KEREM SALA
(1946 - 5 Mart 2001)
1946 yılında Çorum’un Sungurlu Kazası’nda doğan, kendisinin bize yazdığı mektupta “Araptekkedede Soyundan Çorum İlinden Bir Divnane Babaoğlu” olarak tanıtan, çektiği birçok sıkıntıya rağmen okuyup yazmaya merakını en güzel uğraşı olarak sürdürüp birçok güzel şiir üreten Kerem Sala’yı 5 Mart 2001’de kaybetmiştik.
Birçok antolojide şiirleri yayınlanan ve CEM Vakfı tarafından düzenlenen İkinci Anadolu İnanç Önderleri Toplantısı’na da katılarak görüş ve düşüncelerini aktaran ve dedelik kurumunun Alevi toplumu için önemini vurgulayan değerli ozanımız Kerem Sala’yı şiirleriyle bir kez daha şükran, sevgi ve özlemle anıyoruz.
AYHAN AYDIN
Kerem Sala
1946 yılında Çorum’un Sungurlu Kazası’na bağlı Şekerhacılı Köyü’nde doğdu. İlkokulu dayısının köyü Alaca İmat’ta bacısı Satı’nın yanında bitirdi. İlkokulu bitirdikten sonra askerlik çağına kadar şiire, edebiyata, saza ve tabiyata olan düşkünlüğü devam etmiştir. Askerlikten sonra Ankara’ya gelerek bir kamu kuruluşunda çalışmaya başladı. Hem çalıştıp hem de saz, şiir, destan ve türkü söylemeye devam etmiştir. Çeşitli etkinliklere katışan Kerem Sala bazen “dertli çoş” bazen “deli coş” mahlasını kullanmaktadır. Tabiyata, sevgiye, aşka, barışa karşı özel bir sevgisi ve tutkusu vardır. Bunların yanı sıra her konuda şiir yazdığı gibi sosyal içerikli şiirler de yazmaktadır.
Ortaokulu ve liseyi dışardan bitiren Kerem Sala çağının sorumluluğunu taşıyacak nitelikte olan tüm insanlığa saygısını göstermektedir. Özenle gençliğimize ve geleceğimize bir iz bırakma çabası içerisindedir.
Çeşitli etkinliklere katılan ozanımızın dört kitapta ve bazı dergilerde şiirleri yayınlanmıştır. Ozanlar Vakfı ve Ozanlar Derneklerinde üyelikleri vardır.
AŞIK KEREM SALA’nın Kaleminden
Değerli canlar, ben Çorum-Sungurlu-Varşiye köyünden Araptekkesi’ne bağlıyım. Yıllardır Alevi felsefesinin panellerine katıldım. Hacı Bektaşi Dergâhı’na girdim, orada panellere katıldım. Burada, Cem Vakfı’nın hazırladığı birinci toplantıya (Anadolu İnanç Önderleri Birinci Toplantısı, 1998, İstanbul) da katıldım. Konuştuklarımızın hepsi burada kalıyor. Çünkü Alevilikte olsun, insanlıkta olsun, dostlukta olsun, İslâmiyet’te olsun evvela dirliği bulamadık. Bir kere dirliğe ermemiz gerekiyor. Dirliğe eremediğimizden, bütün sorunlarımız açıkta kaldı. Çorum’a gittiğim zaman, bana soruyorlar, “Sen bir sürü panellere, bir sürü televizyon programına katılıyorsun. Bizim köylerimizde cenazeyi kaldıracak kimse yok.”
Bazı Aleviler diyor ki, bizim aptesimiz alınmış, namazımız kılınmış. Neden bu konuları topluma gerçek olarak anlatmıyorsunuz? Bunun manâsını toplum başka yere çekiyor. Üçüncüsü, siz aydın, gerçekleri gören dedeler, ocaklar, babalar ozanlar olarak, Alevilere bir sürü isnat var. Bunlara neden kalkıp cevap vermiyorsunuz? Dördüncüsü, Milli Eğitim’in okutmuş olduğu kitaplarda, hep Emevi devletine, hep Sünni gerici akımlara yer verilirken, karşılarında neden suskun duruyorsunuz?
Siz de o kitaplara, Aleviliğin İslâmiyet içinde en büyük yeri olduğunu, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin Bektaşiliği yayarken, evvela Resulullah’ın, sonra Hz. Ali’nin, Oniki İmamlar’ın, ocakların, ermişlerin, evliyaların, tekkelerin, türbelerin ve ilme giden yolu gösteren alimlerin vazifesini gündeme getirmiyorsunuz?
1400 yıl evvel Adem şöyle yapmış, Muhammed’in zamanında niye böyle yapmış? Ebubekir bunu, Osman şunu, Ali onu yapmış... Bu felsefeyi bırakalım. Kültürümüze, okulumuza, medeniyetimize, demokrasiye, Atatürk ilkelerine, insan haklarına sahip çıkacak kuralları işleyelim. Bunun için de Alevi toplumuna önderlik edecek biri köye geldiği zaman, ceminde, cenazesinde, cumasında halka önderlik edecek kişileri neden yetiştirmiyoruz?
İnsanlar diyor ki, “Biz Aleviysek, 4 kapı-kırk makamı biliyorsak, elimize, dilimize, belimize sahip oluyorsak, doğruluktan nasibimizi alacaksak, irfanı, demokrasiyi, Atatürk ilkelerini, medeniyeti, insan haklarını da toparlayacak Alevi felsefesini, Alevi birliklerini yetiştirmek gerekiyor.” Teşekkür ediyorum.
Alevi Bektaşi inancı tarihlerden beri yoğrulup günümüze gelen ve en kutsal dini değerleri yansıtan bir İslam inancıdır. Cem yapmak, zikir yapmak, görgüden geçmek, sorgadan geçmek, ikrar verip pirimize, mürşidimize niyaz edip elimize belimize, dilimize bağlı olduğunuzu söz ve ikrarla ortaya koyduğumuz bu büyük inanca bağlı olanlar büyük baskılar görmüşlerdir. İftiralar, karalamalar tarih boyunca sürüp gitmiştir. Aslı olmayan yalanlara rağmen bu inançtan olanlar bu inançlarını bugüne kadar yaşatıp getirmişlerdir.
Bizim inancımızda kadına saygı, diğer inançlara saygı vardır. Her şeye rağmen ikibinli yıllara bizim inancımızı atalarımız getirmeyi başarmışlardır.
Biz Atatürk’ün getirdiği laiklik anlayışı ve anayasamızın bizlere tanıdığı hakları daha ileriye götürmek istiyoruz. Bu hakları yaşamak istiyoruz. Çünkü dünya eski dünya değil. Çağ değişti, ilim, bilim çağındayız artık. Bunu bilmek zorundayız. Tüm haklarımızı devletten almak bizim hakkımızdır. Nasıl ki devlet Diyanet İşlerine, camiye, Sünni ibadetlerine kaynak ayırıyorsa, Alevilere de, Alevilerin inanç mekanlarına, cemevlerine de kaynak ayırmak zorundadır. Bizim ibadetlerimiz için devlet her türlü kolaylığı sağlamak zorundadır.
Bizler devletine, milletine bağlı insanlarız. Askerliğimiz yapıyoruz, vergimizi veriyoruz. En temiz ahlaklı, iyi birer vatandaşız. Kanunlara saygılı vatandaşlarız. Devletimiz ise bizi 2. sınıf vatandaş olarak görmektedir. Bizler oyumuzu kullanıyoruz ama ne yazık ki vatandaşlık haklarımızdan yararlanamıyoruz. Bizler ibadet mekanlarımız olan cemevlerini yapmak konusunda yardımdan mahrumuz. İşte bu nedenle devlet uyguladığı çifte standardı kaldırmak zorundadır. Çocuklarımız işe girerken artık ayrım yapılmasın. Biz Alevi Bektaşi toplumuna yapılan tüm iftiralara, karalamalar, ayrımcılar ortadan kaldırılsın. Cemevlerimize yardım yapılsın. Cumhurbaşkanımız bu konuya el atsın. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya el atsın. İç İşleri bakanlığımız bu konuya el atsın. Tüm olumsuz mesnetsiz şeylerin ortadan kaldırılması sağlanmalıdır.
Tüm Türk Milleti ayrım yapmadan Türk bayrağı altında bir beraber yaşamalıdır. Gönül tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının eşit, bir, birlik içinde yaşamasını arzu eder.
Bu birliği beraberliği saylayan ve sağlamak için çabalayan tüm devlet büyüklerime saygılarımı sunarım. (12 Mayıs 2000- Halk Ozanı Kerem Sala)
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
TAMAH ETME
Tamah etme bu dünyanın malına
Felek ile kozun bölüşemezsin
Sonra eşin dostun güler haline
Mevlam dilin bağlar konuşamazsın
Ömrünü tüketme hayal kurarak
Çok derine dalma tasayı bırak
Yorma bedenini divane ahmak
Bu çarkın peşinden erişemezsin
Kor gidersin burada kalır servetin
Ne olursa olsun mevkin mesnetin
Kimbilir ki nerede kalır cesedin
Ola ki toprağa karışamazsın
Kimler geldi kimler gitti görmezsin
Haksız yer içersin hesap vermezsin
Ecel nerede geleceğini bilmezsin
Oğlun kızın ile görüşemezsin
İster bu alemler hep olsun senin
Hani nerede malı mülkü Adem’in
Hesabı bellisiz gelip gidenin
Dünya denen şeyle yarışamazsın
Kerem der ki doğru yöne gitmezsen
Ele, bele, dile sabır etmezsen
Amel defterini iyi tutmazsan
Cennet denen yerde buluşamazsın
YAR GİBİ BANA
Neden ah çekersin sitem edersin
Dokunur sözlerin kor gibi bana
Sensiz neyleyeyim serveti malı,
Olur yalan dünya dar gibi bana.
Her aşığım diyen aşık olamaz
Yarin halin sorup gönlün olamaz
Sevenler ahdından geri duramaz
Verdiğim söz namus ar gibi bana
İkrar verdiysen sakın ha kandırma
Eğip hilal kaşın nağme gönderme
Çevirip yüzünü öte dönderme
Gerçek davran sadık yar gibi bana
Özüm senin ile sanmaki ırak
Sevgi bağlarından gir gönlüme bak
Berrak sular gibi ılık ılık ak
Sakın soğuk durma kor gibi bana
Coş Kerem’im bilmem nasıl ederim
Gönlüm viran oldu yarem pek derin
Bir gün bu dünyadan göçer giderim
Ahrette kavuşmak zor gibi bana.
İNSANA HOR BAKMA
İnsana hor bakma bu gözlerinle
Gerçekleri göremezsin gül yüzlüm
Gönül aynasında kendin görmezsen
Hakikati bilemezsin gül yüzlüm
Özünü sevgiyle doldurmayınca
Pak edip nefsini öldürmeyince
Kalbinden nefreti kaldırmayınca
Dost bağına giremezsin gül yüzlüm
Seni yaratana şaşı bakarsan
Mazlum hakkı yersen yuva yıkarsan
Çorak tarlalara tohum ekersen
Mahsulünü deremezsin gül yüzlüm
Akıl ermez hayal ile rüyaya
Aslını unutup düşme riyaya
Nasıl doğduk nasıl geldik dünyaya
Sen bu sırra eremezsin gül yüzlüm
Saf görme aşıklar divane olur
O divane kullar efsane olur
Sevgisiz gönüller virane olur
Sen o demi süremezsin gül yüzlüm
Dünyanın ustası marifetlidir
Ruh denilen mahluk çok kuvvetlidir
Çoş Keremi yar elinden dertlidir
Yaresini saramazsın gül yüzlüm
KENDİNİ BİLMEYEN KULA ACIRIM
Ey haddini bilmez safsata satan
Boşa konuştuğun dile acırım
Beyhude dolaşıp kendin yorarsın
Senin gibi şaşkın kula acırım
İnsanı sevmeyen Hakkı da bilmez
Kalbi fesatlardan iyilik gelmez
Ona ne söylesen nasihat olmaz
Üstünde gezdiğin yola acırım
Yatıp kalkmayınan eriştim sanar
Duvayla Kırklara karıştım sanar
Hah huh der hu çeker divane döner
Acayip düştüğü hale acırım
Huzuru bozmaktır yobazın derdi
Sanar dünya ahret kendinin yurdu
Sanki Allah ona tapusun verdi
Cennet benim diyen mala acırım
Coş Keremim sen gerçeğe yakın ol
Her neyi ararsan gel kendinde bul
Doğruluktan geçer Hakk’a giden yol
Günah yüklü geçen sala acırım
HAYIRLI OLSUN CEM VAKFIMIZ
Yıllar yılı özlemini çekerdik
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Ta ezelden gizli cemler yapardık
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Kurbanlar keseriz kandil yakarız
Aşıklar saz çalar zemah yaparız
Duva eder yüce Allah’a bakarız
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Pir önünde niyaz bende durulur
Görgü başlar ulu divan kurulur
Bacı kardeş bir araya derilir
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
On İki İmam katarına yürürüz
Abdestimiz alır ikrar veririz
Ele bele dile sahip oluruz
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Bu dergaha girdi ulumuz bizim
Bu yolu halk etti Alimiz bizim
Pirimiz Hacı Bektaş Velimiz bizim
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Allah bir Muhammed Ali söyleriz
Biz onların aşkına niyaz ederiz
Deyiş çalar duvaz ile çağlarız
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Kıldan ince tarigatın meydanı
Ceme sokmaz saksız olsun insanı
Anmak için Abdal Musa Sultanı
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Hakk yoludur Caferi Sadık Buyruğu
Doğru budur Şah Hüseyin’den duyduğu
Atamızın bize miras koyduğu
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
Çok şükür yurdumuz cemevi dolu
Canlar biz de süreceğiz bu yolu
Aşık Kerem Sala Divane kulu
Hayırlı olsun Cem Vakfımız can dostlar
ALEVİLİK
Hakk’ta hakikatta özümüz paktır
Tarigat ehlidir yolumuz bizim
Marifet basının manası çoktur
Gerçeği öğretti velimiz bizim
Dört kapı kırk makam On İki İmam
Yüz yirmi dört kitap bu yolda tamam
Nesli Ali Eba’dan hasıldır bu cem
Hakk yolunu tuttu ulumuz bizim
Nuru Muhammeden huzura geldi
Ehli Beyt ondan nasibin aldı
Talip olan Ali evine girdi
Mürşidi kevserdir Alimiz bizim
Ta Adem atadan kenzi künden
İrşad olduk erenlerin ilminden
Dolu içtik pirimizin elinden
Çünkü Hacı Bektaş pirimiz bizim
Neslimiz Hüda’nın olgun kuludur
Kişiyi has eden ehli dilidir
Deli Çoş Keremim Can Alevidir
Atatürk’ün yanı yerimiz bizim