ALİ ABBAS ŞAHİN

ALİ ABBAS ŞAHİN

(PİR SULTAN ABDAL OCAĞI)

( TOKAT / ALMUS / GEZGİ KÖYÜ (1944))

 

AYHAN AYDIN

 

Sevgili Dedeciğim, nerede ve ne zaman doğdunuz, çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti?

 

1944’de Almus’a bağlı Gezgi Köyü’nde doğdum. (Şimdi orada baraj olduğu için böyle bir köy kalmadı). Büyüklerimden duyduğuma göre bizim ocağın Piri;  Pir Sultan Abdal’ın oğlu Pir Mehmet’in Almus Daduhta Köyü’nde türbesi, ziyaretgahı vardır.

Bizler Onun torunlarından ve onun neslinden gelmeyiz. Bizlere Küçük Mehmetoğlugiller derler. Seydi Saadet Ocakzade evladı olaraktan Pir Sultan Abdal’ın Şah Hatai, Kul Himmet’in ellerinin birbirinde olduğunu bizlere söylediler.

Biz Kemallilerin dedesiyiz. Onlar da Pir Sultanlıların bir koludur. Kemallılar Şah Hatai’nin (Gevrek Köyü’nün) Dedeleri; Kemal Dedeler (Gevrekliler yani buradaki Hataiyililere Hasan Efendigiller derlerdi- Çorlu’daki Kemal Dede de onun torunlarındandır) Bunlar Hatai dedeleri oluyorlar. Onlar da Kul Himmetlilerin (Varzıl, Akarçay (ikisi de belediye)) dedeleridir. Onların talipleri Seydi Saadet olmayanlardır.

El ele el Hakk’a emirlerine uyaraktan Anadolu Aleviliği cümle evliyanın serçeşmesi olarak Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi gördük ve kabul ettik. Büyüklerimizden biz böyle gördük.

 

Yaşam?

 

Çocukluğum köyde çiftcilik yaparak geçti. 18 yaşına kadar köyde kaldım. Köyümüzde okul yoktu. Babam beni dışarda okuttu.  Kendimi yetiştirmek için Tokat merkezde Kuranı Kerim öğrendim.

 

Nasıl bir eğitim vardı?

 

Orada ben çok fazla kalmadım. Ben orada Kuran’ı okumayı öğrendim. Tokat’ta bizim yakınlarımız vardı, onların yanında kalıyordum.

 

Sonra?

 

Orada fazla tutunamadım, askere gittim. Askerliği Ankara Mamak Muhabere Okulu’nda yaptım. (1964/66) Muhafız bölüğü inzibat eriydim.

 

Askerliğin sizdeki etkileri?

 

Muhaberede muhafız eri olduğum için fazla bir şey öğrenemedim. Ama hayat tecrübesi oldu.

 

Köy... Ben köyü çok önemsiyorum. Köyde kimler vardı, hangi kültür ve gelenekler vardı, nasıl yaşıyordu halkımız?

 

Amcam Veli Dede vardı. Sivas, Amasya, Çorum, Samsun yörelerinden tanınmış bir dedeydi. Ondan aldığımız eğitim çerçevesinde bize bağlı talipler mahkeme bilmezdi. Mahkemeyi biz kendi aramızda hallederdik, alacaklar, verecekler, kavgalar pir huzurunda cemaat de cemde görgü sorguda bu sorunlar halledilirdi. Biz mahkeme kapısı tanımıyorduk.

 

Veli Dede: 1327 doğumlu olduğunu söylerdi. 1976’larda vefat etti. Veli Dede’nin okur yazarlığı bile yoktu. Ama her millet, her toplum tarafından sevilen bir dedeydi. Sünni İslam bile Alevilerden alacağını tahsil etmek için mahkemeyi değil Veli Dede’yi kullanırdı. Öncelikle kul hakkına saygı göstermeyi öğretti bize. Birilerine borcun varken, kainatta dağıttığın sadakanın hiçbir faydası olamayacağını söylerdi, bunu bize öğretti.

Bize şerefli yaşamıyı öğretti. Allah’a kul Hz. Muhamed’e ümmet, Evladı Ehlibeyt’in saygı ve taraftarı olmasını amcamızdan öğrendik. Bundan kıyasla evliyaları veliyullahları, kendimize rehber ve mürşit edinerekten bugüne kadar geldik.

 

Ahmet Dede Babam: Onun da okur yazarlığı yoktu, köyde yetişmişti. Hayatını çifcilikle geçindiriyordu. Köyümüz baraj olunca Turhal’a taşındık. Babamdan kalma arazimiz, arsalarımız hala Turhal’dadır.

 

Cemler nasıl oluyordu, görgüler?

 

Eski geleneklerde harman kalkandan sonra, köy işleri azaldığı zaman dede bir köye davet edilir, o köye gider. Köyün önce dargın ve küskünlerini barıştırır. Bir yıllık ölmüşleri, ayrılmışları, evlerine ziyaret ederekten dualar okunur, taziyede bulunulur. Daha sonra köyün ileri gelenleri toplanaraktan küskün dargın sorulur. Varısa barıştırılır. Yoksa birlikte cem tutulur, meydana geçilir, rızalık alınaraktan, Allah’ın emri, Peygamber buyruğu İmam Caferi Sadık Hazretlerini’nin erkanı üzerine görgüler yapılır. Yani kul kuldan razıysa Cenab-ı Allah cümle alemden razı olmazsa, birlik sağlanmadan birlik lokması yenmezdi.

 

Müsahiplik?

 

Kemalini almış, cem ehli olan insan cemde 12 hizmette görev alabilmek için müsahipli olması gerekir. Gözcü, kapıcı, kurbancı, zakir... bunların hizmet alacak kişilerin mutlaka müsahipli olması gerekir. Görgü ceminin özelliği budur. El ele el Hakk’a olmanın, manası da budur zaten.

 

Sizin köyünüz hangi talip kitlesindendir?

 

Bizim köyün çoğunluğu Eraslanlı Ocağı’nın talibiydi. Onların dedeleri yoktu. Tokat’ta Enver Efendi vardı ilk önce o yapardı, ama şimdi yok.

 

Eraslan Ocağı’ndan dedelik yapan dedeler?

 

Almus Alan Köyü’nde Hüseyin Aslan Hoca (Dede) var. Burada görgü yapan Aşır Dede vardır.

 

Hubyar Ocağı’ndan hangi dedeler var?

 

Şıh Mehmet Dede elle tutulur en yetkin dedeydi. Şimdi o ölünce yerine bakan oğlu Mustafa Efendi var.

 

Sizin köyün halkı nerede?

 

Tokat’ta İspiroğullarının Çiftliği’ni bizim köylüler almıştı. Gezgililer aldılar. Oraya yerleştiler. Eski gelenekler orada aynen devam etmektedir.

 

Peki sizin talibiniz var mıydı?

 

Kemallilerin talipleri vardı (Kemaloğulları) bir de Karacalar (bazıları Tilki diyor) onlar bize dede, derdi.

 

Siz cemlere ne zaman girmeye başladınız?

 

Biz cemlere çocukluktan başladık, 1957’lerde başladık. O günden bugüne kadar erkandan ayrılmadık hiç.

 

Kimlerden etkilendiniz?

 

Babamdan ve amcamdan etkilendim.

 

Mesala babanız, amcanız sizi Alevi inancı ve dedelik yönünden nasıl yetiştirdi, size nasıl nasihatlerde bulundu, sizi ceme götürdü mü?

 

Bizi ceme götürdüler. Öncelikle vijdanın hür ve özgür olmadan, kalbin temiz olmadan, hiçbir şey olunamayacağını öğrettiler. Dedelikle ilgili bizi teşvik ettiler. Başkalarına dürüst demek için ilk önce kendin dürüst olacaksın ki herkes seni örnek alsın, dediler. Abdest alırken ilk önce elini yıka ki, yüzün temiz olsun, derlerdi. İnsan önce kendini temizlemeli, derlerdi. Evliyanın buyruğuna kişi ilk önce kendisi uymalı, derlerdi.

Pir, mürşit, rehber, halife bu dört kapı vardı.

 

Bunları açın biraz?

 

Pir: İnsanı sorgulayan, seccadenin üstünde haklayan, görgüye çağıran kişiye pir denir. Seydi Saadet’tir.

 

Rehber: Bilmediğini öğrenmek için danıştığın, sana yol gösteren kişidir. Normal bir kişi de olabilir ama müsahipli ve irfan ehli olmalıdır.

 

Halife: Halife de dedeleri sorgulayandır. Seydi Saadet olmalıdır. O da ocaktan gelir. Hacı Bektaş Veli Ocağı’ndan sonra bu halifelik çıkmıştır. Yedi koyunu altına ateş yakmadan bir kazanda pişirip Hakk erenlerle birlikte lokma eden ve halifelik belgesini mürşittiten alana halife denir.

 

Mürşit: Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli cümle evliyaya serçeşmebaşı olduğu için mürşidimizdir.

 

Bizde dört kapının manası budur.

 

Sizin yörenizde bir hiyararşi olduğunu geçen sene Çorlu’yu ziyaretimde öğrendim. Birbirlerini gören dört ocağın dedelerine ait bir hiyerarşi varmış: Zayıf Yusuf Ocağı, Kul Himmet Ocağı, Hatai Ocağı ve siz en üste Pir Sultan Ocağı olduğunu duydum? Bunu açar mısınız?

 

Biz Zayıf Yusuf Ocağı’nın dedeleriz.

Zayıf Yusuflular Şah Hatai’nin dedeleridir.

Şah Hatai Kul Himmet’in dedeleridir.

Kul Himmet’in talipleri ocakzade değildir.

 

Biz önce kendi içimizden büyük kim ise (yaşlı ve erkan sahibi) biz kendimizi haklar ve paklarız. Kendimizi vicdan mahkemesinden (muhakemesi) geçiririz.

Biz gider Kemallileri (Zayıf Yusuflular) görgüsünü yaparız. O ocağın dedelerini toplarız. Oraya dedelik yapan, yapmayan herkes gelir. Birlik makamına ermek için herkesten rızalık alınır. Seccadenin üzerinde, pir huzurunda cemaatin önünde üzerinde, kul hakkı olmadığına Allah’a kul, Peygamber’e ümmet, On İki İmamlara talip, Evliyanın sünnetine, ikararına bağlı kalacağına seccadeye niyaz olunur. Aynı zamanda bu bir yemindir.

Biz onun için orada deriz ki, bu seneki aldığı abdestle gelecek seneye seccadesinin üzerine temiz çıkan (hiç kimseden şikayet gelmeyen, vicdanı hür, yüzü ak, kendisi pak olarak) kişi pir huzurunda Allah divanında, cemaat karşısında aklanmıştır, görgüsünü yapmıştır, deriz.

Dedelik yapan da yapmayan da pirinin karşısında dara durup, bu duayı almak zorundadır. Bu bir kuraldır.

 

Mesala Zayıf Yusuf Ocağı’nın dedelerini siz halktan soruyor musunuz?

 

Tabii soruyoruz, sormadan olmaz. O meydan herkese açıktır. Haklı canların tümü Allah’ın her kulu, hakkını orada talep edebilir. Yani Alevi de, Sünni de, Hıristiyan da o meydana gelebilir. Orada pirin huzurunda yalan söylemesi zaten mümkün olmaz.

 

Zayıf Yusuf Ocağı’nın dedelerinin böyle hepsini mi görürsünüz?

 

Köy köy görürüz.

 

Diyelim Zayıf Yusuf Ocağı Dedeleri ayrı ayrı, köy köy, veya bulunduğu muhitte görüldü, soruldu, yıllık görgü sorgu işi yapıldı. Sonra ne oluyor?

 

Onlar da sonra gidip kendi taliplerini görüp, kendi cemlerini yürütmeye başlıyorlar.

Mesala Tokat Almus Serince (Kevahlık) bu köydekiler Zayıf Yusuf Ocağı Dedelerinden oluşur. Köyün tümü dede oluyor.

Bu ocaktan Tokat Merkez’de Ali Şahin Dede var.

Tokat’ta bizim köyün göçtüğü Çiftlik’te Bayram Selman Dede var.

Samsun Ladik’te Sadık Kaya Dede (Atlı Dede  var. (Yiğeni meşhur bir pehlivandır.))

Ladik Derinöz Köyü’nden soy ismi Zengin olan Dedeler var.

Bunlar Zayıf Yusuf Ocağı Dedeleridir. Biz bunları görürüz onlar da kendi taliplerini görürler.

 

Biz nasıl ki Zayıf Yusuf Ocağı’nın dedelerini gördüysek onlar da Şah Hatai Dedelerini görüyorlar. Şah Hatailer de Kul Himmetlileri görürler.

 

Yani Kul Himmet de bir Ocakzade öyle mi?

 

Evet o da bir ocakzadedir. Türbesi Almus Varzıl’dadır. Varzıl Köyü Kul Himmetli’dir. Ben oraya gittim. Oranın halkıyla da görüşürüm, konuşurum. Erkanın en inceliğini onlar sürürler. Onlar hasta da olsa muharremde asla su içmezler. Törelerini çok bağlıdırlar. Muharrem orucu tutmayanı sevmezler. Eski gelenekleri aynen sürdürürler. Köyde mutlaka görgü olur. Görgü olmadan lokma yenmez.

 

Pir Sultan ve Ocağı’nı biraz anlatınız?

 

Pir Sultan Abdal bildiğin gibi Sivas merkeze bağlı Banaz Köyü’nde yaşıyor. Pir Sultan’ı ben şöyle tanıyorum: Allah’ım sana hamdü senalar olsun ki, Hz. Muhammed’ın soyundan gelen seyit evlatlarını bizden esirgemedin. Yarabbi, seyyidliğin mertebesi Hz. Muhammed’den geldiği için, On İki İmamların soyundan geldiği için bu kutsaldır. Pir Sultan Abdal da bu ulu soydan gelen, yüce bir pirdir.

Pir Sultan kendi nefesindeki dörtlükle kendi kökenini ortaya koyuyor zaten.

 

Pir Sultan Abdal’ım destim demanda

Aslım Koca Haydar neslim Yemen’de

Garip başa bir hal gelse zamanda

Değme kişilerin dostu bulunmaz

 

İkrarından dönmediği için, cana minnet etmediği için ben onu çok seviyorum, onu örnek alıyorum. Hüseyin Yezid’e beyat etmedi, Pir Sultan da canı için Hızır’a minnet etmedi. Ben o yüzden onu seviyorum, onunla gurur duyuyorum. O benim ecdadımdır.

 

Askerlikten sonra nerelerde çalıştınız?

 

Tokat’ta Köy Hizmetleri Yol Su Elektirik’te çalıştım. Sonra inşaat sektöründe çalıştım. Ondan sonra 1978’de İstanbul’a geldim. Çocuklarımın okuması mecburdu. Onları okuttum. Bir daha da geri dönmedim. 1998’de de emekli oldum. Şimdi Atakent’te oturuyorum.

 

Daha önce cemevlerinde dedelik yaptınız?

 

Cem Vakfı Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı’nda da görev almıştım. Çeşitli cemevlerinde görev yaptım; Yenibosna’da, İkitelli’de, Çatalca, Halkalı Cemevleri’nde de görev yaptım.

 

Şimdi genel olarak Alevi Derneklerine, Cemevlerine nasıl bakıyorsunuz?

 

Çok eksikleri olsa da oralarda hizmet ediliyor. Bu yol incelir ama asla kopmaz. Herkes üzerine düşeni yapsa daha iyi olur.

 

Sizin kendi ocağınızda başka dedelik yapan dedeler var mı?

 

Tokat Turhal’da Amcamın oğlu Mehmet Şahin var, O dedelik yapıyor.

İstanbul’da Ali Rıza Aybek Dede var. O dedelik yapıyor. Soy ismi farklı olsa da o da Pir Sultan Ocağı’ndandır.

 

Bildiğim bir başka dede: Murat Güler, Tokat merkez Çöreğibüyük Köyü’nde Kul Himmet Ocağı dedesi var.

 

Not: Ali Rıza Aybek Dede’yle görüşmemizde kendi taliplerinin Çerkesköy, İstanbul, Tokat’ta olduğunu söylerken; onların görgülerini sorgularını yapıyoruz, ben inşaat işleriyle uğraşıyorum, dedi. 

 

 

Söyleşi: 28 Şubat 2013, Kocasinan Cemevi, CEM Vakfı Genel Merkezi, Yenibosna, İstanbul

 

Trakya’da Tokat Yöresi Ocaklarının İzinde...

 

Param oldukça, tende canım oldukça, ayaklarım yürüdükce bu yola hizmet etmeye devam edeceğim...

 

Trakya’da bir hafta...

 

...

 

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Çorlu

 

Benim temel amacım Çorlu, Çerkezköy’deki dedelere ulaşmak ve onları Çorlu’da yapılacak Dedeler-Babalar toplantısına katmak dede ve babaları buluşturmak, kaynaştırmak.

Çok yoğun telefon trafiklerinden sonra, Çorlu Cemevi’ne gelen Tokatlı ocakzade gençlerle Cemevi başkanı Muzaffer Birdal beni tanıştırıyor. Onların Cemevi yapımında emekleri olduğunu öğreniyorum. Hüseyin Şahin, Turan Şahin’le sohbet ediyorum.

Bu arada bizim de tanıdığımız Mehmet Açık Dede’nin oğlu Cemal Açık Dede’nin yardımlarıyla Çorlu merkezdeki Kul Himmet Ocağı Dedeleriyle bir görüşme ayarlıyoruz. Selman Şahin Dede’nin evinde buluşuyoruz.

“Göçmenlerin” de olduğu ama çoğunlukla Anadolu Alevilerinin, Tokatlıların yaşadığı Rumeli Mahallesi’nde büyük ozan Kul Himmet’in Ocağı’ndan dedelerle buluştuk. İki üç saat dertleştik, sohbet ettik.

 

Selman Şahin Dede

(İlkokul- 1934 - Tokat/Almus/Görümlü)

 

Eskiden Aleviyiz, diyemiyorduk. Nerde Alevi diyecektin? Eskiden nişan ediyorduk; cem zamanı gelince nişan ediyorlardı. Nişan, düğün ediyoruz, derlerdi. Yani hani davulu zurnayı hazır ediyorduk, cemlerde. Ne yapıyorsunuz?, deyince biz burada nişan düğün yapıyoruz, diyelim, diye davul zurnayı hazır ediyorduk.

Eskiden birbirimizi tanımıyorduk. İtikatımız bir, İmam Hüseyin’e çıkar. Cemevleri çok iyice oldu. Dedelik çok hassas. “Günahı Kabair” (büyük günah) iş yapan dede olamaz, talip de olamaz. Çocuklarımıza çok sahip çıkmalıyız. Elimizle koymadığımızı almayacağız. Bu en mühimidir.

 

Hüseyin Şahin Dede

(İlkokul – 56 - Tokat /Almus/ Görümlü)

 

Kendini sevmeyen kimseyi sevemez. Nefsine ağır geleni kimseye yapmayacaksın. Gençlerimiz yola sahip çıkarsa çok yol alırız.

Almus Serince (eski ismi Kevaklık) İmam Gazi Türbesi vardır. Karşısında Güssün Ana Türbesi vardır. Kapıcı Köyü’nde Melik Gazi Türbesi vardır.

 

Haydar Şahin

(İlkokul - 40)

 

Gerçekleri söylemek şimdilerde suç oluyor. Bizler büyüklerimizden dinleye dinleye yetişeceğiz. Fazla bir şey bilmiyoruz. Büyüklerimiz ne derse onlara uyacağız.

 

Sadi Şahin

(Üniversite - 26)

 

Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Kendisi yola hizmet vermek istiyor. Yol hakkında eğitim almak yeşitmek istiyor. Dedelik yapmak istiyor. Ekonomik yönden geleceğinden endişeli.

 

Çorlu merkezde aynı Ocaklarla ilintili Seyyid Ali (Kızıldeli)’den Ali Gükvelioğlu Dede varmış.

 

2 Haziran 2012, Tekirdağ

 

Bir hafta sonra yine Trakya’dayım. Trakya, Rumeli sevdası yüreğime işlemiş, durur muyum ben? Bu sefer Trakya’daki, Çorlu’daki Anadolu’ya bir kısa yolculuk yapacağım, mütevazi olanaklarımla ocak araştırması için haftasonu olan iki günü değerlendiriyorum.

Cuma akşamıTekirdağ’a gidip Mehmet Şilli Baba’yla dertleşip onda kaldıktan sonra, beni sabah şimdi görev yaptığı Çorlu’ya getirip bırakıyor.

Güzelim Çorlu’nun merkezi tertemiz, ışıl ışıl, parklar bir harika. Beni gelip alacak Cemal Açık Dede’yi beklerken bir anayla konuşuyorum. Bu dünyaya isyan ediyorum. Daha doğrusu Yaradana yine bir sitem yolluyorum. Yahu senin işin gücün yok mu?  Bir tek günüm gamsız geçsin, hep benimle uğraşıyorsun? Bırak yakamı da rahat bir günüm geçsin? Nedir senin benimle alıp-veremediğin? Yeter be yahu?.. Her şey gelir beni bulur...

Kadıncağızın bir kızı İstanbul’da, bir oğlu Çorlu’daymış. Çorlu’daki oğlu onun yüzüne bakmıyormuş bile. Gelini onu istemiyormuş. Kızının kocası yeni ölmüş. Geliniyle duruyormuş. Ben Sinop Mahallesi’nde yalnız yaşıyorum, kimsem yok, eski komşularım da göçüp gittiler, teke tek kaldım. Şimdi bir hanım beni belediyeye götürdü, yardım bağlamaya, inanmıyorlar senin çocukların var sana onlar bakar, diyorlar. Bakmıyorlar ah evladım, bakmıyorlar, bir çocuk anaya bakmaz mı? Ben onları ne zahmetlerle büyüttüm, deyip ağlayan bu doksanlık anayı görde gel ağlama, dertlenme. Bu nasıl iştir anacığım, önce Peygamber sonra ana gelir, diyorum. Ben anamın ayağının bastığı yeri öperim, sırtımda taşırım... Anam benim sığınağım.... Zalim felek, zalim dünya... Güzelim Çorlu’da asabım bozuluyor... Kadıncağız, ağır ağır giderken türlü düşünceler içindeyken Cemal Dede gelip buluyor beni.

Sonrasında içimde duygular yine coşuyor... Yüreğim güm güm atıyor... İçinde; yeryüzünde göhsümüz açık sırtımız dimdik yürüyebileceğimiz en büyük gurur kaynağımız emperyalizmi bozguna uğrattığımız Çanakkale’den bir tırla gelen hatıralar ve çoşkun marşlarla Çanakkale Geçilmez!, diyen yiğitlerimin soluğuyla Çorlu’nun kalp atışana bin, yüzbin kalp atışı daha ekleyen o sergiyi geziyoruz ve sonrasında doğruca onların evine gidiyoruz.

 

Mehmet Dede ve Çise Ana’yla çocuklarla tanış olduktan sonra, zaman kazanmak amacıyla söyleşi için Yenice’ye yollanıyoruz....

 

Hasan Şahin

(Zayıf Yusuf Halife Ocağı)

(1954 - İlkokul - Tokat/Almus/Serince)

Çorlu – Yenice Beldesi

 

Çorlu’ya bağlı Yenice Beldesi’ndeki evinde bizleri kabul eden Hasan Şahin Dede, geçim zorluklarının insanları bir taraflara savurduğunu söylüyor.

Bizim pirimiz Pir Sultan’dır. Bizler de Hatai’lerin dedeleriyiz, diyen Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedesi Hasan Şahin Zayıf Yusuf’un Hacı Bektaş devrinde yaşamış bir eren olduğunu, Almus’ta halifeliğini yürüttüğünü, bir yol oğlu yol ulusu olduğun kendilerinde Hacı Bektaş onaylı bir belgelerinin olduğunu belirtiyor.

Hasan Şahin’e göre Kul Himmet Ocağı Dedeleri Hatai Ocağı Dedelerine, Hatai Ocağı Dedeleri, Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedelerine, Zayıf Yusuf Halife Ocağı Dedeleri de Pir Sultan Ocağı Dedelerine bağlıdır.

Bu bağlılık görgülerde kendisini gösterir. Bu sıralamaya göre her ocağın dedesi kendinin bağlı olduğu ocağın dedesine gelir görülür. Bu görgüler tamamlandıktan sonra o dede de kendi taliplerini görür.

Bu ocakların Pir Ocağı yada pir makamı Hacı Bektaş’tır. Hacı Bektaş Çelebileri kendilerin ziyaret ederler, kendileri de çelebileri ziyaret ederler, dergaha kurban keserler ama hizmet yürütürlerken, cem yaparlarken, her sene bazı ocaklarda olduğu gibi Çelebilerden herhangi bir icazet (hüccet) gibi bir belge almazlar.

Bu dört ocağın tüm cemleri aynıdır. Hiçbir farklılık yoktur. Bu ocaktaki tüm dedeler ve tüm canlar diğerlerinin cemlerine girebilirler.

Bu ocağa mensup canlarda müsahiplik vardır. Şimdilerde ise geçim her insanı bir yana savurmuştur. Dedeler dahi kendi görevlerini tam yerine getirememektedirler.

Yenice’nin bir tatil beldesi olduğunu söyleyen Hasan Şahin Dede kendisini geçim koşulları nedeniyle emekli olsa da çalışmak zorunda kaldığını, toplantıların yapılmasının çok önemli olduğunu, bizlerin söylediği gibi dede ve babaların tanışmasının fikirlerini birbirlerine söylemelerinin çok önemli oluduğunu söylüyor.

 

Hümmet Şahin

(Zayıf Yusuf Halife Ocağı)

(- 80  - Tokat/Almus/Serince)

(Tekirdağ)

 

Aynı gün evinde ziyaret ettiğimiz Tokat Almus, Serince doğumlu Tekirdağ merkezde oturan Hümmet Şahin Dede, Zayıf Yusuf Halife Ocağı’nın en yaşlı ve bilgili dedesi pozisyonunda.

Dedesinin 1933’de Hakk’a yürüyen Hasan (Topal), babasının 1956’de Hakk’a yürüyen Memet Şahin Dedeler olduğunu söylüyor. Dede tipik geleneği yaşatan Anadolu Alevi dedesi. Dede geleneğe ait bilgileri bana anlatırken sanki geçmişin cemlerini aynen yaşıyor. Birlikte oturduğu oğlu Memet Şahin onun bilgilerini tamamlıyor.

 

Memet Şahin

(Zayıf Yusuf Halife Ocağı)

(-1960 -  İlkokul  - Tokat/Almus/Serince)

(Tekirdağ)

 

En büyük arzusunun okumak olduğunu anladığım yola ölgün, bilgili dedemin hayattaki en büyük mutluluğu üç evladını da okutması. O büyük muştular içinde. Daha iki saat önce yemek yememize rağmen ana, bizi salmıyor. Olur mu, öyle diyor, kapının önüne dikiliyor, dedenin evine gelip de yemek yemeden gidilir mi?, diyor. 

 

3 Haziran 2012, Tekirdağ

 

Mehmet Açık

(Şah Hatai Ocağı)

(1948-İlkokul - Tokat, Almus, Gevrek)

(Çorlu)

 

Kendisiyle yaptığım söyleşide dört kardeş olduklarını söyleyen Açık, 1984 yılından beri dedelik yaptığını ifade ediyor. Dedesi Hüseyin oğlu Bektaş’ın (Bekir olarak kayıtlara geçmiş) Çanakkale’de şehit düşdüğünü, Babası Cuma Dede’nin Anası Sultan Ana’nın, Hasan Efendi’nin (Dede’nin) kendi üzerindeki etkilerinden bahsediyor.

Dedenin ifadesine göre kendi köyünden 167 Hane Çorlu’da yaşıyormuş.

 

Köylerinde Dedelik “Hissesi”nin yani dedelik yapmaya yetkili olan beş ailede olduğunu söyleyen Mehmet Açık Dedelik yapmaya yetkisi olan kendilerinden başka diğer dört aileyi şöyle sıralıyor:

 

Salih Çavuşlar: Onların torunları köyde ve İstanbul’da dedelik yapıyorlar.

Kabak Mustafa: Torunları köyde ve İstanbul’da dedelik yapıyor. Almus’ta Muharrem Şahin’in (Mikko Dede) dedelik yaptığını onun amcası Salih Şahin’in bilgili cem yapan bir dede olduğunu söylüyor.

Halil Koç Ağalar: Torunu Halil Koç, bilgili bir dede, köyde cem yürütüyor.

Kara Salih: Torunları konuyla fazla ilgilenmiyorlar. Dedeliğe diğer soydan dedeleri yanlarına alarak çıkıyorlar.

Bektaş Dede: Torunu Mehmet Dede varmış.

 

Bir de yine Dedelik Yapan Ali Dede’den gelme Üç Kol varmış. Ali El (Dedegil):

A) Rıza Dede: Ondan Kemal Dede (Şahin) (Hatai Ocağı).

B) Hasan Dede: Duran Şahin (Dedeliği bilmiyormuş).

C) Ali Şahin, Rıza Şahin Dede (Hakk’a yürümüş), Durmuş Şahin, Salih Şahin (Köyde yaşıyormuş, cem yürütüyormuş, bu Varsıllıların Dedesiymiş, önemli bir dedeymiş, Hakk’a yürümüş.)

 

Cemal Açık

(Şah Hatai Ocağı)

(Ortaokul)

(Çorlu)

 

Tokat, Almus, Gevrek. Kapımız sana her zaman açık, diyen Cemal Açık gerçekten yola gönül vermiş, bir yol eri. Emektar bir insan. Çorlu Cemevi için koşturan bir insan. Önümüzde büyüğümüz (babamız) var. Biz onu dinleriz, fazla bir şey söylemeyiz, diyor. Şimdilik dedeliği o yapıyor. Bizim törede bu böyledir. Büyükler öndeyken bizler onu bekleriz. Biz yolumz için her şeyi yaparız, diyen dedemizi daha önceki toplantılarda da koştururken görüyordum. Son iki günde de benimle birlikteydi. Bir yol sevdalısı olan Dede, sevgi, saygı dolu bir insan.

Şarköy’de Tokat, Zile, Artovalilar varmış. Yeniçiftlik’te bir cemevi başlatıldığını ondan öğreniyorum. Birçok dedeyi tanıyan Cemal Açık her konuda bizlere yardımcı olmak için canla başla çaba gösteren; yol eri, demokrat, devrimci, çevre dostu, emekçi, çocuklarının sevgili babası.

 

Tokat yöresi Pir Sultan, Şah Hatai, Zayıf Yusuf, Kul Himmet ocaklarıyla ilgili dedeler...

 

YUSUF HALİFE (ZAYIF YUSUF)

 

Hacı Bektaş devrinde yaşamıştır. Almus’ta Halifeliği yürütüyormuş. Bu ocağa bağlı bir kısım talip köyleri; Almus’un Gevrek, Daduhta, Kınık köyleriymiş.

 

DEDELER

 

Salih Şahin

Mehmet Dede

Hasan Şahin

Mehmet Şahin

Salih Şahin Dede      Tekirdağ Çınarlı

Ali Şahin                    Tokat  Kumluk cemlere gidiyor.

Salih Şahin                İstanbul’da

Musa Şahin               İstanbul’da

Musa Şahin               İstanbul’da

İbrahim Şahin           Havsa’da

Sadık Kaya                Havsa’da

Hümmet Şahin          Tekirdağ’da

Kadir Şahin               Turhal’da

 

KUL HİMMET

 

Salih Şahin                           Çerkezköy

 

ŞAH HATAİ

 

Kemal Şahin                         Çorlu

Selahattin Koç Dede            Tekirdağ

 

PİR SULTAN

 

Hüseyin Aybek                      İstanbul

Ali Aybek                                Ankara

Ali Rıza Aybek                       İstanbul (Kazım Karabekir)

 

HUBYAR OCAĞI

 

Gevrek’te Hubyar Talipleri de varmış, 30-40 Hane. Dedeleri Hubyar’dan geliyormuş.  Zile’den geliyormuş.

 

Şarköy

Tokat Zile Artovalılar var. Sayfiye yeridir. Yazlıklar var.

 

Gül Kemaloğulları (Serince’den dedeler, İstanbul Gültepe’de mi oturuyorlar?)

Şahin Kemaloğulları (Serince’den dedeler, İstanbul Gültepe’de mi oturuyorlar?)

Rıza Gül Dede varmış (Kartal Cemevi’nde. Kendisi Yusuf  Halife Ocağı Deyişlerini düvazimamlarını çok iyi biliyormuş. Telefonla sekreterden bilgi almaya çalıştık. Başarılı olamadık.)

 

Suluova, Samsun, Havsa, Niksar (İbiski)’de bu ocakların talipleri varmış.

Almus veya Reşadiye bir Sazak Köyü varmış

 

 

Gani Baba Türbesi

Sivas, Divriği, Eğrisu Köyü

 

Koru Baba Etkinlikleri

Çakırsu Köyü

İlgili kişi: İbrahim Parlar

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile