MEHRDAD FARAHMAND

MEHRDAD FARAHMAND

İranlı Gazeteci

 ‘EHLİ HAK’LAR ÜZERİNE...

Ayhan Aydın

Ülkemizi ziyaret eden İranlı Gazeteci Mehrdad Farahmand yaptığım söyleşide özellikle İran’daki bir Alevi topluluğu olan Ehli Haklar’la ilgili kendisinin sahip olduğu bilgileri derledim. Oldukça güzel bir günde değerli bir konuğu ağırlamaktan mutluyuz. Bir tesadüf oldu diyebiliriz, İranlı bir gazeteci ile birlikteyiz. Bu değerli kardeşimizle İran’daki Türkler ve oradaki birtakım inanç kümeleri üzerinde sohbet edeceğiz, kendisinden bilgi alacağız. Anlayabildiğim kadarıyla Londra üzerinden geçerken Ruhşen Çakır’ın da yardımıyla bize  uğradı ve bu da bizim için sürpriz oldu.

 

Hoş geldiniz. Çok sağ olun. Ben de Cem Vakfı’nda olduğum ve aziz dostum Ayhan Bey ile tanıştığım için çok mutluyum.

 

İsminizin tam telaffuzu ve anlamı nedir? Mehrdad. Eski, İran’lı ismidir, gün verdi, güneş verdi anlamlarına geliyor.

 

Farahmand ne demek? O da eski bir İranlı isimdir. İngilizce anlamı karizmatik demek.

 

İran çok büyük medeniyet yaratmış ve toprakları üzerinde çok köklü bir kültür meydana getirmiş bir ülke. İran dediğimiz zaman, sadece coğrafi olarak Ortadoğu’da, Önasya’da yer alan bir ülke değil, Önasya’nın kültür damarlarından birisi, büyük bir din ve uygarlık merkezi. Biz bunu böyle biliyoruz tarihten. Siz de Tahran’da görev yapan bir gazetecisiniz. Orada her hangi resmi bir yayın organında mı, yoksa normal bir basın kuruluşunda mı çalışıyorsunuz? ‘Hemşehri’ gazetesi İran’ın en büyük gazetesidir. Ben de orada dış ilişkiler editörüyüm.

 

Sizi biraz tanıyalım. İran’ın hangi bölgesindensiniz, nasıl bir eğitim aldınız, bugüne kadar neler yaptınız? İran’ın Hamedan şehrinde doğdum. Şimdi 29 yaşımdayım ama 11 yıldır Tahran’da çalışıyorum. Anam Fars, atam Türk’tür. Ana dilim Farsça ama ata dilim Türkçe’dir. Türkçe dilini çok seviyorum.

 

İran’da yaşamakla beraber, anne tarafı Fars olmakla beraber Türkçe’yi gayet güzel konuşuyorsunuz, düşüncelerinizi aktarabilecek kadar, bize bilgi verebilecek kadar güzel konuşuyorsunuz. Ben sizin Türkçe’yi çok az biliyorum ama kendi Türkçe’mizi konuşabiliyorum.

 

Türkiye’de yaşamış bir insan değilsiniz. İran’da doğup büyüyen bir insansınız ve anlaşabiliyoruz. Dil dünyanın en zengin hazinesidir. Türkçe’yi konuşabildiğinize göre Türk varlığını siz kendiniz kabulleniyorsunuz. Aynı zamanda siz bir göstergesiniz, İran’daki Türk varlığının bir simgesisiniz şu anda benim karşımda dururken, benimle Türkçe konuşurken, hem de hiç zorlanmadan. Sizin ailede Türkçe konuşmaya önem veriliyor, bu anlaşılıyor.

Ne tip bir eğitim gördünüz İran’da? Ben İran’da Üniversitesitede Fizik ve Hukuk okudum.

 

İslâm’la ilgili dini bir eğitim var zaten değil mi İran’da? 2 yıl da İslâm talebesiydim yani din öğrencisiydim.

 

Orada neler okuturlar, neler anlatırlar? Ben Arap dili ve edebiyatı okudum, mantık ve diyalektik okudum. Çünkü İslâm öğrencisi gerek 3 veya 4 yıl Arapça dili ve edebiyatı okumalı, sonra şeriat adabını okumalı ama ben sadece Arapça dili ve edebiyatını okudum.

 

Arapça konuşabiliyor musunuz? Arapça biliyor ve konuşuyorum.

 

Hukuk dalında İran’da nasıl bir eğitim var, sadece İslam Hukuku mu var? Nasıl bir okul İran’da hukuk okulu? İran’ın hukukunun esası İslâm’dır. İran’ın hukuku medeni hukuka, yani Fransa hukukuna daha çok yakındır ama esas İran’ın hukuku ceza hukuku, İslâm fethinin esasında bir hukuk.

 

Nasıl oldu da gazeteciliğe yöneldiniz bunlardan sonra? Ben tesadüfen gazeteci oldum, aslında televizyon istiyordum. Ben televizyonun Musevi bölümünde çalışıyordum, bir arkadaş beni çağırdı gazeteye: “gelin ve burada çalışın” dedi. Ben İngilizce, Arapça, Fransızca biliyorum o yüzden ben dış ilişkiler bölümüne gittim, başladım. 5 yıldır dış ilişkiler bölümü editörüyüm.

 

Hemşehri gazetesinin dış ilişkiler editörüsünüz. Dil bilmenizden, belli eğitimler almanızdan ve herhalde yeteneklerinizden dolayı oldukça önemli bir görevdesiniz. Dil öğrenmeyi kişisel ilginizden dolayı mı başlayıp bunu başardınız yoksa İran’da yabancı dil öğrenmek çok da zor değil mi, herkes öğrenebilir mi? Ben kursa gitmedim, o zamanlar İslâm dini öğrencisiydim. Amerika, Hindistan, Pakistanlı arkadaşlarım vardı, ben onlardan İngilizce öğrendim, Arapça’yı da okulda öğrendim.

 

Dil öğrenmede zorlandınız mı? Zorlandım. Bir İranlı için İngilizce kolay değil, çünkü Farsça’dan çok uzaktır. Bence Türk halkının İngilizce öğrenmesi rahattır. Çünkü sizin alfabeniz aynı ama bizimki Arapça alfabesidir.

 

İran’da yoğun bir Türk nüfusu var, Türklerin Anadolu’ya göçleri esnasında oralarda kalan Türkler var, 1500’lü yıllarda Şah İsmail Hatayi döneminde Anadolu’dan oraya gidip yerleşen Türk oymakları var. İran’da Fars iktidarı var ama İran’ın Türk politikası ya da kendi ülkesi içindeki Türk, Kürt ve farklı uluslara karşı uyguladığı politika nasıl? İran’da muhtelif lehçeler var, muhtelif diller, etnik gruplar vardır. İran’ın ¼’i Türk’tür. İran’ın 65 milyon nüfusu varsa 16 milyonu Türk’tür. Türkler ve Azeriler daha çoktur. Mesela; Zencan, Hemedan, Horasan, İran’ın Fars bölgesinde de Türkler vardır ama Azeri değillerdir. Benim özüm Türk ama Azeri değilim. İran’ın bakanları, lideri Türk’tür. İran’da Türkçe radyolar, televizyonlar, dergiler, gazeteler vardır. İran’ın resmi dili Farsça ama Türklerin halk dili Türkçe’dir ve Türkler İran’ın batısında ve kuzey batısındadır.

 

Her tarafta resmi dil Farsça fakat diğer dillere karşı bir yasak yok herhalde İran’da. Yani gazeteler, televizyonlar var, farklı dillerde yayın yapan. Türkçe konuşmaya bir yasak yok. Ama yine de belli bir engel var mı? Yani İran hukuku diyor mu ki: “şurayı, şu sınırı geçmeyeceksin, Türkçe konuşacaksın ama bağımsız hareket etmeyeceksin” vb. böyle sınırlamalar da var mı?

Başarılı Türkçe konuştuğunda ya da yazdığında bunlar serbest. Mesela Türkiye’de PKK var. Bunlar ayrı bir devlet kurmak istiyorlar ama bu İran’da yasaktır. İran’ın Türkleri istiyorlar ki İran bir memleket olsun, diller, kültür memlekette yaşasın.

 

Bir gazeteci, araştırmacının İran’da Türklerin bölgelerine sokulmadığı söyleniyor. Mesela ben İran’a gitmek istesem - ki çok istiyorum - Hamedan şehrinde Türklerle söyleşi yapmak istesem buna yasak var mı? İran’a gidersen her şehri gezebilirsin.

 

Özel bir kurumdan, devletten izin almak gerekiyor mu? Hayır.

 

Ben şu anda istediğim bölgeye gidebilir miyim İran’da? Her yeri gezebilirsin.

 

Türkçe konuşmak serbest mi? Ben idarede arkadaşımla Türkçe konuşuyorum.

 

Ama yazışmalar Farsça, ana dil Farsça. Öyle mi? Evet.

 

Latin alfabesi zaten yok. Yok. Benim arkadaşım var Türkiye’de Türk edebiyatı okuyor.

 

İran’ın devlet yönetme şekli, kendi inançsal sistemi Şiiliğin etkisi altında oluyor ve devletin politikası da buna göre belirleniyor. Birçok Batılı ülke şunu biliyor; İran kendi rejimini yakınındaki bütün devletlere empoze edip oraları da Şiileştirmek ve Caferileştirmek istiyor. İran’ın böyle bir resmi politikası olduğu söyleniyor. Türkiye’de demokrat, ilerici ve laik denen, batılı düşünce grupları içinde yer alan kesim de İran’ın hep kendilerine tehdit unsuru olduğunu yani sahip oldukları Batılı değerleri yok etmek isteyen, Türkiye’deki laik düzeni yok etmek isteyen bir sistem olduğunu düşünüyorlar. Bu ne kadar doğru? Bence bu doğru değil. İran’ın politikasının esası İslâm üzerinedir ama hiç istemez ki bu ülkeleri Şiileştirsin. İran’ın yakın olduğu ülkeler var ama İran hiçbirini Şiileştirmedi. Bence bu görüş yanlış.

 

İran’ın kendi devlet politikasında ayırt edici yönü nedir sence? Sen dış ilişkiler uzmanı olarak, İran’ın devlet politikasını diğer ülkelerle karşılaştırdığın zaman İran’ı nerede görüyorsun. Yani Batı var, Asya var... Bunlar karşısında İran nerede, onun devlet politikası nedir? İran istiyor ki İslam ve demokrasi bir yerde birleşsin. Politika esası; hem İslam üzerinde olsun, hem de demokrasi. İran’ın dış işlerine bakan merkezine gitsen kapısının üzerinde şu yazıyı görüyorsun; “Doğuya hayır, Batı’ya hayır, İslâm cumhuriyetine evet.” İran her ülke ile dostluğu olsun istiyor. İran da sanıyor ki Türkiye Amerika’nın dostu ama Amerika İran’a düşmandır.

 

Siz bir gazeteci olarak tabiiki tarihi araştırdınız incelediniz. İran kendi tarihini okullarda tarafsız okutuyor mu? Fars kültürü var, ama tarihte Pers Devleti var, Safavi Devleti var... Büyük bir uygarlık birikimi var İran’da. İran kendi tarihini nasıl okutuyor, diğer ülkeleri nasıl anlatıyor okullarda, resmi makamlarda? İran’ın tarihi iki bölümdür. Birincisi; İslâm’dan önce, ikincisi; İslâm’dan sonra. Aryalar Pamir Dağları’ndan İran’a göçtüler ve onların göçmeleri Talifler’den dolayı. Aynı zamanda Pamir Dağları’nda Talifler var ki onların dili Farsça’dır. Pamir Dağları’nda göçmeyen yani orada kalanlar Türkistan ülkesinde yaşadılar. Arya Kabilesi İran’a geldi ve bunların bir şubesi İran’a geldi diğer şubesi de Avrupa’ya gitti. İkinci savaşta çeşitli ayrı ülkelere hamle etti İran’ın Şahı Rıza Şah. Bu yakınlığına göre istiyormuş ki Hitler de İranlıların Arya hesap edildi ve İranlılara yakın olmak istiyordu. İran’da 3 şube aldı biri Malt, Pars ve Part. Maltlar İran’ın batısına sakındılar; Parslar İran’ın ortasında ve Partlar İran’ın kuzeyinde. Bugünkü Hamedan şehri evvel İran’ın başkenti idi. Daha sonra Kuruş İran’ı birleştirdi ve bu üç şubeyi bir ülkede yığdı. İskender İran’a emretti ama İskender’in oğlu İran’da kaldı. Eşgani hükümetinden sonra Sasani hükümeti ve Müslüman ileri gelenleri Sasani hükümetini aradan apardılar. İran tarihinin ikinci bölümü İslâm’dan sonra başlıyor. Anadolu İran’ın kısmeti imiş, biz biliyoruz ki 2500 İranlılar İstanbul’da savaştı. Sonra bundan bellidir ki İran ve Türkiye bir ülke imiş. İslâm’dan sonra Emevi Abbasi halifeleri Anadolu’ya geldi, bundan sonra Timurlenk burada Selçuklular hem İran’da hem de Türkiye’de hükümet eylediler ama Osmanlı hükümeti teşkil edildikten sonra İran’ın ve Türkiye’nin tarihi ayrıldı. İran ile Türkiye’nin tarihi birdi ama Osmanlı hükümeti gelince ayrıldı. İran’ın çok hükümeti Türk’tü; Gazneliler, Selçuklular, Safaviler.

 

Safavi Devleti nasıl anlatılıyor? İran’a Şialığı getiren Safaviler’di. Safaviler zamanında İran ekseriyetle Sünni idi. Şah İsmail Safavi İranlıları gücü ile Şialaştırdı ve biliyoruz ki Şah İsmail Safavi İran’ın Erdebil şehrinde evvel İran’ın Şia hükümetini teşkil etti.

 

Okullarda Safavi nasıl anlatılıyor? Safavi, Akkoyunlu ile savaştı, Karakoyunlu ile savaştı, İran’ı yine birleştirdi ve hem birleştirdi hem de Şialaştırdı, Şia hükümeti kurdu.

 

İran okullarında veya devlette Türkiye nasıl biliniyor? Türkiye İran’ın komşusudur. Türkiye ve Azerbaycan İran’a en yakın komşulardır; çünkü İran’ın, Türkiye ile Azerbaycan’la kültürel ilişkileri çoktur.

 

İran’da 16 milyon Türk var diyorsunuz, devlet bunu resmi olarak kabul ediyor mu? Devlet kendisi bunu kabul ediyor.

 

En çok hangi bölgede Türkler var? Azerbaycan Türk ve Batı Azerbaycan’ın (İran Azerbaycan’ı) yarısı Türk, yarısı Kürt; Doğu Azerbaycan’ın hepsi Türk; Erdebil bölgesinin hepsi Türk; Zencan bölgesinin hepsi Türk; Hamedan bölgesinde Türk, Kürt ve Fars var ama en çok Türk var.

 

Mesela Yezd bölgesinde Türk var mı? Orada yok.

 

İsfahan’da? Yok.

 

Daha çok nerede var? İran’ın batısında ve kuzey batısında var.

 

Ahvaz’da? Ahvaz Arap’tır. Hamedan’daki Türk şehirleri; Tebriz, Erdebil, Zencan.

 

Kürtlerin konuştukları dil ile sizin konuştuğunuz dil birbirine yakın mı? Azeriler Türkçe konuşuyorlar ve biz Azerbaycan’dan gelen Azeri arkadaşlarla konuşuyoruz ve anlaşıyoruz. Hamedan ve Zencan tarafında bir lehçe vardır ki Azeri’ye yakındır ama özel bir lehçedir. İran’ın cenubunda (güney) Fars bölgesinde bir Kaşgailer var, onlar da Türk’tür, onların da özel lehçeleri vardır ama Azeri’ye yakındır.

 

Önemli bilgiler alıyoruz, değerli gazeteci dostumuz Mehrdad’dan. On altı milyon civarında olan Türk nüfusu içerisinde Ehl-i Hak dediğimiz, Güranlar dediğimiz bir kitle var. Anadolu’daki Alevilere çok yakın bir inanç gurubu bunlar. Bizim de bilgilerimiz sınırlı bu konuda. Gazeteci dostumuz aracılığıyla bir köprü kurmak istiyoruz, İran’a ve İran’daki Ehli Haklara.

16 milyon civarında Türk var, hemen hemen birbirini anlıyor; yazı dili Farsça, konuşma dili Türkçe... Türkiye’de Aleviler, Bektaşiler, Kızılbaşlar denen İslâm içerisinde değişik bir yapı var. Biz biliyoruz ki orada da var böyle bir yapı. İran’da Türkler içerisinde Şii, Caferi, Sünniler veya başka bir grup Hak Ehli, Ehli Haklar, Güranlar ne kadardır İran’da, tahmin edebilir misiniz? İran’da Türklerin çoğunluğu Şia ve Caferi’dir. Mesela İran Türklerinde var ki, ona Ehli Hakya Güran derler. Bunun nüfus sayısı belli değil. Çünkü bu gizli bir dindir. Onların cemiyetini ve nüfusunu saymak çok çetin bir iştir.

 

Ne kadar tahmin edersiniz? Bir milyonun altı olabilir.

 

Bunlar daha çok nerelerde yaşıyorlar? Güran Kürtçe bir kelimedir, bir kabilenin adıdır. Ama bu Ehli Hakların yarısı Türk yarısı Kürt’tür. Türk Güranlar; Azerbaycan ve Zencan bölgesinde Aşağı Mahalle’de vardırlar.

 

Zencan nereye yakın? Tahran ve Tebriz’in ortasındadır. Zencan bölgesinde bir kısmet var ki ona Avşar derler, Avşarların içinde ve Hamedan etrafında da 10 köy var ki onlar da Ehli Hak’tır. Bu köyden Ehli Haklar Hamedan şehrinde bir mahalle var ki, onlar Ehli Hak’tır. Tahran’da da var, Hamedan, Tiran, Zencan, Azerbaycan’da da çokturlar.

 

16 milyon civarında olan Türk nüfusu içerisinde Ehl-i Hak dediğimiz bir grup var ve Güranlar dediğimiz bir yapı var ve bu Güranlar daha çok Tahran ile Tebriz arasında Zencan bölgesindeler öyle mi? Daha çok Azerbaycan’dadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nde bilmiyorum, Güran var yazıyor ama İran Azerbaycan’ında daha çok Güranlar olabilir.

 

Onların şehirlerini biliyor musunuz? İran Azerbaycan’ı, İran’ın neresinde oluyor? Doğu Azerbaycan ve Batı Azerbaycan. Doğu Azerbaycan’ın başkenti Tebriz’dir ve Batı Azerbaycan’ın başkenti Urumiye’dir. Zencan ayrı bölgedir, oranın halkı da Türk’tür ve Erdebil Bölgesi de Türk’tür. Urumiye’nin eski adı Rızaiye. Urumiye ki Urumiye Gölü’nden gölünün yakınında.

 

Tahran, Zencan, Tebriz ve Urumiye bu bölgelerde yoğunluk var diyoruz. Yani Ehl-i Hak dediğimiz, Güranlar dediğimiz insanlar, öyle mi? Bir yerde durmuyorlar. Ehl-i Hak ile Güran aynı şeydir. Bir yerde durmazlar yani perakendeler, daha çok köylerde duruyorlar, şehirlerde azlar ve Azerbaycan’ın köylerinde çokturlar. Ama şehirde azdır. Tebriz’de var, Urumiye’de var, Tahran’da var, Hamedan’da var ama şehirde azdır, çoğunlukla köylerde var.

Güranlar daha çok Tahran’la Tebriz arasında Zencan bölgesindeler. Daha çok tabii Azerbaycan’dalar.

Tamam. Urumiye ve Tebriz ve ayrıca Zencan. Zencan ayrı bir bölgedir ki, oranın halkı da Türk’tür ve Erdebil bölgesi de, onun halkı da bütün Türk.

 

Yani şöyle söyleyebiliyoruz, harita üzerinde de görüyoruz. Tahran var, Tebriz var, Erdebil var. Yani bu bölge Türklerin yoğun olduğu bölgelerdir diyebilir miyiz? Evet. Urumiye’nin eski adı, Rızaiye.

 

Urumiye, Tahran, Zencan... Bu bölgelerde Türkler açısından yoğunluk var diyoruz. Güranlar, Ehli Hak dediğimiz insanlar şu bölgede (harita üzerinde gösterirken) öyle mi? Yani bir yerde yürümüyorlar. Bu bölgede Ehli Haklar var, yani Güranlar. Ehli Hak ile Güran aynı şeydir.

 

Aynı şey midir? Aynı şeydir. Ama bir yerde yığılmıyorlar, bunlar daha çok köylerdedirler, şehirde azdırlar. Azerbaycan’ın köylerinde çoktur ama şehrinde azdır. Tebriz’de var, Urumiye’de var, Tahran’da var, Hemedan’da var ama şehirde azdır. Çokluk köylerde vardır.

 

Şehir merkezinde az, köylerde çok. Böyle bir envanter yapılması zaten yasak. Kendi iç işleyişinde yani kendileri birbirlerini biliyorlar mı? Hani dışarıdaki insanlara bir şey söylemiyorlar, dışarıda bilinmiyor, kimse bilmiyor, devlet bilmiyor. Birbirlerini anlıyorlar mı, tanıyorlar mı? Birbirlerini tanıyorlar. Ehli Haklar bıyıklarını kesmezler ve hepsi özünün bıyıkları var ama onlar ki devletle işleri vardır. Devlet işlerinde eğer bıyıklarını kesmezseler onların diyelim belliyorlar ki onlar Ehli Haklardır, işleri zor oluyor. Ona göre kim daha işlemesinler yani daha çalışmaları yasak onların. Ona göre onlar keserler bıyıklarını keserler yine o onlar ki köyde yaşarlar ya da işlerinden bellidirler; mesela işçidir ya ekincidir ya şofördür... bunların bıyıkları uzundur. Ama onlar ki devleti işleri vardır ve gizliler özünde dindarlık olan bıyıklarını vururlar.

 

Peki bıyıklarının dışında başka ortak semboller var mı? Giysi veya başka şeyler... Mesela; belli bir tavır, belli bir söz. Birbirlerini nasıl anlıyorlar? Türkiye’de Aleviler birbirlerini anlıyorlar orada da herhalde durum aynı. İstanbul, tamam büyük şehir, Tahran da aynı. İran’da yasak, Türkiye’de serbest şimdi Alevi, Bektaşilik. Ben onunla kıyaslıyorum benzerliklerini. Anadolu’da kırlarda, başka yerlerde, tabii yine tam iyi bakılmıyor Alevilere, kötü bakılabiliyor. Ama İran’da daha kötü bir durum var. Konuşma tarzı, bazı ritüeller, Oniki İmamlar, selamlaşmalar. Örneğin; hü, erenler, dost, can gibi bazı kelimeler de kullanılıyor vb. gizlice anlaşıyorlar. Orada da aynı durum var mı? Kelimeler, görüşmeler, işaretler var mı anlaşmalarını sağlayan?  Yok, bunlar yok.

 

Siz bu konuları araştırıyorsunuz, bu konuların içindesiniz; Güranlar, Ehli Haklar, belli bölgelerde yaşıyorlar, bu insanları diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir? Bunlar nasıl bir yaşantıya sahip, inanışa sahip? Ehli Hakları esas koyan Berzanceyi, bu Kürt. Irak Kürdistanı’nda Berzance’de, onun türbesi ve kabri İran ve Irak’ın arazisi arasındadır.

 

İsmini bir daha söyler misin? Seyit İshak Berzenceyi. Berzenceyi bir köy adıdır.

 

Nerede bu köy? Irak Kürdistanı’nda.

 

Hangi şehirde? Halepçe şehrine yakın. Ehli Haklar buna Sultan, derler.

 

Bunun kabri nerede? Bunun kabri bir köy var Şihan adında. Şihan şimdi İran ve Irak’ın ortasındadır.

 

Hangi köyde? İran’ın Pave şehrine yakın. Onu 2 km. geçince Irak’a giriyorsun.

 

Halepçe’ye yakın öyle mi? Evet.

 

Bu Sultan dedikleri Seyit İshak Berzence’nin yolunu mu takip ettiklerini söylüyorlar, Ehli Haklar. Onu kurucu olarak mı tanıyorlar? Evet. Bundan sonra Ehli Hak’lık başladı ve bu esası o koydu, önce bir Güran tayfası ona yapıştı ve onun mezhebine inandılar, sonra bu mezhep yayıldı. Irak Türkleri, Kerkük Türkleri bu mezhebe geldiler. Sonra İran’a göç ettiler, Azerbaycan’a gittiler, Hamedan’a geldiler ve şimdi de Irak Türklerinin içinde Ehli Hak var ve Irak Türklerinin Ehli Hakları’dır ki İran’a göçen ve İran Türkleri’nin içinde bu mezhebi yaydılar.

 

Halk buna mı inanıyor? İnançları budur ki Hakk Adem cisminde zuhur eder. Esas bu mezhep bir tenasühtür. Tenasüh; biri ölür daha sonra ayrı bir zamanda ve mekanda doğar, yeni bir yaşayış başlar ve bu tenasühte bir hadde yetişir Allah’a yakınlar ve bu hadde Allah onun cisminde tecelli eder. Hz. Ali böyleymiş. Yani Allah, Hz. Ali’nin cisminde tecelli etti. Çünkü Hz. Ali Allah’a en yakın kişi ama bu mezhepte böyle bir inanç var ki, Hz. Ali’den sonra Allah, Seyit İshak ve Sultanı Sav’da tecelli etti ve Sultan da Allah’ın tecellisiydi. Sultan gelince dedi ki: “Ben yeni bir mezhep getirdim size”. Yani bu Ehl-i Haklar böyle inanıyorlar ki, Müselmanlar Ehli Şeriattır ve Sufiler, dervişler Ehli Tarikat. Ama özleri Ehli Haktırlar. Herkesin anadan doğma Ehli Hak olduğuna inanılır ve geçen hayatında şeriat ve tarikat çatılır. Derler ki kim hakikate çatarsa daha namaz ve oruç istemez ve hakikate çatılır.

 

Bu konularda kitaplar ve yazılar var mı? İran’da çok kitap bulundu Ehli Haklar adına. Yazılı çok kitap var ama Ehli Hak’lar bizzat kendileri yazmıyorlar ve hameşeyin ve hapşeyin gizlidir.

 

Hameşeyin ve hapşeyin nedir? Biz yazarız hameşeyin ya da siz yazarsınız hapşeyin.

 

Hepsi anlamına mı geliyor? Evet. Ehli Hak kendi inançlarından yazmaz.

 

Kim yazıyor? Caferiler veya Sünniler yazıyor.

 

Nasıl yazıyor? Muhtelif bakışlardan yazıyorlar ama çoğu yanlıştır.

 

Dünyanın her tarafında var. Böyle az sayıda olunca, gizlilik olunca birçok şeyler söylenir. Kendileri dışındakiler onlar hakkında çok şey söylerler. Ehli Haklara en iyi davranan hangi grup? Ehli Hakları en iyi bilen, İran’da bir yazar var, adı Sıddık Sefizade. O Ehli Haklar hakkında bir kitap yazdı, onun kitabı en yakındır.

 

Kim dediniz, gazeteci mi? Gazeteci değil, İranlı bir yazar.

 

Kim dediniz? Sıddık Sefizade. Kürt ve Sünni bir yazardır.

 

Ehli Haklar dediğimiz insanlar bir milyondan aşağı diyorsunuz ve kendilerini gizliyorlar, devlet de bunlara iyi bakmıyor. Neden iyi bakmıyor bu insanlara, yani diğerlerinden nasıl ayırıyorlar bu insanları? Şialar ve Sünniler bunları kafir ve dinsiz bilirler. İran’ın kanununda üç mezhep resmiyet kazanmıştır; Hıristiyanlar, Yahudiler ve Zerdüştler. Bunlar İran’da serbestler. Bunlardan başka mezhepler serbest değildir.

 

Ne diyorlar? Kafir ve necis diyorlar.

 

İran’da hoşgörüden bahsettik ama devlet onları neden hoş görmüyor? Bu zihniyet devlette de var.

 

Devlet dinsizliği kabul etmediği için bunları da kabul etmiyor? İran’ın hükümeti İslami bir hükümettir.

 

İran’da kafirlik, dinsizlik yasak. Kanun yasak ediyor. Bu Ehli Haklar, Güranlar kafir olarak bilindiği için devlet de bunları yasak ediyor ama elbette bunlar kafir değil? Kafir değil.

 

Kafir değil ama kendilerini de tanıtamıyorlar, ispat edemiyorlar, yasak var? İran devleti bunları kabul etmez. Bunlar 700 yüzyıldan beri Müslüman imiş, bunlar mürtad.

 

Bu insanlar gizli yaşıyorlar ve kendi inançlarını da gizliyorlar ne devlet katında ne de insanlar arasında bunlar böyle. Tahran’da büyük şehirlerde daha büyük bir problem var çünkü belli. Yani adam yaşayacak bir mahallede, şehirde bunlar Güranlar deyince ona ceza var mı? Ceza yok ama devlet işinde çalışmaları yasak. Bir Güranlı devlet işinde çalışırsa gizli çalışır.

 

İran’daki Sünniler ya da Caferiler, Güranlara hakaret ediyorlar mı, kötü şeyler düşünüyorlar mı, bu yaygın mı? İran’da da halk, Güranlara ne diyor? İran halkı mutaassıp Müslümanlar. Mutaassıplar bunları kafir ve dinsiz sanırlar, bunlarla alış - veriş yapmazlar. Şialar ile Sünniler derler ki, Ehli Hak hiç yalan söylemez bu bir kelimedir İran’da. Hamedan mezhebi bir şehirdir.

 

Bir milyon civarında insan topluluğu var, ve bunların kendilerine ait kültürleri ve inançları var. Namaz ve oruç yok mu? Namaz yok ama oruç yılda üç gün var.

 

Bir yerel takvim var herhalde ona göre tutuyorlar? Yılda üç gün Nisan’ın 21’i, sonra İslami ay mesela Şaban, Ramazan, Muharrem, Zilhicce o ay. Kıştan evvel her İslami ay olsa, o ayın 12’sinde oruç başlar ve 15’inci günü bayram olur.

 

Siz Türkiye’yi fazla bilmiyorsunuz, Alevi - Bektaşileri bilmiyorsunuz, şu anda araştırıyorsunuz ama öğrenince kafanızda bir şeyler oluşacak. Biz sana sorarken buradaki durumları biliyoruz, orayı da tahmin edebiliyoruz. Çoğunluk var, azınlıkta da Güranlar, Ehli Haklar var. Nasıl davranıyorlar birbirlerine, ne diyorlar, nasıl bakıyorlar, devletle Sünnilerle ilişkileri nasıl? Türkiye’dekilerle benzerlikleri çok. Bunlar Tanrısallığı insanlıkta görebiliyorlar, yani farklı yorum, insan Tanrıya, Allah’a yakın olabiliyor yaptıklarıyla. Hz. Ali en yakın insan olduğu için çok seviliyor.

 

Bir Ehl-i Hak için Hz. Ali kimdir, neyi ifade ediyor? Hz. Muhammet’in kökeni ve Şiaların evvel imamıdır. Hz. Ali, Hz. Muhammet’ten sonra halife olsun diyorlar ama bırakmadılar. Hz. Ali çalıştı ve Allah’a en yakın kişi oldu. Herkes çalışır ve herkes bu yolda gider çalışır ve isterler ki Allah’a en yakın kişi olsun ve bu Hz. Ali’ye özel değildir her kim isterse bu Alevi yolu gereği Allah’a yakın olma yolunu başarır.

 

Caferiler’den farklı olarak algılamıyorlar mı Hz. Ali’yi? Şiilerle Ehli Haklar’ın arasındaki fark nedir? Caferiler Hz. Ali’yi imam bilirler ama Hz. Ali’nin Allah’ın tecellisi olduğuna inanmıyorlar. Diyorlar ki, bizim namaza ve oruca ihtiyacımız yoktur, buna göredir ki Şialar veya Sünniler bunu dinsiz sanırlar.

 

Bir Ehli Hak nasıl anlıyor yaşamı, nasıl bakıyor dünyaya, Tanrıyı nasıl algılıyor, dini, İslamiyet’i nasıl yaşıyor? Ehl-i Hak dediğimiz zaman sen nasıl tarif edersin o insanı? Yaşam tarzları İslam gibi, Müselmanlar gibi yaşıyorlar. Bir şey İslam’da yasaktır, Ehli Hak’ta da yasaktır ve İslam’da helal ise Ehli Hak’ta da helaldir. Ehli Haklar 11 ocaktır. Her bir ocağın başında seyit bulunur. Bir tayfa vardır adı Ateşbeyi Tayfası. Bu tayfa için şarap içmek yasak değil ve yalnız bu tayfa şarap içer. Bir tayfa var ki, onlar da domuz eti yerler ve domuzu kurbanlık ederler. İslam ile farkı budur.

 

Ehli Haklar’ın ibadeti nasıl? İbadeti cemdir. Cem, kurbanlık ve niyaz. Ehli Haklar her hafta Perşembe geceleri ceme giderler ve kim ceme giderse niyaz gibi bir şey yaparlar cemde. Çoğunluğu şeker ve tatlı şeyler yapar. Cemde dua alırlar ve bu niyazı da pay yaparlar. Kurbanlık da cemde dualanır ve pay yapılır. Bir de aylık cem var. Her ayın başında cem yapılır ama cemlere yalnız erkekler girer, kadınlar girmez.

 

Neden? Cemde oturan adam temiz ola. Eskiden beri yapılan bir gelenek olmuş.

 

Gençler geliyor mu? Küçük çocuklar alınmaz ama gençler alınır.

 

Cemin düzeni nasıl? Cemevi mi var? Cemde nasıl oturuyorlar? Daire gibidir ama ben sizin ceminizi gördüm dede ve baba için özel bir yer var, ama Ehli Haklar’ın ceminin özel yeri yok. Halkın yeri ile o yerin hiç farkı yoktur.

 

Seyit demiştiniz? Önce kim ceme girerse sağ elinde seyittir. Cem bağlandığı zaman giriş yeri yoktur ve bir halka olur.

 

Cemde kaç kişi olur? Tahran’da 14 cem yeri vardı. Kürtler, Kirmahşahlar çoktur. Hamedan’da 15 var, Tebriz’de çok var. Her cemde sayı belli değil, haftada 20 nefer, 50 nefer, 100 nefer cemde ola, ama oruçlu gecelerde herkes cemdedir.

 

Cemevleri gizli. Cemevine gelen insan hep bilinen insanlar sanırım. Zaten Ehli Haklar belli insanlar, onlar girebiliyor, başkası giremiyor. Zaten Sünniler alınmıyor ama gelecekler hep biliniyor mu, tanınıyor mu? Yeni bir Ehli Hak gelse oraya, o tanınmadan, alınıyor mu oraya? Başka yerden gelen oldu mu ona sorular sorulur ki belli olsun Ehli Hak olduğu.

 

Seyitlerin özellikleri nedir, cemi onlar mı yapıyor? Her cemde bir seyyidin olması şart, çünkü seyit olmazsa cem olmaz.

 

Ne yapıyor seyit? Dua veriyor.

 

Oradaki insanlar seyitlere nasıl bakıyor? Seyit, Ehli Haklar için hürmetli bir adamdır.

 

O soydan mı geliyor? Babası da seyit, dedesi de seyit. Onlar İmam Musa-i Kazım’a yetişir.

 

Musa-ı Kazım’a mı bağlı seyitler, öyle mi diyorlar? Ehli Hak seyitler, Seyit İshak-ı Berzenci’nin evladıdır. Ehli Haklar da seyyidin kökü Seyit İshak Berzenci’ye gider.

 

Seyit İshak ve Berzence dediğimiz, bu Sultan dediğimiz ve Halepçe yakınlarında İran Kürdistanı’na yakın bir köyde olan, kabri de Şihan Köyü’nde - İran’ın Have şehrine yakın - olan Seyit İshak Berzence’den, yani Sultan dediğimiz Ehli Haklar’ın kurucusu ve öncüsü olan kişiden geliyor diyorsunuz seyitler. Böyle inanıyorlar Ehli Haklar, doğru mu? Evet.

 

O soydan geldiği için oradaki insanlar da ona çok saygı gösteriyorlar, sevgi gösteriyorlar ama diyorsun ki; bir dua ediyor, kurban dualıyor, lokmayı dualıyor? Evet.

 

Seyit belli bir yaştan sonra mı o hizmetleri yapıyor? Seyit mümkün olursa 10 yaşında da bu görevi yapar, sadece dua verir.

 

Cemde ne yapılıyor? Kelam (nutuk, nefes, deyiş vb. anlamına gelen bu söz Bulgaristan Alevi ve Bektaşilerinde de kullanılıyor. A. Aydın) okunuyor, özel şiirler okunuyor, Ehli Haklar’ın büyükleri bu şiirleri çöğürle okuyorlar.

 

Ehli Haklar’ın sevdiği insanların şiirlerini okuyorlar. Kimden, kimlerden okuyorlar, Hatayi var mı? Ehli Haklar’ın büyüklerinden okuyorlar. 24 şair var, onlara kelam diyorlar bir tanesi Kuşçuoğlu adında. Kuşçuoğlu için diyorlar ki, onun atası Sultan Selim’in kuşçusuymuş.

 

Orada hiç duydunuz mu Pir Sultan, Yunus Emre, Hatayi? Bunlar yok, Kul Veli var, Şah Severoğlu, Kuşçuoğlu var.

 

Kelamcıların kitapları var mı? Eski kitapları var, el yazması kitapları var ama çok azdır, bazı CD’ler elinde o kitapların. Aslında o özel bir Türkçe dilindedir.

 

Bir kişi mi söylüyor, herkes mi söylüyor? Mesela diyor ki giduben, biz diyoruz ki gitmişem, onlar diyor ki giduben diyorlar.

 

Onu bir kişi mi okuyor, herkes okuyor mu? Bir kişi okuyor, cemde oturan adamlar onu tekrar ediyorlar.

 

Kuran’ı Kerim okunuyor mu? Hayır.

 

Bir cem ne kadar sürüyor? Yarım saat. Bayram gecelerinde ve oruçlu gecelerde 3 - 4 saat sürüyor.

 

Bu seyit dediğimiz ocaktan gelenler 12 büyük boy mu var sizin orada, Ehli Haklar’da? 11 ocak var, bazıları küçük ocaklar. Mustafa-i Ocağı, Miri Ocağı küçük ocaklardır.

 

Büyük ocaklar nelerdir? Ateşbeyi ve Şah İbrahim. Şah İbrahim Ocağı Irak’tadır.

 

Türkiye’de de Şah İbrahim’liler var. Türkiye’deki Şah İbrahim Seyitler Ehli Hak değiller.

 

Türkiye’de Alevi - Bektaşilikle Ehli Haklar arasında paralellikler var. Şah İbrahim Ocağı’nın ismi bile var. Mir Ocağı da Türkiye’de var.  Ateşbeyi Ocağı’nın başı Seyit Nizamettin Muşah Şehyi, Şah İbrahim’in başı Seyit Emrullah. Şah İbrahim İran’ın Sehne şehrinde. Sehne Kürt bir şehirdir, Seyit Nizamettin de Kürt’tür.

 

Irak’taki Ehli Haklar serbest mi? Serbest. Irak’ta Ehli Hak çoktur, İran’la beraber Ehli Haktır ama o da serbest.

 

Bu 11, 12, 13 ocaktan gelen aileler, seyitler, belli aileler hep o yolu mu takip etmişler, o yol devam ediyor geliyor. Oradaki Ehli Haklar’ın hepsi bu ocaklara bağlı mı?  Hepsi bağlı. Bir köyde 4 tane ocak olabilir ama mutlaka herkes bir ocağa bağlı.

 

Aralarında biraz fark var? Ateşbeyi Ocağı’na şarap serbest, bir de Şah İbrahim’lerin bir bölümüne domuz eti serbest ve onlar domuzu kurbanlık ediyorlar, bir kısmı da şeytanı seviyorlar.

 

Muharrem bilmiyorlar, namaz yok, oruç yok dediniz. Ehli Haklar’ın içinde ölüme itibar yoktur. Ölüme inanmıyorlar.

 

İran’daki Caferi, Şii topluluğunu Sünnilik’le nasıl karşılaştırıyorsunuz. İran’daki Caferilerle, Sünniler arasındaki münasebetler nasıl, ikisi birbirini nasıl tanıyor? Şiiler, Sünnileri tanıyor. Sünniler dilden belli ediyorlar çünkü. Sünnilerin çoğunluğu Kürt. Kürtlerin içinde daha çok Sünni var. Mesela Kürdistan’dan gelen kişinin Sünni olduğu hemen belli oluyordu. Sünnilerin camileri başka, Şiilerin camileri başkadır. Sünniler yalnız İran’ın etrafında vardır. Horasan ve Kürdistan’da Sünniler vardır. İran’da bir Gazeşirin şehri vardır, Irak’a yakın, orada hem Sünni var, hem Şii var, hem de Ehl-i Hak var.

 

Caferiler’in, Şiiler’in Hz. Ali’ye inançlarını anlattınız. Yani belli bir seviyede tutuyorlar, ilgiyi. Fakat Ehli Haklar’da bir taşkınlık ve coşkunluk var, yani Hz. Ali’yi algılayışta. Bu resimlere yansıyor mu, resim yapmaya? Bu resimler hayali resimlerdir. Ben bir resim de gördüm sizin ceminizde, aynı şey İran’da var.

 

Ehli Haklar arasında çok yaygın mı, asıyorlar mı resimleri? Çok yaygın.

 

Dediniz ki, kelimelerle birbirini anlar, giyim - kuşamda çok büyük fark yok, bıyıklarda var. Ehli Haklar yaşantılarında sadece cemevlerinde mi ibadet yapıyorlar, yoksa kendi evlerinde de yapıyorlar mı? Mesela, Türkiye’de her Alevinin evinde Hz. Ali’nin resmi var, İran’da Ehli Haklığını simgeleyen bir simge yok mu, insanların? Onları Caferilerden ayıran özellik yok mu? Caferilerin de evlerinde Hz. Ali’nin resmi var.

 

Caferiler’le, Ehli Hakları birbirinden nasıl ayırırız? Ehli Hak’la, Caferi bir yerden sonra özel bir şeyi yoktur. Birbirlerini tanıyorlar, onların nüfusları azdır.

 

Birbirlerine benziyorlar mı? Benziyorlar.

 

Fizik bakımından? Fizik bakımından ayıramayız.

 

Bıyık, kadınların giyimleri, saçları vb. nasıl farklılıklar var? Kadın, Ehli Haklar içinde hicap (kaç / göç olayı, saklanma olayı) yoktur. İran’da bir hicapsızlık yasaktır. İran’da bir kadın evden çıktığı zaman hicaplı olur ama Müselman ve Şiiler evde de hicaplıdırlar. Ehli Haklar özde hicapsız.

 

Evin içinde çarşaf veya koyu giysiler yok. Ehli Haklar aynı köyün içinde de giyiyorlar mı hicap, yoksa tarlada mı giyiyorlar? Köylerde hicap yoktur, mahalli giyim vardır.

 

Kadınlarda hicap yok, erkeklerde bıyık var. Başka ne gibi farklılıklar var. Mesela, Hz. Ali’nin kılıcı yani Zülfükar gibi belki Caferiler de yapıyor da yani o süslemeler var mı? Örneğin, tespih deniliyor, kılıç, resim...? Sufiler içinde, dervişler içinde çok vardır bunlar. İran’da dervişler var; Akhisar Dervişler ve Niymetullah Dervişler. Akhisar ve Niymetullahlar bize yakındır. Niymetullahlar’ın kökü Şah Niymetullah Veli’ye gider, onun kabri İran’ın Kirman şehrinin yakınlarındadır.

 

Niymetullah Dervişleri, Şah Niymetullah Veli’ye bağlı ve Akhisarlılar Ehli Hakk’a yakın diyorsun. Evet. Akhisarlılar Ehli Haklar’a yakındır ama bunlar Ehli Tarikat’tır. Yani bir Caferi adam gider bir Akhisar hocanın yanında Akhisar olur ve o özel bir yoldan gider. Bunlar içinde özel giyimler var, özel tespihler ve teber var, bunlar içinde kurbanlık var, cem var ama bunlara derviş diyorlar.

 

İran’daki dervişler de çok mühim. Bu dervişlerde Türklük var mı? Türk, Fars, Kürttürler bunlar.

 

Bunların özel toplanma yeri var mı, cemevleri gibi? Bunların özel toplanma yerine hanegah diyorlar.

 

Orada aynı cem gibi bir şey mi yapıyorlar? Cem gibi bir şey yapıyorlar ve orada tef vuruyorlar ve zikir diyorlar. Bunlar Akhisar ve Niymetullahlar için Şiiler’dir. Caferiler içindeki dervişler; Akhisar ve Niymetullahlar ama Sünni dervişler de vardır; Kadiri var, Nakşibendi var, bunlar Kürdistan’da çoktur. Kürdistan’ın yarısı Alevi, yarısı Nakşibendi, çoğunluğu Kadiri ve Nakşibendi İran’ın Kürdistanı’nda çok vardır. Bunların hepsi Sünni, Akhisar ve Niymetullahlar’ın hepsi Caferi.

 

Oniki İmamlar dediğimiz insanlar, Hz. Ali’den, başlayarak geliyorlar, onların da resimlerinin yapılması yaygın, onlara da özel bir saygı, sevgi var. İmam Rıza’dan çok az resim gördüm ama İmam Hüseyin’den resim vardır. Caferiler içinde bu hayali resimler vardır.

 

Ehli Haklar dediğimiz, Güranlar dediğimiz; nüfusunun bir milyon civarında - daha az olabilir ama yaklaşık o civarda - olduğunu söylediğiniz insan topluluğu hakkında, Türkler hakkında; nerelerde olduğunu öğrendik, inançlarını ve göreneklerini öğrendik, kadınların ev içinde ve ev dışında nasıl davrandığını öğrendik ve bu çok hoş bir şeydi, benim için çok önemli bir ayrıntıydı. Çok teşekkür ediyoruz bizlere yoğun bir şekilde bilgi verdiniz. Affedin ki ben iyi konuşmadım.

Siz çok güzel konuştunuz, biz de hepsini anladık. Diller de birbirine yakın. Çok teşekkür ederiz, sağ olun tekrar görüşmek dileğiyle.

Söyleşi: 03.04.2002, İstanbul

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile