engellemektedir.
Genel Başkanımız Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın aydınlatıcı bir şekilde belirttikleri gibi, kısaca söylemek gerekirse; dede ve babaları çok daha sık bir araya getirmek, panel, söyleşi, dinleti, hatta piknik gibi her türlü etkinliği fırsat bilerek tüm Alevi-Bektaşi toplulukları yakınlaştırmak bölgeyle ilgili bizim temel hedefimiz olmalıdır. Bu konuda Çorlu, Edirne, Çerkezköy Şubelerimizin ve gönüllü olarak hizmet vermek isteyen Babaeski’den Lütfi Arga gibi birimlerin daha çok çaba göstermesi, bizlerin de onlara daha çok destek vermemiz gerekiyor.
Bu gezide Anadolu’dan Trakya’ya gitmiş Alevilerin ve onların inanç önderi olan Dedelerin bilgilerinden yeteri kadar faydalanılmadığını, çoğunun kayıtlarının Vakıfta olmadığını ve dede Formlarının çok eksik olduğunu tespit ettim. Bunların da en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir.
Trakya’daki kurum ve kuruluş başkanları, dede, baba, yazar, ozan, muhtar vd. toplum öncüleriyle temasların arttırılarak, mevcut Alevi-Bektaşi ve Bektaşiliğin farklı sürekleri arasındaki sürtüşmelerin daha fazla aşınmaya fırsat vermeden giderilmesi için yoğun temas ve çalışmalara devam edilmesinde büyük yarar vardır.
İlginize saygıyla.
5 Haziran 2012
Ayhan Aydın
CEM Vakfı Basın Halkla İlişkiler Birimi
Tekirdağ Çorlu
“Birinci Trakya ve Balkanlar İnanç Önderleri Toplantısı” İçin Yapılan Çalışmalar
Mahrem Tezol Baba, Muharrem Topaloğlu Baba ile ilk dört gün birlikte, sonrasında iki gün yalnız yapılan çalışmalar.
19 Mayıs Cumartesi
Çorlu
Çorlu Cemevi’nde başkan Muzaffer Birdal başkanlığında Çorlu’daki dede ve babaları bir araya getirmek için bir toplantı yapıldı. Toplantıda, sorulan çeşitli sorular yanıtlandığı gibi “Birinci Trakya ve Balkanlar İnanç Önderleri Toplantısı”ndaki amaçlar anlatılıp, katılımcıların fikirleri alındı. İkili görüşmelerle sorunlar dinlendi. Toplantıya inanç önderleri yanında Araştırmacı Yazar Refik Engin ve Ali Koç süreğinden dede adayı Hasan Özyiğit de katıldı. Ayrıca talip Hasan Özgür de toplantıya geldi
Orhan Bulut Derviş: Cem Vakfı neden Alevi İslam diyor da, Alevi Bektaşi İslam demiyor? Alevi mi, Bektaşi mi, Alevi-Bektaşi mi denmeli? Gençlerimizin bu yola gelmemeleri çok büyük eksiklik. Kemteri Baba benim büyük dedemdir, meşhur bir dededir. Kendisi çocukları cemlere götürüyormuş. Bizim en büyük eksikliğimiz eğitim eksikliğidir. Dedelik, babalık yapanların kültürlü, eğitimli olmaları gerekir. Her cemin kendine göre hususiyetleri vardır. Genel Merkezin dedeleri eğitmesi gerekir. Dedelerin iyi eğitilmesi gerekir.
Refik Engin: Eğitim olmadan hiçbir şey olmaz. Ben söylediğimde tüm babalar bana karşı çıkıyorlardı. Babaların da eğitimden geçmesi mutlak gerekiyor.
Mehmet Şilli Baba: Bence Alevi İslam değil Batinilik kavramı ön plana çıkarılmalı. Zaten bu tabir eskiden beri vardır: Bizler Batin ilminin Alişan erleriyiz, derler. Bence İslam Aleviliğin içindedir. Alevilik Sünniliğe uymaz. Bektaşilik’te 4 namaz vardır. Bektaşilik’te 5 kıble vardır. Bizlerin inancımızı tartışacağımız toplantılara ihtiyacımız var. Bence Hz. Ali Cenkleri çok önemli. Gizli olan bizim inancımızdır. Aslında “mum söndü diye bir şey vardır” ama bu iftira neden bizim üstümüzde tuttu? Bektaşilerde Meydan Rahimdir, deriz. Türkiye’de Alevilik eleştiriliyor, Sünnilik niye eleştirilmiyor?
Veli Horasanlı: Alvanlar’da (Kotel-Sliven) İranlılar, Fethullahçılar, Sünniler ileri gitti. Ben bu durumu; İzzettin Doğan’a, Ali Yüce’ye, Ayhan Aydın’a söyledim. Bizim oralarla daha çok ilgilensinler.
Türkgücü Köyü’nde Çorlu Tekirdağ
Yeni Babai Babası; Hüseyin Sarıtaş
Sultan Süceattin Veli Dergahı’na bağlıyız. 64 yaşındayım. Otman Baba Dergahı’na (Ocağı)’na bağlıyım. 2010 yılı Subatın 12’nde posta oturdum. Bulgaristan Hasköy Koçeşli’den gelmeyiz şu anda üç gölümüz (cemimiz) var. Bizim köy 700 hanedir. 200 hanesi Alevi’dir. Sizin sorduğunuz Ahmet Kasapoğlu Çorlu merkeze taşındı. Emekliyim. Çiftçilikle geçiniyorum. Üç kız, bir oğlan çocum var. Evim kendime ait. Köyümüzde cemevim var. Ben Cafer Baba’nın oğluyum.
20 Mayıs 2012 Pazar
CEM Vakfı Edirne Şubesi, Merkez
Şube başkanı ve önde gelen Seyyid Ali (Kızıldeli) Sultan Ocağı (Dergahı) Dedesi (Babası) Mustafa Çetin’in misafi olduğumuz Cem Vakfı Şubemiz’de yöredeki babalarla buluşuyoruz. Uzunköprü Yeniköy’den; Ali İhsan Mete Baba, İbrahim Manaf Baba, Hasan Manaf (Zakir Postunda Hizmetli); Meriç Umurca’dan Medeni Yağcı Baba; Havsa Musulca’dan Ali Osman Bozdemir Baba; Edirne Merkez Köşen Köyü (Çiftliği)’nden Erbey Kılıç Baba; Yunanistan’dan Seyyid Ali Sultan Heyet Başkanı Hüseyin Karahüseyin ve Zakir Postunda Hizmetli Hüseyin Delimolla (Kadir) ile Eskikadın köyünden canların katılımıyla toplantıya geçiyoruz. On yıl önce söyleşi yaptığm ve iki yıl önce Hakk’a yürümüş olan Şevki Kaçar Baba’yı rahmetle anıyoruz.
Hasan Manaf’ın CEM Vakfı çalışmaları ve diğer Alevi Bektaşi kurum ve kuruluşlarına Cem Vakfı’nın bakışı konusundaki sorularından sonra; Çorlu’da yapılacak toplantı hakkında detaylı bilgiler verip inanç önderlerinin soru, öneri ve görüşlerini alıyoruz.
Benim temel temennim; inanç önderlerimizin yüreklerinde olan, özlerinde olan soruların gündeme gelmesi, konuların tartışılması, geleceğe dönük yeni kapıların açılması olduğu için eleştirmekten çekinmeyelim, eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz, inanç önderlerimizin sorun ve sıkıntılarını beklentilerini bizler bilmek istiyoruz. Bir hafta sonra yapılacak toplantıya hazırlık için sizlerin ayağına geldik, dememiz üzerine babalar fikirlerini sıralıyorlar.
Ali Osman Bozdemir, inanç önderlerinin atamayla değil, seçimle göreve gelmelerinin daha doğru olduğunu söylüyor. Söz alan tüm babaların görüşü Cem Vakfı’nın Alevilik-Bektaşilik özellikle Seyyid Ali Sultan (Kızıldeli)’yle ilgili bilimsel kitapları kendilerine ulaştırmada yardımcı olması gerektiğini, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Araştırma Merkezi yayın organı olan Hacı Bektaş Dergisi’nin kendilerine ulaştırılmasının sağlanmasını dile getirdiler.
Ali Osman Bozdemir Baba: Edirne’de Alevilik-Bektaşilik’le ilgili geniş katılımlı bir panel düzenlenmelidir. Gençlere kapılarımızı açmalıyız. Edirne’de Cem Vakfı’nı tanımıyorlar. CEM Vakfı’nın Kadın Kolları’nın olmaması bir eksikliktir. Vakıf yönetiminde olsun, dedeler sisteminde olsun seçim önemlidir. Seçim sistemi konuşulsun. Buradaki Tokatlıları, Sivaslıları kazanmalıyız, onları küstürmemeliyiz. Bektaşilik’te seçimle gelirler. Kırklar seçerler. Canların istemediği bir kişi baba olmaz. Bence gençlerimize yaş sorunu koyduğumuz için bir sorun yaşıyoruz. Camiye çoluğumuzla çocuğumuzla gidiyoruz ceme neden gidemiyoruz? Eline beline diline sahip olan bir kişi ikrar vermiş bir kişi demektir, çocuklarımız neden ceme almıyoruz?
Mahrem Tezol Baba: bizler cemlerin içinde büyüdük. Bizler sazla büyüdük.
Hüseyin Karahüseyin (Yunanistan): Bizler toplantıya Yunanistan’dan kalabalık geleceğiz. Çok şükür beş on senedir kaynaşıyoruz. Yolumuz için, inancımız için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Hasan Manaf (Emekli Öğretmen-Zakir Postunda Hizmetli): Trakya (Trakyalı)-Anadolu (Anadolu’lu) ayrımı yapılmamalıdır. Bunlar ortadan kaldırılmalıdır. Bence eğitim çok önemlidir. Bir panel düzenlenmelidir. Bu çalışmalara Cem Vakfı önderlik yapmalıdır. Dedelerin eğitilmesi şart. Sadece bir değil, birçok panel, paneller düzenlenmelidir. CEM Vakfı diğer kurumlarla işbirliği yapamaz mı? Onlar tümüyle haksız mı? Sadece inançla olaya giremeyiz. Fethullah Gülen yıllar yılı çalışarak bir aşamaya geldi. O çok uzun süren çalışmasının verimini topluyor.
Edirne yakınlarındaki Eskikadın Köyü’nden gelen Hüseyin Çavuş (Çerakçı), Erbin Doya
Şükrü Korkmaz, canların köylerinde bir cemevi yapma istekleri var. Onların görüşü buradaki bir eski binayı satın alıp cemevi yapmak. Bu köyle ilgili detaylı bilgileri Mustafa Çetin Dede’den alabiliriz.
Yaşı doksanın üzerinde olan Otman Baba Kolu’ndan (Süreğinden) (Sultan Süceattin Veli Dergahı (Ocağı)) olan Hayrullah Baba (Aydın) Halifeliği İstanbul’da yaşayan Hüseyin Gazi Baba’ya bırakmış.
Makedonya’nın İştip – Radoviç Beldesi’nde Ali Koç Köyü’nün Ali Koçlularla bir ilgisi var mı? (Yoksa Refik Engin’in bahsettiği çok fakir, ilgi bekleyen Alevi köy mü? Ayhan Aydın)
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Kırklareli
Daha önce sözleşmemize rağmen Hasan Yıldız Halifebaba’nın aniden bir geziye çıkması üzerine kısa bir toplantı sonrası köylere yöneliyoruz.
Kırklareli merkezde Hasan Hüseyin Arslan Derviş’le buluşup sohbet ettikten ve çalışmalarımız hakkında bilgi verdikten sonra;
Topçu Baba’yı Anma ve Kültür ve Sanat Derneği (1997) Başkanı Selahattin Dağ, Halk Müziği Sanatçısı Hasan Öztürk, Yazar –Şair- Ocakzade Mustafa Ermiş’le Kofçazlılar Derneği’nde buluşuyoruz. Toplantıya ayrıca Kırklareli merkezdeki Alevilerin ağırlıklı oturduğu Bademlik Mahallesi Muhtarı, Semah Ekibinden, ikrarlı ve Hasan Yıldız Halifbaba’nın muhibi Gürsel Yılmaz da katılıyor. Kendilerine pazar günü yapılacak toplantı hakkında bilgi verdikten sonra CEM Vakfı olarak bu sene 9 Haziran 2012 cumartesi günü düzenlenecek “Geleneksel Topçu Baba’yı Anma Törenleri’nde” yer almak istediğimizi bu konuda vakıf olarak bizlerden bir istekleri olup olmadığını başkana ilettikten sonra Hasan Öztürk’ün rehberliği eşliğinde Kofçaz’a doğru yola koyuluyoruz.
Kofçaz, Terzidere Köyü
Aynı zamanda Halk Müziği sanatçısı Hasan Öztürk’le birlikte yörenin meşhur aşıklarından Hasan Usta Aşık’la anılan yol üstündeki köye uğruyoruz. Köyde altmış kadar hane varmış. İfadelere göre köyde; Bektaşi inancı Ali Koç Süreği yürüyormuş. Kendileri Bulgaristan Sliven İli Kotel İlçesi Alvanlar Köyü’nden gelmeymişler. Muhtar Sami Demirtaş köyde yoktu. Kendisi 56 yaşındaymış. Burada da Balım Sultan Süreğini süren bir kol varmış. Hasan Öztürk köyde 83 yaşında Ali Buga isimli bir “baba”nın olduğunu söyleyince yanına varıyoruz. Yalnız yaşayan Buga yemek yapma uğraşısındaydı. Yalnızlığın zor olduğunu söylüyor. Kendisine köyde “Dede” deniyor. Kendi ifadesine göre ne dedelikle, ne babalıkla bir ilgisi varmış. Balım Sultan Erkanı’nı süren kola mensup bir can olarak uzun yıllar cemlerde bulunmuş. Bir nevi “rehberlik” yapmış. Bu koldan köyün en yaşlı kişisi. Kırklareli Kızılcıkdere Mehmet Ali Baba’nın muhibiymiş. O baba onu çok seviyormuş.
Hasan Öztürk’ten belde olan Dereköy Yolu’nda Düzova, Yörükbayır, Koruköy’lerin Alevi-Bektaşi inancına sahip köyler olduğunu öğreniyoruz.
Yine Burada Kocatarla köyünın yüzde yüz Bektaşi köyü olduğu halde hızla Sünnileştiğini Bektaşiliği reddeden bir olduğunu öğreniyoruz.
Muratlı’daki Hocaaydın köyü’yle Terzidere Köylerinin kardeş köyler oluduğunu öğreniyoruz.
Yöredeki Aşağı Kanara asimile olmuş bir köymüş Bektaşiliğini gizliyormuş. Yukarı Kanara’da ise kimliğini gizlemeyenler varmış.
Kofçaz, Topcular
Aynı zamanda yörenin en büyük anma etkinliğine ev sahipliği yapan köy, Topçu Baba ile anılıyor. Köyün muhtarıCemil Akuc’u bulamasakta, muhtarlığın yanında bulunan köylülerle sohbet edip onları Pazar günü yapılacak etkinliğe davet ediyoruz. Kışların çok sert geçtiğini söyleyen gençler burada yaşamın zor geçtiğini söylüyorlar.
İnanç yapılanması bakımından Balım Sultan’lı Gülşeni (Bedreddini) Kolundanmışlar...
Kofçaz, Ahmetler
Köyün muhtarı Hüseyin Uslu’ymuş. Kendisi Kofçaz’a gitmiş. Köy 40 Haneymiş. Aynı zamanda yörenin inanç önderi olan Halifebaba Hasan Yıldız’ın da köyü olan yeşillikler içindeki köyde ilk önce kahvehaneye uğruyoruz. Buradaki canlarla sohbet ediyoruz. Burada bir Gülbaba Türbesi olduğunu öğreniyoruz. Onarılmış bahçe içine alınmış yeşillik ve büyük ağaçlar içindeki türbeyi ziyaret ediyoruz. Köyün manzarası çok etkileyici... Uğruyamadığımız muhtarı Şevket Tunç olan Karaabalar Köyü’nün ve muhtarı Hilmi Dönmez olan Ahlatlı Köyü’nün davetiyelerini buraya bırakıyoruz.
Bir hafta sonra buraya bir vesileyle; İl Kültür Eski Müdürlerinden, CEM Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dursun Altınay’la yaptığımız bir gezide Hasan Yıldız Halifebaba (75)’nın abisi Ali Yıldız (1923)’ın verdiği bilgiler şu şekildedir: Köyümüz Ahmet Yesevi’nin olduğu yerden gelenler tarafından kurulmuştur. Gele gele burayı bulmuşlardır. Burası Trakya’nın en güzel ve yüksek yeridir. İlkin tarikatı benim dedem burada yaymıştır. Buradaki Gül Baba; Kışda, zemheride, tufanda yaşlı bir dede bir kucak gülle köyün içindekilerin yanına geliyor. Onlar şaşırıyorlar. O da türbenin bulunduğu yerde bulduğunu söylüyor. Eğer vadem yeterse beni de oraya gömün, diyor. İnsanlar onun tarif ettiği yere gidiyorlar ki, gerçekten de orası gülle dolu. Onlar buna da şaşırıyorlar. Geri döndüklerinde bu dedenin öldüğünü görüyorlar. Onu da getirip güllerin içine defnediyorlar. O zamanlar bu türbe kiremettendi. Çok alçaktı. (Şimdi onarılmış, tavanlı yüksek bir yer olarak yapılmış). İnsanlar kafasını eğsin diye alçak yapmışlar (Hasan Yıldız Halifebaba)
Köyümüzde makamı olan Kızıldeli, Urumeli’nin gözcüsüdür. Kızıldeli Tepesi’nde makamı vardır. Orası Kızıldeli Meydanı’dır. Bir sefer gidiyorlar. Kızıldeli denizi yarıyor. Eteğindeki taşlarlarla karşıya geçiyor, kıpkızıl, deli diyorlar. Sonra geri geliyorlar.
Hasan Yıldız Halifebaba’nın anlatımına göre Kofçaz’a bağlı Tastepe isimli bir köyde Hıdırellez yapılırmış. Bu yüz yıl önce olan şeylermiş. Eskiden bu köyde Bektaşi bile varmış. Bir de Niyet Taşı, varmış. Herkes bir niyet, dilek dilermiş, taşı döndürmek istermiş, taş dönerse dileklerin kabul olacağına inanırlarmış; askerden gele, evime sağ salim var, hayırlı kısmetler ola... vs. Dilekler dilenirmiş... 30/40 yıl önce bu köyde Bektaşiler varmış ama şimdi kalmamış.
Terzidere’den çok memur, öğretmen, ebe vs. Yetişmiş. Topçular Köyü sınırlarına yakın Mercan Baba türbesi varmış. Topçular Köyü’nden Ahmet Kanaat Mercan Baba Türbesi’nin bakımını yapıyormuş.
Kofçaz, Tatlıpınar
Aynı zamanda sevilen alçakgönüllü Ali Sezer Baba’nın da köyü olan Tatlıpınar’da köy meydanına varıyoruz. Muhtar Fedai Tomruk köyde yokmuş. İlgili bir canımız olan Veli Kayan ile sohbet ediyoruz. 43 Hane olan köyün tüm yöredeki diğer köyler gibi tarım ve hayvancılıkla geçindiğini söylüyor. Bu arada yöredeki hayvancılıkla ilgili bilgi edinen görevlileri de tesadüfen görüyoruz. Onların ifadesine göre Kofçaz yöresi hayvancılığın halen çok canlı olduğu bir yöre. Bu köyler ise onların yüzünü güldürüyormuş. Yazları köye gelen Ali Sezer Baba’nın birkaç gün önce köye gelse de şimdi İstanbul’a gittiği ve rahatsız olduğu bilgisini alıyoruz. Eski muhtar Celal Enginar’mış.
Buradan yanlışlıkla bir köy yoluna girip uzun süre yol alıyoruz. Cep telefonlarına mesajlar gelmeye başlıyor. Zümrüt yeşili doğa içinde sahipsiz yayılan ineklerin hiçbir kederi yok gibi. En sonunda Askeri Bölge Girmek Yasaktır, yazısı çıkıyor. Meğer sınıra kadar gelmişiz, geri dönüyoruz.
Kofçaz, Beyce
Yirmi hanelik köyün muhtarı Hakkı Bodur’u da bulamıyoruz. Eski muhtar Yüksel Şen’in hanesinde bir lokmaya çağrılıyoruz. Annesi Zeliha Ana’nın kurban yemeği varmış. Babalar burada dualar veriyorlar. Kadınlar bu arada gençler yanımıza geliyorlar. Bir sohbet açılıyor. Oldukça bilgili insanlar ve yol devran sürmüş analar bize büyük ilgi gösteriyor. Usuliye (Usul) Bodur (87), Sultan Kemaloğlu (79) ( Kırklareli merkezde Hasan Hüseyin Arslan’ın ablası) bize bilgiler veriyorlar: Eskiden yolumuzu erkanımız sürüyorduk. Kırklareli’den eskiden Turab Baba gelirdi, Abdurrahman Derviş gelirdi 40-50 yıl önce cemlere. Mehmet Ali Baba gelirdi. Yola beygir arabalarıyla gelirlerdi. Bir cemde Kaber Aslan, Fahri Aslan, Hüseyin Yaltırık Nasip kardeşliği yaptılar. Mesela Halil Tiryaki, Ahmet Baba, Veli Efendi Kılavuzlu’dan (Tekirdağ) gelirlerdi. Analar, gençler sorular soruyorlar. Buraya gelmemizi istiyorlar. Ayrıca buraya baba dikilmesi geriktiğini söylüyorlar.
Kofçaz, Malkoçlar
Muhtar Mustafa Aydoğdu’yla görüşüp kendilerin Çorlu’daki etkinliğe davet ediyoruz. Eski muhtar Kemal Işık’tan Köyün tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığını öğreniyoruz. Toplam 38 hane olan köye ormanlardan bir katkı yokmuş.
Naci Aydoğdu Derviş (58): Hasan Yıldız Halifebaba’ya bağlı olan Naci Aydoğdu dervişliğe başlayalı 3 yıl olmuş. Kendisini 2 çocuğu varmış. Bu sene içinde emekli olmayı planlayan Aydoğdu. Kendisine “dede” denildiğini söylüyor. Köyde okul yokmuş. Taşımalı sistem varmış. Kofçaz’da ilköğretim okulu varmış. Lise Kırklareli’nde varmış. Taşımacılıkta köylülerden herhangi bir ücret alınmıyormuş.
Kırklareli, Devletliağaç
Bu köyde Gülşeni (Bedreddini), Alevi, Bektaşi üç kol olduğunu ifade ettiler. Yaşar Aktürk Dede Gülşeni’ymiş. Konuştuğumuz Cemal Tuncel köyün 55/60 hane olduğunu söyledi. Genç muhtar Sadık Başkurt’a gezi amacımızı iletince bundan memnun oluyor. Kendisi aynı zamanda Topcu Baba Etkinlikleri’nde kurban işlerinde faal olarak görev alan muhtar köyün geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu söylüyor.
Geniş zamanda sizleri beklerim, diyen sevecen Yaşar Aktürk Dede nasibini İstanbul’da yaşamını sürdüren ve belkide en bilgili Bedreddini inanç önderi olan Davut Kandemir’den aldığını söyledi. (birçok kez söylediğimiz gibi Bedreddilikteki “dede” kavramı, inanç önderi, “mürşit” olarak bilinen babanın yardımcısı anlamına gelen bir kavramdır.)
Buradaki gezileri tamamaladıktan sonra eşsiz doğa manzaraları içinden Kırklareli’ne geri döndük. Hasan Hüseyin Arslan Derviş ve Selahattin Dağ’ın da gelmesiyle yapımına hız verilen Topçu Baba Kültür Evi olarak nitelendirilen ve üç katı tamamen üçüncü katı tamamen cem salonu olarak düzenlenmiş üç katlı binayı geziyoruz. Selahattin Dağ ilgisizlikten yakınıyor. Yardım beklediklerini ifade ediyor. Kırklareli’deki birlik ve beraberliğin sembolü olacak bu binanın tüm Alevilerin Bektaşilerin inanç ve kültür merkezi olacağını söylüyor.
Sonra başkanı da yanımıza alarak Kızılcıkdere’ye doğru yola koyuluyoruz. Gezide bize rehberlik eden Hasan Ozan’a çok teşekkür ederek ondan ayrılıyoruz.
Kırklareli, Kızılcıkdere
Hayvancılık, çiftcilikle geçimini sağlayan Kızılcıkdere’nin sucukları çok meşhur. Gerçekten de buradaki sucuğu hiçbir yörenin sucuğunun tutması mümkün değil. 200 Hane olan köyde muhtar Hasan Görgüner’i ziyaret ediyoruz. Ziyaretimize çok memnun oluyor. Bizi sevgiyle karşılıyor. Köydeki inanç önderleri olan Hasan Yıldız Halifebaba’ya bağlı Muharrem Hüseyin Durgut Baba ve Durgut Zeki Derviş’i evlerine gitmemize rağmen bulamıyoruz. Eşlerine durumu anlatıyoruz. Davetiyelerini ellerine veriyoruz.
Bu arada bu köyde olan Karıncak Köyü’nın kahvecisi Hüseyin Görgüner’e muhtar Hüseyin Turan’a verilmek üzere davetiyeleri veriyoruz. Burada Muharrem Topaloğlu’nun bir arkadaşı Cevdet Erer’de bize katılıyor.
Cevdet Erer’in verdiği bilgilere göre Lüleburgaz’a bağlı Yenitarla’nın yüzde doksanı Aleviymiş. Oraya Amucataşlı’da diyorlarmış. Bir de Pomaktaşlı (Eskitaşlı) köyü varmış. Tümüyle Pomak köyüymüş.
Yine Lüleburgaz’a bağlı Hamzabey köyü’nün yüzde altmışı Aleviymiş. Bektaş Yavuz Baba’nın köyüymüş. Lüleburgaz Turgutbey Köyü’nün yüzde ellisi Aleviymiş. 500 hane olan köyün nüfusu 3000’miş. Yunanistan ve Bulgaristan göçmeniymişler. Aslında Sünnilerin de aslı Aleviymiş, sonradan Sünnileşmişler.
Kırklareli, Deveçatağı
Bedreddini (Gülşeni) inanç önderi Levent Aktaş Baba’ya bağlı Talip Talih ve 83 yaşındaki Habib Özkaynak Dede’lerle kahvede buluşuyoruz. Talip Talih Dede, neden Rumeli Bektaşiliği gündeme gelmiyor, Trakya neden hiç gündeme gelmiyor? Diye eleştirilerini dile getiriyor. Habib Özkaynak Dede de, sürekli toplantılara gidiyoruz, sürekli birlik deniyor, ama birlik nerede, bunu göremiyoruz, diyor.
Muhtar Camal Ata’yı bulamasakta kardeşi Necati Ata bize bilgiler veriyor. Köy 120 haneyken şimdi 85 haneye düştü. Çocuklar, gençler şimdi Burgaz’a (Lüleburgaz) gittiler, sıkıntılarımız çok, burada hayvancılık ve tarım var, diyor.
Kırklareli, Çeşmekolu
Hasan Yıldız Halifebaba’ya bağlı Bahtiyar Kombal Baba’yı ziyaret ediyoruz. Köy kahvesinde sohbet ediyoruz. Bizler azınlık değiliz, azınlığı kabul etmiyoruz. Bu bölünmüşlük, parçalanmışlık bize zarar veriyor, bunları ortadan kaldırılmalıdır, birlik olalım, bütünleşelim diyen baba, aynı gün “Yağmur Duası”yla ilgili bir gün olduğu için toplantıya gelemiyeceğini söylüyor. Baba erenler, yağmurlar yağmadı mı burada?, deyince yağdı şimde onun şürü için bir yemek verilecek, benim de burada olmak gerekiyor, dedi. Bu iş buralarda yaygınmış. Daha önce de aynı şeyi Devletliağaç’ta yaşamıştık. Tüm yöre köyler çağrılıp “dualar ediliyormuş” lokmalar veriliyormuş. Bir yağmur duası ve yağmurdan sonra da şükür duası? Bu bizim geleneğimizde var mı? Bu yöreye ait bir şey mi? Bu etkinliğe bizim Aleviler Bektaşiler niye bu kadar çok önem veriyorlar? Bunları araştırmak lazım.
Bahtiyar Kombal kendisi bir “derviş oturtmuş”. Bizlerin de tanıyıp çok sevdiği rahmetli Bektaş Erol Baba’nın oğlu Cemal Erol’ı 2012 başında. Postu kutlu, yolu açık olsun. Kendisi orada yoktu. Onunla da tanışmak isterdik.
Genç muhtar Ahmet Dönmez yanımıza geldi. Ziyaretimizden çok etkilendiğini söyledi. Kendi ifadesine göre köy 86 haneymiş. Tarım ve hayvancılıkla geçiniyorlarmış. Köy karpuzuyla ünlüymüş.
Lüleburgaz, Turgutbey
Bugünkü son ziyaretimizi Turbetbey köyü içinde kendi bakkal dükkanı olan Bedreddini Babası Levent Aktaş’a yapıyoruz. Kendisi bizlere karşı sert eleştirilerde bulunsa da onu sevgiyle karşılıyoruz. Gelişme eleştiriyle olur, her türlü eleştiriyi yapalım, gelişelim, çoğalalım, büyüyelim, sen haklısın vs. Yönündeki konuşmalarımdan sonra sakinleşen Baba; Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı babaları temsil etmiyor, Bektaşiliği temsil etmiyor, göstermelik seçimlerle başkan değişiyor, Trakya’yı önemsemiyorsunuz, atamayla seçim olmaz, bizleri temsil etmiyorsunuz vs. Eleştirilerini sıralıyor. Oturuyoruz, konuşuyoruz. Bu ifadelerini gel toplantıda konuş, fikirlerini dile getir, diyorum. Hoşgörü var, eleştiri olmalıdır, sen fikirlerini söylemezsen nasıl olur, gibi sözler söylüyorum...
Kendisine de Talip Talip, Habib Özkaynak, Yalçın Aslanbay (Lüleburgaz) Dedeler bağlıymış.
Kırklareli’de Koruköy’den Hüseyin Tekmen (Teğmen) Dede’nin olduğunu söylüyor. Bunun da Davut Kandemir’e bağlı olduğunu dile gediyoruz. Bu arada hal hatır sormak için aradığımız ve bazı bilgileri alırız dediğim Davut Dede’yi arayınca kızı ve hanımıyla konuşuyorum. Kendisinin oldukça rahatsızladığını öğreniyorum. Acil şifalar diliyorum.
22 Mayıs Salı
Tekirdağ
Kılavuzlu
Tekirdağ merkezden Mehmet Tiryaki Baba’yla birlikte merkez Kılavuzlu Köyü’ne hareket ediyoruz. Köy meydanındaki kahvede canlarla sohbet ediyoruz. Yöredeki inanç önderi Halifebaba Fehmi Tunçay yanımıza geliyor. Kendilerine gerekli bilgileri veriyoruz, Çorlu’da yapılacak toplantıya davet ediyoruz. Yerinde olmayan muhtar Hasan Engin’e davetiyesi verdikten sonra yola çıkıyoruz.
Bu arada Muratlı’da Arzulu Köyü’nün Alevi Bektaşi inancına sahip bir köy iken şimdi Sünnileştiğini söylüyorlar. Köyün içinde Arzu Baba türbesi varmış.
Tekirdağ Merkez
Tekirtağ merkezde yapımı süren bir cemevi olduğunu duyunca oraya hareket ediyoruz. Göndoğdu Mahallesi’ndeki binaya bizi Mehmet Tiryaki götürüyor. Kapılar açık kimseler yok. Mehmet Şahin Dede ve Dernek başkanı Bilal Şahin’i arıyorum. Onlar da geliyorlar. Burada 1997 yılında Tokat Almus Gevrek Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği kurulmuş. Halkın özverisiyle 4 katlı bir bina yapmışlar. Şimdi aynı bina içinde bir de Tekirdağ Hatai Sultan Aleviler Bektaşiler Kültür Cemevi’ni bu yıl başında kurmuşlar. Tekirdağ Belediye Başkan Yardımcısı Erzurum’lu Sinan Çetiz’i de yönetime almışlar. Alt katta cemlerini yapan canlar buradaki insanların özverili çalışmalarıyla bu binan tamamlanması için çaba harcıyorlar.
Bu derneğe-cemevine gelen destek olan yaklaşık yüz hane Alevi varmış. Bina 4 katlı, 1 morgu var, iki cenaze kaldırılabiliyor.
Mehmet Şahin Dede Tokat Almus Serinci Köyü’ndenmiş. Köy 37 Haneymiş. Muhtarı Sadık Gül’müş. Köyde İmam Gazi Türbesi varmış. Ayrıca köyde bir cemevi varmış.
Bilal Yılmaz Dernek Başkanı Gevrek Köyü’ndenmiş. Gevrek Köyü 50 Haneymiş. Köyde cemevi varmış. Köyde Güssün Ana, Hafız Dede, Ali Dede, Ağca Dede türbeleri varmış.
Sonrasında Tekirdağ Belediye Başkan Yardımcısı Sinan Çetiz’i makamında ziyaret ediyoruz, Çorlu’daki etkinliğe davet ediyoruz.
23 Mayıs Çarşamba
Çorlu
Aynı gün Çorlu merkezde bir otele yerleşiyorum. Öğlen Mehmet Şilli Baba’yla buluşup sohbet ettikten sonra. Yüz yüze ulaşamadığım babalara ve özellikle Alevi dedelerine ulaşmayı hedefliyorum. Benim temel amacım Çorlu, Çerkezköy’deki dedeleri toplantıya katmak dede ve babaları buluşturmak, kaynaştırmak. Çok yoğun telefon trafiklerinden sonra, Cemevi’ne gelen genç Tokatlı ocakzade gençlerle Muzaffer Birdal beni tanıştırıyor. Onların Cemevi yapımında emekleri olduğunu öğreniyorum. Hüseyin Şahin, Turan Şahin’le sohbet ediyorum. Bu arada bizim de tanıdığımız Mehmet Açık Dede’nin oğlu Tokat Almus Gevrek Köyü’nden Şah Hatai Ocağı Dedesi Cemal Açık Dede’nin yardımlarıyla Çorlu merkezdeki Kul Himmet Ocağı Dedeleriyle bir görüşme ayarlıyoruz. Selman Şahin Dede’nin evinde buluşuyoruz.
“Göçmenlerin” de olduğu ama çoğunlukla Anadolu Alevilerinin, Tokatlıların yaşadığı Rumeli Mahallesi’nde büyük ozan Kul Himmet’in Ocağı’ndan dedelerle buluştuk. İki üç saat dertleştik, sohbet ettik.
Selman Şahin Dede: (İlkokul-1934- Tokat/Almus/Görümlü)
Eskiden Aleviyiz, diyemiyorduk. Nerde Alevi, diyecektin? Eskiden nişan ediyorduk. Eskiden cem zamanı gelince nişan ediyorlardı. Nişan, düğün ediyoruz, derlerdi. Yani hani davulu zurnayı hazır ediyorduk, cemlerde. (ne yapıyorsunuz?, deyince biz burada nişan düğün yapıyoruz, diyelim diye davul zurnayı hazır ediyorduk). Eskiden birbirimizi tanımıyorduk. İtikatımız bir, İmam Hüseyin’e çıkar. Cemevleri çok iyice oldu. Dedelik çok hassas. “Günahı Kabair” (büyük günah) iş yapan dede olamaz, talip de olamaz. Çocuklarımıza çok sahip çıkmalıyız. Elimizle koymadığımızı almayacağız. Bu en mühimidir.
Hüseyin Şahin Dede: (İlkokul- 56- Tokat /Almus/ Görümlü)
Kendini sevmeyen kimseyi sevemez. Nefsine ağır geleni kimseye yapmayacaksın. Gençlerimiz yola sahip çıkarsa çok yol alırızı.
Almus Serince (eski ismi Kevaklık) İmam Gazi Türbesi vardır. Karşısında Güssün Ana Türbesi vardır. Kapıcı Köyü’nde Melik Gazi Türbesi vardır.
Haydar Şahin (İlkokul - 40)
Gerçekleri söylemek şimdilerde suç oluyor. Bizler büyüklerimizden dinleye, dinleye yetişeceğiz. Fazla bir şey bilmiyoruz. Büyüklerimiz ne derse onlara uyacağız.
Sadi Şahin (Üniversite - 26)
Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Kendisi yola hizmet vermek istiyor. Yol hakkında eğitim almak yeşitmek istiyor. Dedelik yapmak istiyor. Ekonomik yönden geleceğinden endişeli.
Çorlu merkezde aynı Ocaklarla ilintili Seyyid Ali (Kızıldeli)’den Ali Gükvelioğlu Dede varmış.
24 Mayıs Perşembe
Babaeski- Lüfti Arga
Babaeski denince orada Alevi Bektaşi İslam inancını ve Cem Vakfı’nı temsil eden yüz akı bir değerimiz olan Lütfi Arga’yı ziyaret etmek için yola koyuluyorum. Hasretle kucaklaştıktan sonra, evine gidip epey dertleşiyoruz. Benim de anlacaklarım, onun da anlatacakları çok.
Sonrasında aslen Arnavut Bektaşilerindan olan gerçek bir can, değerli bir insan Doktor Nezir Korkmaz ve Türkay Sayınsöz’le buluşuyoruz. Uzun uzun sohbet ediyoruz, dertleşiyoruz. Bu işlerle uğraşanların işleri kolay değil...
Lütfi Arga Babaeski’nin neredeyse tümünü tanıyor bırakın Bektaşisini Alevisini... Sözünü sakınmadan söyleyen mert, namuslu, yiğit bir Alevi-Bektaşi eri... Burada onun gibi bir Bektaşi Babasına ihtiyaç var. Ama eşi Fatma Ana’nın da söylediği gibi çok disiplinli, çok kararlı, büyük emin adımlarla yol alan birisi. Herkes ona uyabilir mi? Aslında doğrusunu o yapıyor. Hoşgörüyse hoşgörü, insanlıksa insanlık ama yolun kuralları neyi gerektiyorsa o yapılacak.
Kendi ifadesine göre Babaeski merkezde bulunan Alevilerle Bektaşilerin kaynaşması gerekli. Bunun için çaba harcıyor. Çünkü yol erkan farkları var. Birbirlerinin cemlerine girmiyorlar. Bunun bir kere ortadan kaldırılması gerekiyor. Babaeski merkezde Bektaşilerin bir mütevazi cemevi var, oraya Aleviler gitmiyor. Erbay Kılıç Baba (Otman Baba/Sultan Süceattan Veli Dergahı (Ocağı) Babası) Edirne’den gelip cemler yapıyor. Lütfi Baba’nın derdi sadece Aleviler-Bektaşilerle değil. Sünni İslam inancını benimsemiş herkese ama herkese Aleviliğin erdemlerini, değerlerini, yolun kurallarını, güzelliklerini anlatıyor. Zaman zaman Bektaşi fırkalarıyla, Bektaşi nüktedanlığıyla... Camiden çıkmayan Alevileri-Bektaşileri “Yola” davet ediyor. Evinde kütüphanesinde sürekli kitap okuyor, araştırıyor, imkanları ölçüsünde tüm toplantılara katılmaya çalışıyor. CEM Vakfı’nın İnanç Önderleri Toplantıları başta olmak üzere, yöresel tüm toplantırını kaçırmıyor.
Babaeski’nin bir erenler beldesi olduğunu söyleyen Lütfi Arga, Babaeski’nin isminin “Eski Baba” isimli bir Bektaşi ereninden geldiğini ifade ediyor. Babaeski’ye bağlı Kumrular Köyü’ne ibadete İstanbul’dan Lütfi Aykurt’un gelmeye devam ettiğini söyleyen Lütfi Arga’yla birlikte Sanatçı Fevzi Kurtuluş sayesinde çekimleri yapılan Kumrular Köyü’yle ilgili kısa belgeseli izliyoruz. Kendisi hem kitap, hem de belgesel, cd hastası... Alevilik-Bektaşilik’le ilgili ne bulursa topluyor, arşivliyor. Bunları okuyor, izliyor, özümsüyor, ama bununla yetinmiyor; Herkese de anlatıyor. Önderlik yapıyor. Herkes onun kadar hizmet etse, bu ülkede neler değişmez ki!... Ama bazen de biraz ortamı değiştimek te gerekir hani... Arada bir kandile yağ koymak lazım, üstadım demem o....
Kumrular Köyü
Muhtarla telefonla görüşüyorum. 70 Haneden oluşan Kumrular Köyü muhtarı İsmail Arabacı köye güzel şeyler yapıyormuş. Davete çok memnun oluyor. Hele sevdiğim insan Şair Halil Özçelik, mutlaka seni görmek isterdim, diyerek telefonla uzun sohbetle paylaştığı güzellikleri bir başka sefer sana misafir olacağım, deyince her zaman bekliyorum, diyerek tüm dostlara selamlarını gönderiyor.
25 Mayıs Cuma
Lüleburgaz
CEM Vakfı eski Şube Başkanı Av. İlhan Şahin’le ofisinde buluşuyoruz. Sohbetten sonra işleri için dışarı çıkıyor. Bu arada ofisinde bizleri bekleyen Mehmet Birgün Baba, Mehmet Can Soydan’la uzun süre sohbet ediyoruz.
Mehmet Birgün Baba
Halifebaba Fehmi Tuncay’a bağlı olan Baba Lüleburgaz Umurca Köyü’nde 1940 yılında doğmuş. 1964’de yola girdim, Fehmi Tuncay Halifebaba’nın babası Cafer Tuncay Baba’ya bent oldum, Diyen Birgün Tevfik Çetin’in 2001 yılında dervişi olmuş. Mayıs 2006’da da Tevfik Çetin’den babalık icazeti almış. Kendi evinde muhabbetlerini yapıyormuş.
Bir Bektaşi köyü olan Lüleburgaz’a bağlı Umurca’da on on iki hane asimile olmuş (Sünnileşmiş). Köy 140 hane diyen Birgün Baba benim 40 hane muhibim var, diyor. Köyün çoğu Burgaz’a (Lüleburgaz) geldi. Ama onlar da bana bağlı, muhabbet olunca bana gelirler, ben de köyde iki dönem muhtarlık yaptım, şimdi muhtar Salih Birgün’dür, kendisi çiftlik sahibidir, diyor. Köy hayvancılık ve tarımla geçimini sürdürüyormuş.
Mehmet Can Soydan ise Lüleburgaz’da Dosteli Yardımlaşma Derneği’ni kurduklarını Ersoy Kıraathanesi’nde faaliyetlerini sürdürdüklerini, eşinin avukat olduğunu söylüyor.
Burdan aldığımız bilgiler; Lüleburgaz’a bağlı Ahmetler Kasabası beş bin nüfuslu bir beldeymiş, 40 hane Bektaşi varmış. Karışık (Alevi/Sünni) olan Evrensekiz Köyü’nden evli olan İstanbul’da ikamet eden Mehmet Kopçalı Baba’nın köyde ev yaptığını, orada cemler yürüttüğünü, yazları köye geldiğini öğreniyoruz.
Bu arada bizim buraya geldiğimizi duyan, beni yazılarımdan tanıyan; Gazeteci- Araştırmacı Yazar Hüseyin Kenan Gören yanımıza geliyor. Hayli sohbet ediyoruz. Kendisi bazı siyasi olayları araştırırken, yöre inancıyla da ilgilendiğini söylüyor. Çeşitli kitapları da olan Lüleburgaz Turgutbey Köyü’nden Hüseyin Kenan Gören vahim bir gerçeği de bizlerle paylaşıyor: 26 Mart 1952’de Köy Enstitüleri’nin önünü kesmek için 12 öğretmenin bir gece yarısı evlerinden alınıp tam iki yıl sorgusuz sualsiz içerde yatırıldığını ifade eden Gören’in de çabalarıyla bu konuyla iki kitap da yayınlanmış. Feyzullah Aktan, Domuz Dolabı, Serencam Yayınları. Hamdi İlker Suçumuz Köy Enstitülü Olmak, E Yayınları.
Bu arada telefon görüşmeleri devam ediyor. Elimdeki listedeki en son kişiye varıncaya kadar herkese ulaşacağım. Bu bizim ilkemiz, diyorum. Tekirdağ Şarköy Eriklice Köyü’nden kayıtlarımızda görülen Zülfikar Akgün’ü beş altı kez aramama rağmen bulamıyorum. En son şansımı deniyorum, kendisi Aşık olan Akgün’ün kızı telefonu açıyor. Aşığın Hakk’a yürüdüğünü öğreniyorum. Bu telefon rahmetli kayınbabamın hatırasını yaşatmak için zaman zaman geldiğimiz evin telefonuydu, diyen damadı Hakan Güler’le konuşuyorum. Köyün Alevi Bektaşi köyü olmadığını öğreniyorum.
26 Mayıs Cumartesi
Edirne
Sabah Lütfi Arga’yla bir sonraki gün buluşmak dileğiyle ayrılıyoruz. Bugün ise Edirne’yi yeniden keşfediyoruz. Bir tanıdıklarını hastanede ziyaret için Edirne’ye gelen can dostlarım ve İstanbul’da artık benim bir ailem olan Cemal-Çeşminaz Aydoğan çiftiyle, Mustafa-Fatma Çetin çifti hep birlikte geç vakte kadar Edirne’yi bir güzel geziyoruz. Bu arada yine de boş durmuyorum. Halen aranmamış ulaşılmamış bazı isimleri ulaşıyorum. En son ise Kırklareli’den Yrd. Doç. Dr. Kaplan Uğurlu’ya ulaşıyorum. O da mutlaka toplantıya katılacağını söylüyor. Edirne erenler yurdu. Her yerde bir ziyaret ve türbe var. Osmanlı’dan kalan camiileriyle, köprüleriyle, hanlarıyla, hamamlarıyla tam bir tarih kenti Edirne. Bir de Aleviler-Bektaşiler kimliklerini gizlemeseler, gizlemek zorunda kalmasalar, yeni cemevine tam destek verseler ne güzel olur. Mustafa Çetin büyük çabalar içinde. Çalmadığı kapı kalmıyor. İnsanlar neden kimliklerini, inançlarını gizlemek zorunda bırakılır bu güzelim ülkede. Bu güzeller güzeli Edirne dünyaya açılan kapımız değil mi? Bu nasıl bir iştir, Hakk aşkına? Bu nasıl bir korkudur, korkutulmadır? Bütün bunların sonunun gelmesi gerekir, elbet. Mustafa Dede Rıza Çelik Dede’ye ulaşıyor. Abisi cemler de yürüten Rıza Dede’yle birlikte bir otobüslük kafile yarin sabah erkenden Çorlu’daki muhteşem buluşma için Migros’un önünde buluşmak için sözleşiyoruz.
ÇORLU’DA MUHTEŞEM GÜN
Sadece Çorlu’ya değil tüm Trakya’ya ve Balkanlar’a hizmet vermesi için kapıları önceki yıllarda halka açılan CEM Vakfı Çorlu Cemevi’nde geçtiğimiz Pazar günü üç büyük etkinlik aynı günde yapıldı.
1.) Pazar günü “Birinci Trakya ve Balkanlar İnanç Önderleri Toplantısı” Çorlu Cemevi’nin aynı zamanda uzun süre cem salonu olarak da halka hizmet veren salonunda yapıldı. Toplantıya yüze yakın inanç önderi yanında Bektaşi Babalarının eşleri olan anasultanlar da katıldı. Tüm Trakya’dan, Bulgaristan ve Yunanistan’ın farklı yörelerinden dede ve babaların katıldığı toplantıya Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Yüce Başkanlık yaptı.
Dört saat süren toplantıda bir konuşma yapan CEM Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, artık dede ve baba denilen ve Alevi İslam inancının yaşatıcıları olan önderlerin sık sık bir araya gelip sorunlarını konuşacakları, sohbet edecekleri, bilgi alış-verişinde bulunacakları, bu sohbetlerden yararlanacak gençlerin yetişecekleri ortamların oluşmaya başlandığını; bunu ilk baştan plandadıklarını Çorlu’daki toplanının bunun önemli bir aşaması ve göstergesi olduğunu söyleyerek, Bektaşilik, Mevlevilik, Nusayrilik veya bunların farklı süreklerinin, yorumlarının çok ön plana çıkarılmasının bir manası olmadığını, önemli olanın Aleviliğin tasavvuf yorumunun özünde buluşmak ve bunu yaşamak ve yaşatmak gerektiğini söyledi.
Toplatıda söz alan inanç önderi dede ve babalar da aynı şekilde yapay ayrımların bir anlamı olmadığını Ehlibeyt Yolu’nda buluşmanın temel seçenek olması gerektiği üzerinde durdular.
Bu toplantıyla bir ilkte yaşanmış oldu. Trakya bölgesinde farklı Bektaşi Kollarına (Süreklerine) mensup babaların yanında Alevi inanç önderi olan Alevi dedeleri de toplantıya katıldılar ve bölgesel olarak ilk kez bir buluşma gerçekleşmiş oldu.
Birinci Balkanlar ve Trakya İnanç Önderleri Toplantısı’na Yunanistan’dan bir otobüslük kafileyle babalar yanında anabacılar da gelerek Çorlu’nun bu anlamlı gününde yer aldılar. Bulgaristan’ın Kırcaali-Haskova/ Dulovo/ Alvanlar yani farklı yörelerinden halife baba düzeyinde ve başkanlar boyutunda da katılımlar oldu. Böylece geleceğe dönük bir büyük adım atılmış oldu.
2.) 650 metre karelik yani yaklaşık 1200 kişi kapasiteli, Türkiye’ye örnek olan çok ferah, güzel, Hakk Muhammed Ali nidalarının gök kubbeye ulaştığı örnek cem salonunun açılışı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz, CHP Milletvekili Candan Yüceer’in de bulunduğu bir kalabalık heyetle yapıldı.
3.) Cem Salonu açılışından sonra ise hem bir şenlik-piknik görünümde olan etkinlik için binlerce insanın bir araya gelmesinden dolayı kurulan platformdan halka seslenişler oldu.
Beş binin üzerinde katılımcıya hitap eden Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı, CEM Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan Alevi yurttaşların anayasadan ve yasalardan kaynaklanan haklarının verilmediğini, yeni anayasa hazırlanırken Alevilerin isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, kendilerinin anayasayla ilgili görüşlerini Meclis Başkanına ilettiklerini söyledi. Prof. Dr. İzzettin Doğan, devlet kurumlarında ayrımcılığın sürdüğünü TRT’de Alevilere yer verilmediğini, muharrem ayında Alevilerin inançlarının gereği bilgilerin TRT’den aktarılmadığını, ders kitaplarında Alevi İslam’ın özgün bir şekilde anlatılması için mücade verdiklerini, Genel Bütçeden Alevilere kaynak ayrılması yönündeki isteklerinden sonuç alamayınca olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdıklarını söyledi.
CEM Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan konuşmasında sunları kaydetti: ”Yeni anayasada 30 milyon insanın hukuki sorunlarına yer verilmezse Türkiye yeni bir kaosa sürüklenir. Hazırlanan yeni anayasada, mutlaka Alevilerin de yabancılık çekmeyeceği şekilde çalışmalar olmalı. Bunlar yapılmazsa Türkiye, daha kolay parçalanabilir bir duruma gelir. Bu Cem Vakfı’nın, başka bir vakfın ya da başka bir düşüncenin fikri değildir. Biz, siyaset üstü bir mesele, bir partinin sorunu gibi değil, Türkiye’nin bütünlüğünü, Türkiye’nin birliğini, Türkiye’de insanların dostça, sevgiyle, inançları, ırkları, renkleri ne olursa olsun
dayanışma içinde olmalarını sağlayacak bir anayasanın düzenlenmesini istiyoruz.”
Yerel sanatçıların, bu arada Volkan Yılmazer’in, CHP İstanbul Milletvekili ve Türk Halk Müziği sanatçısı Sabahat Akkiraz’ın nefesler, türküler söylediği etkinlikte, Çorlu Cem Vakfı Onursal Başkanı Mürvet Çelik’e plaket verildi.
Yapılan etkinliğe CHP Amaysa Milletvekili Ramiz Topal, CHP Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün, CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, CEM Vakfı Başkan Yardımcısı Atilla Balaban, CEM Vakfı Genel Müdürü Hıdır Akbayır, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Toplantıya Katılanlar
CEM Vakfı Genel Merkezi
CEM Vakfı Genel Başkanı: Prof. Dr. İzzettin Doğan
CEM Vakfı Başkan Yardımcısı: Atilla Balaban
CEM Vakfı Genel Müdürü: Hıdır Akbayır
Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı: Ali Yüce
Alevi İslam Din Hizmetleri Genel Sekreteri: Süleyman Metin
Alevi İslam Din Hizmetleri Başkan Yardımcısı: Ali Kaplan
CEM Vakfı Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı Başkan Yardımcısı: Metiner Orhan
Alevi İslam Din Hizmetleri Başkan Yardımcısı: Mahrem Tezol
Cem Vakfı Bakırköy Cem Kültür Evi Sorumlu Dedesi (Babası): Muharrem Topaloğlu
Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı Eski Başkan Yardımcısı: Hakkı Saygı Baba (Araştırmacı/Yazar)
Naki Evsen Dede
Lütfi Aykurt Baba
Trakya Yöresi (Tespit Edilenler)
Ali İhsan Metin Baba
Mustafa Çetin Baba
Hasan Manaf (Zakir Postu -Görevlisi İbrahim Manaf Baba’nın oğlu)
Mehmet Şilli Baba
Mehmet Tiryaki Baba
Hüseyin Asar Baba
Ahmet Kasapoğlu Baba
Ali Gökvelioğlu Dede
Fevzi Pınar Baba
Gamber Uğurlu Dede
Ali Ergüner Dede
Hasan Şahin Dede
Hüseyin Marangoz Baba
Kemal Şahin Dede
Memet Şahin Dede
Orhan Bulut Derviş
Cihan Doğan Dede
Salih Şahin Dede
Veli Horasanlı Baba
Cemal Açık Dede
Mehmet Açık Dede
İsmail İyidoğan Dede
İbrahim Bayar Dede
Halil Ölmeztürk (Rehber)
Selman Şahin Dede (Çorlu-Kul Himmet)
Hüseyin Şahin (Çorlu- Kul Himmet)
Sadi Şahin (Çorlu-Kul Himmet)
Haydar Şahin (Çorlu-Kul Himmet)
Lütfi Arga (CEM Vakfı Babaeski yöresi temsilcisi)
Nezir Korkmaz (Babaeski- Doktor)
Yurtdışı
Mustafa Ali Mustafa: Güney Bulgaristan Cem Vakfı Başkanı (Kırcaali-Haskova Bölgesi) (Bulgaristan)
Hayrullah Baba Güney Bulgaristan Cem Vakfı Görevli Dedesi (Babası) (Bulgaristan)
Hasan Sefer: Akkadınlar 2002 CEM Vakfı Başkanı (Bulgaristan) – İsmigül Hanım
Mustafa Mantır (Razgrat Mesim Mahallesi)
Ahmet Karahüseyin: Seyyid Ali Sultan Koruma Heyeti Başkanı (Yunanistan)
YENİDEN TRAKYA’DA
2 Haziran 2012, Tekirdağ
Bir hafta sonra yine Trakya’dayım. Trakya, Rumeli sevdası yüreğime işlemiş, durur muyum ben? Bu sefer Trakya’daki, Çorlu’daki Anadolu’ya bir kısa yolculuk yapacağım, mütevazi olananaklarımla. Cuma günü Tekirdağ’a gidip Mehmet Şilli Baba’yla dertleşip onda kaldıktan sonra, beni sabah şimdi görev yaptığı Çorlu’ya getirip bırakıyor. Güzelim Çorlu’nun merkezi tertemiz, ışıl ışıl, parklar bir harika. Beni gelip alacak Cemal Açık Dede’yi beklerken bir anayla konuşuyorum. Bu dünyaya isyan ediyorum. Daha doğrusu Yaradana yine bir sitem yolluyorum. Yahu senin işin gücün yok mu? Bir tek günüm gamsız geçsin, hep benimle uğraşıyorsun? Bırak yakamı da rahat bir günüm geçsin? Nedir senin benimle alıp-veremediğin? Yeter be yahu? Kadıncağızın bir kızı İstanbul’da, bir oğlu Çorlu’da. Çorlu’daki oğlu onun yüzüne bakmıyormuş bile. Gelini istemiyormuş. Kızının kocası yeni ölmüş. Geliniyle duruyormuş. Ben Sinop mahallesinde yalnız yaşıyorum, kimsem yok, eski komşularım da göçüp gittiler, teke tek kaldım. Şimdi bir hanım beni belediye götürdü, yardım bağlamaya, inanmıyorlar senin çocukların var sana onlar bakar, diyorlar. Bakmıyorlar ah evladım, bakmıyorlar, bir çocuk anaya bakmaz mı? Ben onları ne zahmetlerle büyüttüm, deyip ağlayan bu doksanlık anayı görde gel ağlama, dertlenme. Bu nasıl iştir anacığım, önce Peygamber sonra ana gelir, diyorum. Ben anamın ayağının bastığı yeri öperim, sırtımda taşırım... anam benim sığınağım.... Zalim felek, zalim dünya... Güzelim Çorlu’da asabım bozuluyor... Kadıncağız, ağır ağır giderken türlü düşünceler içindeyken Cemal Dede gelip beni alıp eve götürüyor... Mehmet Dede ve Çise Ana’yla çocuklarla tanış olduktan sonra, söyleşi için Yenice’ye yollanıyoruz....
Hasan Şahin (Serince 1954- İlkokul)
Çorlu’ya bağlı Yenice Beldesi’ndeki evinde bizleri kabul eden Hasan Şahin Dede, geçim zorluklarının insanları bir taraflara savurduğunu söylüyor. Bizim pirimiz Pir Sultan’dır. Bizler de Hatai’lerin dedeleriyiz, diyen Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedesi Hasan Şahin Zayıf Yusuf’un Hacı Bektaş devrinde yaşamış bir eren olduğunu, Almus’ta halifeliğini yürüttüğünü, bir yol oğlu yol ulusu olduğun kendilerinde Hacı Bektaş onaylı bir belgelerinin olduğunu belirtiyor. Hasan Şahin’e göre Kul Himmet Ocağı Dedeleri Hatai Ocağı Dedelerine, Hatai Ocağı Dedeleri, Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedelerine, Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedeleri de Pir Sultan Ocağı Dedelerine bağlıdır. Bu bağlılık görgülerde kendisini gösterir. Bu sıralamaya göre her ocağın dedesi kendinin bağlı olduğu ocağın dedesine gelir görülür. Bu görgüler tamamlandıktan sonra o dede de kendi taliplerini görür. Bu ocakların Pir Ocağı yada pir makamı Hacı Bektaş’tır. Hacı Bektaş Çelebileri kendilerin ziyaret ederler, kendileri de çelebileri ziyaret ederler, dergaha kurban keserler ama hizmet yürütürlerken, cem yaparlarken, her sene bazı ocaklarda olduğu gibi Çelebilerden herhangi bir icazet (hüccet) gibi bir belge almazlar. Bu dört ocağın tüm cemleri aynıdır. Hiçbir farklılık yoktur. Bu ocaktaki tüm dedeler ve tüm canlar diğerlerinin cemlerine girebilirler. Bu ocağa mensup canlarda müsahiplik vardır. Şimdilerde ise geçim her insanı bir yana savurmuştur. Dedeler dahi kendi görevlerini tam yerine getirememektedirler.
Yenice’nin bir tatil beldesi olduğunu söyleyen Hasan Şahin Dede kendisini geçim koşulları nedeniyle emekli olsa da çalışmak zorunda kaldığını, toplantıların yapılmasının çok önemli olduğunu, bizlerin söylediği gibi dede ve babaların tanışmasının fikirlerini birbirlerine söylemelerinin çok önemli oluduğunu söylüyor.
Hümmet Şahin (Serince-80)
Tokat Almus, Serince doğumlu dede Zayıf Yusuf Halife Ocağı’nın en yaşlı ve bilgili dedesi pozisyonunda. Dedesinin 1933’de Hakk’a yürüyen Hasan (Topal), babasının 1956’de Hakk’a yürüyen Memet Şahin Dedeler olduğunu söylüyor. Dede tipik geleneği yaşatan Anadolu Alevi dedesi. Dede geleneğe ait bilgileri bana anlatırken sanki geçmisin cemlerini aynen yaşıyor. Birlikte oturduğu oğlu Memet Şahin onun bilgilerini tamamlıyor.
Memet Şahin (1960 İlkokul)
En büyük arzusunun okumak olduğunu anladığım yola ölgün, bilgili dedemin hayattaki en büyük mutluluğu üç evladını da okutması. O büyük muştular içinde. Daha iki saat önce yemek yememize rağmen ana, bizi salmıyor. Olur mu, öyle diyor, kapının önüne dikiliyor, dedenin evine gelip de yemek yemeden gidilir mi?, diyor.
Tekirdağ Çınarlı’da aynı ocaktan Salih Şahin Dede’nin varlığını öğreniyoruz.
Tekirdağ’da Hatai Ocağı’ndan Selahattin Koç Dede’nin varlığını öğreniyoruz.
3 Haziran 2012 Tekirdağ
Mehmet Açık (1948-İlkokul)
Tokat, Almus, Gevrek
Dört kardeş olduklarını kendisiyle yaptığım söyleşide söyleyen dede 1984 yılından beri dedelik yaptığını ifade ediyor. Dedesi Hüseyin oğlu Bektaş’ın (Bekir olarak kayıtlara geçmiş) Çanakkale’de şehit düşdüğünü, Babası Cuma Dede’nin Anası Sultan Ana’nın, Hasan Efendi’nin (Dede’nin) kendi üzerindeki etkilerinden bahsediyor.
Köylerinde Dedelik “Hissesi”nin yani dedelik yapmaya yetkili olan beş ailede olduğunu söyleyen Mehmet Açık Dedelik yapmaya yetkisi olan kendilerinden başka diğer dört aileyi şöyle sıralıyor: Salih Çavuşlar. Onların torunları köyde ve İstanbul’da dedelik yapıyorlar.
Kabak Mustafa. Torunları köyde ve İstanbul’da dedelik yapıyor. Almusta Muharrem Şahin’in Dedelik yaptığını onun amcası Salih Şahin’in bilgili cem yapan bir dede olduğunu söylüyor. Halil Koç Ağa’lar. Torunu. Halil Koç, Bilgili bir dede, köyde cem yürütüyor.
Kara Salih: Torunları. Pek bilmiyorlar. Dedeliğe diğer soydan dedeleri yanlarına alarak çıkıyorlar.
Bir de yine Dedelik Yapan Ali Dede’den gelme Üç Kol varmış.
Rıza Dede’den gelen: Kemal Şahin Dede
Hasan Dede’den gelen: Duran Şahin Dede
Ali Şahin Dede gelen: Durmuş Şahin Dede’nin oğulları: Salih Şahin (Köyde cem yürütüyor- Varsıllıların Dedesi, önemliymiş). Bir de Rıza Şahin varmış o Hakk’a yürümüş.
Dedenin ifadesine göre kendi köyünden 167 Hane Çorlu’da insan yaşıyormuş.
Cemal Açık (Ortaokul)
Tokat Almus Gevrek. Kapımız sana her açık diyen Cemal Açık gerçekten yola gönül vermiş, bir yol eri. Emektar bir insan. Çorlu Cemevi için koşturan bir insan. Önümüzde büyüğümüz (babamız) var. Biz onu dinleriz. Şimdilik dedeliği o yapıyor. Bizim törede bu böyledir. Büyükler öndeyken bizler onu bekleriz. Biz yolumz için her şeyi yaparız, diyen dedemizi daha önceki toplantılarda da koştururken görüyordum. Son iki günde de benimle birlikteydi. Bir yol sevdalısı olan Dede, sevgi, saygı dolu bir insan.
Şarköy’de Tokat, Zile, Artovalilar varmış. Yeniçiftlik’te bir cemevi başlatıldığını ondan öğreniyorum. Birçok dedeyi tanıyan Cemal Açık her konuda bizlere yardımcı olmak için canla başla çaba gösteren; yol eri, demokrat, devrimci, çevre dostu, emekçi, çocuklarının sevgili babası.
Pir Sultan Abdal Sunumu, 3 Haziran Pazar
Çorlu Belediyesi'nin de katkılarıyla Cem Vakfı Çorlu Şubesi tarafından Çorlu Belediyesi Memduh Şevket Esendal Sahnesi'nde Pir Sultan Abdal Sunumu yapıldı. Değerli Araştırmacı Yazar (Bektaşi Babası) Dursun Gümüşoğlu'nun Volkan Yılmazer’in, Emre Gümüşoğlu ve Korosu, Şems-ü Kamer nefesleri ve Sinevizyon eşliğinde gerçekleştirdiği yol önderimiz, büyük ozan Pir Sultal Abdal’la ilgili muhteşem sunumda salonu dolduran yüzlerce can tek yürek halinde sevgi, saygı ve muhabbet bağında, duygu yoğunluğunda buluştu. Emeği geçenlere, başta Çorlu Şube Başkanı Muzaffer Bildal olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz. ; Volkan Yılmazer, Emre Gümüşoğlu ve Gurubu, Şems-ü Kamer nefesleri ve Sinevizyon eşliğinde gerçekleştirdiği yol önderimiz, büyük ozan Pir Sultan Abdal'la ilgili muhteşem sunumunda salonu dolduran yüzlerce can tek yürek halinde sevgi, saygı ve muhabbet bağında, duygu yoğunluğunda buluştu. Emeği geçenlere, başta başkan Muzaffer Birdal olmak üzere herkese şükranlarımızla...
Not: Bu gezi esnasında elde edilen tüm adres bilgileri on altı yıldır olduğu gibi CEM Vakfı Bilgi Bankası’na iletilmek üzere Vakfa verilmiştir.