ŞEMSETTİN KUBAT
- YOKSUL DERVİŞ -
AYHAN AYDIN
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1943 doğumlu Seydi oğlu Şemsettin Kubat. Afyon Emirdağ Karacalar Köyü’nden. 11 kitap çalışmam var. Hak Alili Bacı Sultan Dergahı Hüseyni Kolu’ndanız. Orta Asya’dan bu tarafa gelmiş, Osmanlı döneminde çok çileler çekmiş, sürgüne sürülmüş, hapislerde yatmışız. (Kadir Dedemiz üç defa tutuklandı, üç ay hapis yattı. Onun Annesi de üç defa tutuklandı. Yegane suçu, Ali’yi sevmek, Ehlibeyt’i sevmekti. )
1981 Atatürk’ün 100. doğum yılında, Atatürk Destanı ve Şiir Yarışması’nda “Atatürk ve İstiklali” adlı şiirimle birinci oldum. 1989 Yunus Emre Uluslar arası Şiir Yarışması’nda “Aşık Yunusumuza” adlı şiirle mansiyon aldım. Konya Aşıklar Bayramı, İzmir Aşıklar Bayramı, Yunus Emre Aşıklar Bayramı ve Antalya Abdal Musa Sultan Şenlikleri, Karaoğlan, Isparta Senirkent Veli Baba, Eskişehir Sücaaddin Veli ve Battal Gazi gibi tören ve bayramlara katıldım, çeşitli dereceler aldım. Şimdi ise halen halk ozanı olarak hayatımı sürdürmektediyim.
En son CEM Vakfı’nın düzenlediği Anadolu İnanç Önderleri Birinci Toplantısı’na sizin davetinizle katıldım. Çok mutlu oldum.
Ehlibeyt nedir?
Ehlibeyt İmam-ı Ali, İmam-ı Hasan, İmam-ı Hüseyin, Fatuma-tı Zehra’dır.
Manası nedir, derinliği nedir? Size neyi ifade ediyor?
Hz. Muhammed Mustafa’nın kızı Hz. Fatıma-tı Zehra’nın evlatlarıdır. Ehlibeyt demek Peygamber Efendimiz’in ev halkı demektir. Bu da Kuran-ı Kerim’in ayetinde açıkça bellidir. “Ey iman edenler, ben sizden hiçbir ücret beklemiyorum, sadece Ehlibeyt’ime muhabbet edin.” Bize Ehlibeyt’i sevmek, farz-ı ayin oldu. Herkes Ehlibeyt’i sevmek zorundadır.
Alevilik Bektaşilik hakkında neler söylersiniz?
Alevi-Bektaşi deyince, Alevilik İmamı Ali’den beri, Bektaşilik Hoca Ahmet Yesevi’den, Hacı Bektaşi Veli’den beri vardır.
Halk ozanlığı nasıl doğmuştur, gelişmiştir?
Ozanlar halkın derdini, tasasını, düşüncesini, duygularını, sevinçlerini, öfkelerini dile getirirler. Halk ozanlığının geçmişi çok eskilere gider. “Halk ozanı milletinin dilidir, felsefesi, düşüncesi, yoludur./Durmadan çağlayan sevgi selidir /Birlik olan her gönüller bizdedir.” İnsanlığa hitap eden, gönüllere hitap eden; din, dil, ırk, mezhep ayırmadan herkese hitap eden insanlar halk ozanlarıdır.
Sevgi, dostluk, aşk, doğa deyince neler söylersiniz?
“Tuttuk sevgi yükünü / kazdık benlik kökünü / her uzağın yakını sevmek sevilmek ile.” Sevgi her şeyin üstündedir. Sevgi her şeyin başıdır. Sevgi ibadetin üstündedir. Sevgi olmazsa hiçbir şey olmaz. Siz bana sevgi nedir demeyeceksiniz de, “Aşık”lık nedir diyeceksiniz. Çünkü aşıkların piri Allah’ın kendisidir. Allah habibine aşık olmuş, hala o sarhoşluğu yaşıyor. Aşıklık Hakk’tan gelen bir duygu ve ilhamdır. Allah habibim, sevgilim diyor. Bunun ötesi yoktur. Sevgi, Hz. Peygamber ve O’nun Ehlibeyt’i’dir. Aşık da Allah’ın kendisidir.
“Gönülden kurtulup benlik kastını / Gerçek seven arar bulur dostunu / Nesimiler gibi yüzüp postunu / Pirin ayağına serenler gelsin” diyorsunuz. Burda derin bir tasavvufi yorumlar var. Dört satıra çok şey sığdırmışsınız. Nesimiler diyorsunuz, Alevilik-Bektaşilik diyorsunuz. Tasavvuftan bahsedelim biraz da...
Tasavvuf çok derin bir konudur. Akıl ve mantığın ötesindedir tasavvuf. Cenab-ı Hakk diyor ki, eğer insanoğlu kıymet ve derecesini bilseydi, ne yerdi ne içerdi, ne uyurdu diyor. Ben kendi varlığımdan halk ettim diyor. Tasavvuf deyince, insanların Hakk’ı gönülde bulmasıdır. Tevazu gerekiyor, her şeyden önce.
İlk şiir denemeleriniz ne zaman başladı?
12 yaşımda şiir yazmaya başladım ve şiirlerimi 1966 yılında saza döktüm. Sazla söylemeye başladım. İsviçre’de, Belçika’da konser verdiğim zaman dostlarım diyorlar ki, biz bu kültürü sizin sayenizde tanıdık.
Çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti?
Ben Emirdağ’da büyüdüm. Emirdağ’da “Ben Aleviyim” demek her insanın karı değildi. Bizim dedemiz her yerde Alevi olduğunu söylerdi.
Son olarak neler söylersiniz?
Sevgi, saygı, aşk hiç eksik olmasın derim.
Söyleşi: Ekim 1998, İstanbul
Aydın, Ayhan: “Söyleşiler: Şemsettin Kubat (Yoksul Derviş)” Cem Vakfı: Cem Vakfı Anadolu İnanç Önderleri Birinci Toplantısı (16-19 Ekim 1998, İstanbul): Dedelerin, Babaların, Ozanların Görüş ve Düşünceleri. İstanbul 2000: 327-328. (5)
ESERLERİ
Kerbelanın Şehitleri İmam Hüseyin, Aşkın Dizileri, Gönülden Sesler, Yüzbin Oldu Yarelerim, Dost Eline Götür Beni, Yunusca.
Nefeslerin Özün, Deyişler, Ufuk Ofset, 1993, Ankara.
Deyişlerin Dilinden, Şiirler, Gürler Ofset, 1997, Ankara.
Duygularla Nefeslerle Evrenseldir Şiirimiz
Güzelleme, Şiirler, Gürler Ofset, Ankara.
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
Sevgi Deyişi
Dağları inletti aşkı sevdası
Beş vakit okunan ezana benzer
Hiçbir şeyde yoktur yanık sedası
Dertli sazımdaki düzene benzer
Çağlayarak akar aşkın selinde
Kavrulmuş sinesi derdin elinde
Dostun ismi zikir olmuş dilinde
Durmadan söyleyen ozana benzer
Sanki gözlerinin bir bakışında
Gönül deryasında gezene benzer
Sevdanın kalemi hilal kaşında
Aşkın kitabını yazana benzer
Görünce kendimden geçesim geldi
Elinden badesim içesim geldi
Varıp dertlerimi açasım geldi
Düğümlü esrarı çözene benzer
Deyiş
Cümle kelamın eftali
Ya Muhammed ya Mustafa
Yerde nebi gökte veli
Ya Muhammed ya Mustafa
Sekiz cennet yapısında
Arşı rahman kapısında
Müminlerin kabesinde
Ya Muhammed ya Mustafa
Şaraben tahur ezildi
Cümle engeller çözüldü
Her şeyden evvel yazıldı
Ya Muhammed ya Mustafa
Aşıkların da sezdiği
Manadan gevher kazdığı
İsmi azamda yazdığı
Ya Muhammed ya Mustafa
Yüzdört kitapta şanı var
Elif Lamda nişanı var
Levlake levlak şanı var
Ya Muhammed ya Mustafa
Düldül ile suya giren
Hayber kapısın koparan
Dertlilere derman veren
Ya Muhammed ya Mustafa
Bunlar birdir zahir batın
Ayan etti mucizatın
Sahibidir düldül atın
Ya Muhammed ya Mustafa
Evvel ahır budur sözüm
Budur gönlüm budur gözüm
Vehüvel Aliyyül Azim
Ya Muhammed ya Mustafa
Mim duası var karşısında
Güzellerin bakışında
Kevser ırmağın başında
Ya Muhammed ya Mustafa
Hamim ayın sin kaf sure
Yıkar kala vurur nara
Ayet ayet sure sure
Ya Muhammed ya Mustafa
Gerçek bir Nur idi Hakda
Muhammed ile birlikte
Elif’de sır Be’de nokta
Ya Muhammed ya Mustafa
Yoksul Derviş biçaresi
Gezer ağlar avaresi
Yasini Şerif Suresi
Ya Muhammed ya Mustafa
Dünya Çocukları Biz Çocuklar
Her yanı gülistan olsun
Ne açılan gülü solsun
Her günü mutluluk olsun
Böyle bir dünya isteriz
Hiç kimse olmasın mutsuz
Ne aç kalsın ne de susuz
Bir dövüşsüz bir kavgasız
Böyle bir dünya isteriz
Şu dünyada barış olsun
Gönüllere sevgi dolsun
Mutluluğun sazı çalsın
Böyle bir dünya isteriz
İşte böyle dünya bırak
Ne atom ne silah gerek
Hemi temiz hemi berrak
Böyle bir dünya isteriz
Yaşam boyu bir olacak
Açılalım çiçek çiçek
Mutluluğa açın kucak
Böyle bir dünya isteriz
Dostluk bağı çözülmesin
Mutluluklar bozulmasın
Gönüller hiç üzülmesin
Böyle bir dünya isteriz
Bacı kardeş bir olalım
Her an ümit var olalım
Şu dünyada hür olalım
Böyle bir dünya isteriz
Yedi iklim bucak bucak
Sevgi dolsun kucak kucak
Dileğimiz budur ancak
Böyle bir dünya isteriz
Yoksul Derviş’im gerçekler
Solmasın türlü çiçekler
Aydın olsun gelecekler
Böyle bir dünya isteriz
Bacı Sultanın
On sekiz bin alemle tanışan
Halleriyiz pirim Bacı Sultan’ın
Hikmetullah binbir kelam konuşan
Dilleriyiz pirim Bacı Sultan’ın
İkrar verip inkarlardan seçildik
Bu evrende kainata saçıldık
Sümbül reyhan binbir renkte açıldık
Gülleriyiz pirim Bacı Sultan’ın
Çamurumuz sevgi ile karıldı
Derman oldu her dertlere sarıldı
İnsanlığa gerçeklere sarıldı
Kollarıyız pirim Bacı Sultan’ın
Pirim Hak Halili Bacı Sultan’ın
Ulular ulusu yüce sultanın
Serçeşmeler başı koca sultanın
Ehlileriyiz pirim Bacı Sultan’ın
İkrar verdik yüce şaha inandık
Elesti bezminde secdeye indik
İmam Hüseyin’in derdine yandık
Allarıyız pirim Bacı Sultanın
Secdem kıblem Ortaören’in düzünde
Arzumanım Hakhalili kızında
Durmadan yürürüm onun izinde
Yollarıyız pirim Bacı Sultan’ın
Yoksul Derviş yüce şahın muhtacı
Gönüllere diktik sevgi ağacı
Efendim sultanım başımın tacı
Dallarıyız pirim Bacı Sultan’ın
Nevruziye
On iki aydır bekliyorum yolunu
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Muhabbetin yağmaladı gönlümü
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Dağlar taşlar secde kılar bugüne
Sular coşar huruş eyler bugüne
Bütün nebat secde eder bugüne
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Kırklar üçler beşler ile derilir
Hızır İlyas dahi burda görülür
Derviş olanlara berat verilir
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Sevinç göz yaşını döker mevcudat
Bütün sahralardan kopar bir feryat
Yeryüzünde bayram ediyor nebat
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Velayet tacını vurundu Ali
Saadet hırkasın büründü Ali
Melek secde etti bilindi Ali
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Erenler sancağı alır eline
Ali Zülfikarı bağlar beline
Bak ne söyler cümle kurt kuş diline
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Şu Yoksul Derviş’in bayramı bugün
İmam Ali dünyaya geldi bugün
Erenler sancağı çekildi bugün
Hoşgeldin sultanlar sultanı Nevruz
Methi Ali
Yüzdört kitap cem olmuştur dilinde
Şeriat tarikat anın elinde
Can baş feda eden dinin yolunda
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Hak arslanım dedi melekler tabi
Kurtlar kuşlar bile verdi cevabı
Lakabına ad koydular turabı
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Oniki yaşında cevlana gelen
Hendek Savaşı’nda meydana gelen
Binlerce küffara Zülfikar çalan
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Bir nara haykırıp Zülfikar çalan
Amri bin Abdutu ikiye bölen
Elli günlük yoldan bir demde gelen
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
O billur dağına çıkıp da inen
Denizde balığın üstüne binen
Mıknatıs Kubbeyi bin pare kılan
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Arş alayı kaplar yüzünün nuru
Sevgili resulun hem alemdarı
Hazreti Fatıma sevgili yari
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Kevser ırmağına sakilik eder
Hazreti Muhammed’e vekillik eder
Cümle düşmüşlere şefaat eder
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Zülfikar belinde parlayıp gider
İsmini sorarsan Haydarı Kerrar
Peygambere olmuş idi alemdar
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
İnkar eden Ali’yi kördür o münkir
Ne inkar edersin gözlerin kördür
Ali’de düldül hem Zülfikar vardır
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Hasan’la Hüseyin yanar çırağı
Behişt makamıdır anın durağı
Hakkın düldülüdür anın burağı
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Dergahımız gavsın dergahındandır
İrşadımız Hakkın halendendir
Sohbetimiz Ali sohbetindendir
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Bacı Sultan durur hem irşadımız
Ehlibeyt yolunda itikadımız
Kırklarla Ali’ye sohbet ederiz
O Hakkın Arslanı Hazreti Ali
Medet pirim Abdul Kadir efendim
Hak Halili dergahına sığındım
Yoksul şefaatını umuben geldim
Sensin Hakk Arslanı Hazreti Ali
Her Yönüyle Afyonkarahisar
Antikler sütunlar süsler
Bunca anı bunca hisler
Demir’inden gelen sesler
Afyonkarahisar’ında
Oyma kabartma resimler
Kayalardaki cisimler
Yüze gülen tebessümler
Afyonkarahisar’ında
Yazılı Anıt Kayası
Bereket Feyiz Kayası
Rahip Ruhban Ev Kayası
Afyonkarahisar’ında
Kral tanrıça hatunu
Atın üstünde sütunu
On bir rahibe hatunu
Afyonkarahisar’ında
Ayazın Halvet Hanesi
Kırk Kızların hikayesi
Üç Kızlar anıt kayası
Afyonkarahisar’ında
Efsanesi sayılmıyor
Anlatmaya doyulmuyor
Sanki kitaplar almıyor
Afyonkarahisar’ında
Etiler’dendir kalesi
Üzerinde Kız Kulesi
Tarihi Gezler Kalesi
Afyonkarahisar’ında
Kalenin iki kapısı
Frigya Mürşil yapısı
Amaryom yedi kapısı
Afyonkarahisar’ında
Cevhere Naime Hatun
Harcadı binlerce altın
Güzel bir su aldı satın
Afyonkarahisar’ında
Afyon kültür hazinesi
Emirbaba efsanesi
Tekke Mevlevihanesi
Afyonkarahisar’ında
Kral beylik emirşahlar
Hükümdarlar padişahlar
Gazi Sultan cerullahlar
Afyonkarahisar’ında
Çok evliya sultan yatar
Ne türkü ne destan yeter
Karaca Ahmet burda yatar
Afyonkarahisar’ında
Emirdede Emir Sultan
Hamza Fakı Balcam Sultan
Hak Halili Bacı Sultan
Afyonkarahisar’ında
Kervansaray Külliyesi
Sayısızdır evliyası
Şol Eba Poşi velisi
Afyonkarahisar’ında
Altmışdört gözlü köprüsü
Osmanlı’nın mimarisi
Bu güzel tarih mirası
Afyonkarahisar’ında
Eserleri antik çağı
Kültür dolu her bucağı
Osmanlı sahip sancağı
Afyonkarahisar’ında
Lala Paşa Rüstem Paşa
Sultan Murat Kasım Paşa
Kılıç Arslan geçti başa
Afyonkarahisar’ında
Binbeşyüz yıla dayanan
İmaretler hamamlar han
Şaheseri Mimar Sinan
Afyonkarahisar’ında
Gedik Ahmet Paşa hana
Ulu Cami kütüphane
Çok sevgili Kadın Ana
Afyonkarahisar’ında
Hoş havası suları var
İlim irfan yuvası var
Hastalara şifası var
Afyonkarahisar’ında
Öğünmeli Türk Ulusu
Kültürü tarih dolusu
Her tarafı şifalı su
Afyonkarahisar’ında
Çavuş Dede Çavuş Dayı
Kılıçla böldü kayayı
Harıl harıl aktı suyu
Afyonkarahisar’ında
Maden suyu bir incidir
Her dertlerin ilacıdır
Yarışmada birincidir
Afyonkarahisar’ında
Sodaları ılıcası
Gazlı gölü kaplıcası
Eber Gölü çaplıcası
Afyonkarahisar’ında
Seyit suların coşması
Sakarya Nehrin taşması
Bacı Sultan’ın çeşmesi
Afyonkarahisar’ında
Karadirik’ten çekilir
İlkbahar seli sökülür
Eber Gölü’ne dökülür
Afyonkarahisar’ında
Karamık’da acı gölü
Lale sümbül çiğdem gülü
Sultan divaniler yolu
Afyonkarahisar’ında
Seydilerde taş ocağı
İscehisar’ın bucağı
Her yanı mermer ocağı
Afyonkarahisar’ında
Topak ev Türkmen Oymağı
Meşhurdur sütü kaymağı
Başa çıkar mı saymağı
Afyonkarahisar’ında
Ali Çetinkaya komutan
Düşmana ilk kurşunu atan
Şair ozan şehit yatan
Afyonkarahisar’ında
Tarih dolu yaprağımız
Bir hazine toprağımız
Dalgalandı bayrağımız
Afyonkarahisar’ında
Türkiye’min kurtuluşu
Atatürk zafer savaşı
Kocatepe anıt başı
Afyonkarahisar’ında
Atatürk’ün abidesi
Duyuluyor zafer sesi
Yaşanır bayram havası
Afyonkarahisar’ında
Burda şeker fabrikası
Bolvadin çayda sekası
Blok tuğla fabrikası
Afyonkarahisar’ında
Genç kızlarda el dokuma
Nakış nakış gül dokuma
Halı kilim çul dokuma
Afyonkarahisar’ında
Dazkırı’da gül yağları
Muttalip viran bağları
Meşhurdur haşhaş yağları
Afyonkarahisar’ında
Bu mirası koruyalım
Kültüre sahip olalım
Yoksul Derviş’i bulalım
Afyonkarahisar’ında
Avrupa’da İşçilerimiz
Avrupa’ya giden işçilerimiz
Neler kaybetmedi neler yitirdi
İşte bütün anne bacılarımız
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Binlerce genç hanımını boşadı
Gurbet ilde ayrı ayrı yaşadı
Gidince her sorun bitecek sandı
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Kimi köydekini sattı götürdü
Kimisi de servetini batırdı
Kimisi yabancı kadın getirdi
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Oğlumuz kızımız bizim değildir
Gayrıyı demeye lüzum değildir
Bu sözlerde asla çözüm değildir
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Kızlarımız gitti yabancılara
Tutulduk çaresiz bu sancılara
Ne deriz doğacak o sabilere
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Kiminin yaşama çağı kalmadı
Kiminin duyduğu saygı kalmadı
Kiminin insanlık bağı kalmadı
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Kimisi yurduna dönüp gelemez
Kimi eşe dosta selam salamaz
Kimi öz derdine çare bulamaz
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Kimi kısmetinden canından oldu
Kimi inancından dininden oldu
Kimi şöhretinden şanından oldu
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Evler yaptı bir sanayi kurmadı
Gelenler de geri döndü durmadı
Kimisi de hiç farkına varmadı
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Çoklarının yuvaları yıkıldı
Çoklarının temel taşı sökülsün
Bazının nişanesi yok oldu
Neler kaybetmedi neler yitirdi
Deyiş
Cem oldular bize bugün muhibler
Cümbüş ile nice vedak saz oldu
Tekbir aldı bugün Kırklar erenler
Kulağıma yanık bir avaz oldu
Melekler sedası tuttu cihanı
Cebrail getirdi Şahı Merdanı
İsrafil Mikail yeterdi anı
Ol Şahı Merdan’ı gören göz oldu
Erenler sedası deldi bağrımı
Yaktı Allah yandırdı ciğerimi
Terk eyledim hırsı nefsi varımı
Ali için niyaz ile naz oldu
Secde kıldı tapusunda melekler
İnler avaz ile yedi felekler
Ali idi cümle Kırklar erenler
Gitti bu kış yine yaz bahar oldu
Yoksul Derviş bunu gördü eyvallah
Kuruldu tarikat açıldı dergah
Muhammed Mustafa hem oldu agah
Kurdu tarikatı sırrı söz oldu
Malatya’da
Gelin dostlar hep beraber gezelim
Eğlen bir iki gün kal Malatya’da
Gördüğümüz güzelliği yazalım
Sen de kısmetini al Malatya’da
Dünya’ya ün saldı bağı bostanı
Hele Seyit Battal Gazi Destanı
Şehri kuşatmış gül gülistanı
Açılmış rengarenk gül Malatya’da
Malatya şehrini yeniden kuran
İslam sancağını yeniden dalgalandıran
Konstantin’i yedi kere deviren
Eser kahramanca yel Malatya’da
Eski Malatya’da olan pirleri
Orada yatan Battal Gazi erleri
Ziyaret eden de kutsal yerleri
Bir başka oluyor hal Malatya’da
En Güzel Örnek
Kurulsa bir sohbet bir üzen dernek
Yunus’tur sevgidir diller içinde
İşte Yunus Emre en güzel örnek
Edepler erkanlar yollar içinde
Koskoca evren döndü dolaştı
Mazluma dertliye erdi ulaştı
Cümle alem ile bildi bilişti
Sevdi ve sevildi kullar içinde
Ölümsüzdür sevenlerin özünde
Nişanesi vardır gönül gözünde
Coşa geldi aşıkların sazında
Türlü seda verdi teller içinde
Lisanı kelamı her sözü Kuran
Bir mesajı vardır; insan ol insan
Aşık Yunus Emre bize bir nişan
Kimseyi incitme haller içinde
Gelip dolaştığı çöl incinmedi
Ne zaman ne mekan yıl incindi
Ne bir canlı varlık kul incindi
Sözleri tatlıdır ballar içinde
Erenler içinde bir ulu hastı
Sanki her kelamı binbir nefesti
Bütün kainata bir sevgi esti
Sardı şu alemi kollar içinde
İnsanlara hizmet için koşardı
Cehaleti dalga dalga aşardı
Bu böyle bir sevgi dolup taşardı
Çağlar durur ol gönüller içinde
Koskoca evrende şarkısı vardır
Gönülde makamı mevkisi vardır
Aşık Yunus Emre kokusu cardır
Çiğdemler çiçekler güller içinde
Gönül beytullahtır görenler hacı
Sözleri dermandır dertler ilacı
Yeşildir diktiği sevgi ağacı
Her an filizleşir dallar içinde
Nerde bir düşkün var gözetmiş görmüş
İlahi aşk ile mevlaya ermiş
Bu Pir Yunus Emre öyle bir deyiş
Tarifi mümkün mü diller içinde
Battal Gazi
Büyük Türk-İslam öncüsü
Seyit Sultan Battalgazi
Evliyanın goncası
Seyit Sultan Battalgazi
Hazreti Peygamber aslı
İmam-ı Ali’nin nesli
Kahramanlıkta yok misli
Seyit Sultan Battalgazi
Bu Türk İslam ülkesinde
Kükremiş aslan sesinde
Seyitgazi ilçesinde
Seyit Sultan Battalgazi
Heybeti Hamza Pehlivan
Kuvvette ol Şahı Merdan
Kuyudan çekti Şah Meran
Seyit Sultan Battalgazi
Fethedip Bizans’ı yıktı
İslam sancağın çekti
Zulmeti kökünden söktü
Seyit Sultan Battalgazi
Kafirler ölür sesinden
Ödü kopar çehresinden
Dağlar inler narasından
Seyit Sultan Battalgazi
Büyük Türk İslam özüdür
Lakabı Battalgazidir
Hanımı Taryon kızıdır
Seyit Sultan Battalgazi
Hünkar Hacı Bektaşi Veli
Horasan’dan kalktı kanat açarak
Köseğisi geldi ateş saçarak
Kırşehir üstünde geldi uçarak
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Tasavvufun sağlam aldı mayayı
Yoğurdu da hamur etti kayayı
Düşün de derinden anla manayı
Hünkar Hacı Bektaş Veli dediler
Hocası tavafta Mekke dağında
Sıcak katmer ister gönül bağında
Aynı anda geldi kuşluk çağında
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Bir kurudu vara bindi de geldi
Darı çeş üstünde namazı kıldı
Hep bütün insanlar hayrete daldı
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Sarı köyde bir mahkeme açtılar
Kayalar yürüdü oradan kaçtılar
İnandılar ayağına düştüler
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Delik taşta kerameti göründü
Kazanlar kaynadı cemler kuruldu
Lokmalar dağıldı kısmet verildi
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Gelin canlar hep beraber analım
Ona hürmet sevgi saygı sunalım
Yoksul Derviş der ki; semah dönelim
İşte Hacı Bektaş Veli dediler
Çağırdı Yunus
İlahi aşk ile yaktı özünü
Böyle bir ateşte kavurdu Yunus
Bütün gönüllerde çaldı sazını
Herkse sözünü duyurdu Yunus
Koskaca evrende döndü dolaştı
Aradığı öz özüne ulaştı
Güreş tutup nefsi ile güreşti
Evvela nefsini devirdi Yunus
Yardımlaşıp işi kolay kılalım
Sevip sevilelim gönül alalım
Dedi dostlar gelin tanış olalım
İnsanı birliğe çağırdı Yunus
Umut verdi sevinç verdi herkese
Zaten Hakkın emri idi bu yasa
Bütün dünya kulak verdi bu sese
Sevip sevilelim diyordu Yunus
Yoksul Derviş der ki; fedakarlığı
Her şeyden kutsaldı insan varlığı
Yok etti ortadan karamsarlığı
Zulmeti sevgiye çevirdi Yunus
Bosna
Gel kardeşim sen de gör
Saraybosna kan ağlıyor
Görenlerden bir haber sor
Bosna halkı kan ağlıyor
Ölenlerin hesabı yok
Çoluk çocuk kadın en çok
Aç perişan yiyecek yok
Hep insanlar kan ağlıyor
Evi barkı binaları
Hep söküldü sineleri
Yavruların anneleri
Bu insanlar kan ağlıyor
Tarihi eserler göçtü
İnsanlar dağlara kaçtı
Onulmaz yaralar açtı
Hep insanlar kan ağlıyor
Mimar Sinan’ın köprüsü
Göçtü bin yıllık yapısı
Kültür varlığının hepsi
Bu insanlar kan ağlıyor
Varlığından yoktur eser
Mekanları olmuş hasar
Her şeyden umudu keser
Hep insanlar kan ağlıyor
Duymalıdır bütün insan
Hak yarattı o da bir can
Her varlıktan kutsal insan
Bu insanlar kan ağlıyor
Bu bir vahşettir doğrusu
İnler analar yavrusu
Bu bir insanlık çağrısı
Hep insanlık kan ağlıyor
Gayrı bu feryadı duyun
İnsan haklarına uyun
Haksızlığa bir dur deyin
Bu insanlar kan ağlıyor
Borcumuz yardıma koşmak
Hep bu dertleri paylaşmak
Hakkın emri yardımlaşmak
Hep insanlar kan ağlıyor
En yakın bizim komşumuz
Müslümandır kardeşimiz
Oradaki yurttaşımız
Hep insanlar kan ağlıyor
Çoluk çocuk sızlıyor
Sineleri eziliyor
Bizlerden yardım gözlüyor
Hep insanlar kan ağlıyor
Evsiz barksız karda kışta
O masumlar küçük yaşta
Uzun bitmeyen savaşta
Bu insanlar kan ağlıyor
Bu insanlar bunca zaman
Hesapsızdır dökülen kan
Kıyılır mı bunlar insan
Hep insanlar kan ağlıyor
Mekan tuttu dağda taşta
Kimisi yandı ateşte
Uyanamaz korkar düşte
Bu insanlar kan ağlıyor
Kalmadı ekmeği aşı
Dinmiyor gözelerinin yaşı
Ne olur kesin savaşı
Hep insanlar kan ağlıyor
Küçük yaşta genç kıza
Başladılar tecavüze
Bu malumdur hepinize
Bak insanlar kan ağlıyor
Yoksul Derviş kan ağlıyor
Orman Hakkında
Hac sevabı alır bir fidan diken
Ağaç dikmek yetiştirmek ne güzel
Cennetliktir ona bir tas su döken
Ağaç dikip yetiştirmek ne güzel
Çalışmak ibadet gayret imandır
Ne yaparsan sağ olduğun zamandır
Doğanın da güzelliği ormandır
Yeşil orman akar ırmak ırmak güzel
Geleceğe köprü kurmak ne güzel
Bu ağaçlar bize bir veli nimet
Gelecek günlere olur bir servet
En güzel hazine bundan al ibret
Ormanları geliştirmek ne güzel
Yetiştir ormanı kurak kalmasın
Bu cennet vatanım bir çöl olmasın
Çiçekler yetişsin güller solmasın
Fidan çiçek yetiştirmek ne güzel
Kitap Sevgisi
Evvela lisanı kelam konuşan
Anlatan heceyi dil kitap oldu
Varıp her konuda akıl danışan
Sorulara cevap bil kitap oldu
Bir kitap var oku insan içinde
Mektebi tahsili irfan içinde
Güzel ahlak edep erkan içinde
Kainata giden yol kitap oldu
Okumakla tüm evreni dolaştık
Ülkelere uluslara ulaştık
Türlü çiçeklerden aldık çalıştık
Kovanda petekte bal kitap oldu
Bugün Türk dünyası İpek yolunda
Ozanlar şöleni sevgi halinde
Atatürk ilkesi bilim dalında
Sanata uzanan el kitap oldu
Yoksul Derviş kitap sevgi okundu
Aşık olan maşuğuna bakındı
Destan destan name name okundu
Sazımdan inleyen tel kitap oldu
Pir Sultan Abdal
Pir Sultan dedi bismillah
Tevekkeltütealallah
Hak Muhammed habibullah
Pir Sultan Abdal dediler
Zincir kar etmez koluna
Kimse duramaz yoluna
Durmadan sazı çalına
Pir Sultan Abdal dediler
Haksızlığa göğüs gerdi
Halkı için canın verdi
Cehalet dağında devirdi
Pir Sultan Abdal dediler
Kendi yurdundan sürüldü
Kırklar başına derildi
Koluna zincir vuruldu
Pir Sultan Abdal dediler
Ciğerini dağladılar
İki kolun bağladılar
Bütün dostlar ağladılar
Pir Sultan Abdal dediler
Bağırdı ey Hızır Paşa
Şu tahtın çalınsın taşa
Dağlar taşlar geldi coşa
Pir Sultan Abdal dediler
Vurdular kızıl tacına
Haksızlık gider gücüne
Çektiler darağacına
Pir Sultan Abdal dediler
Böyle bir ummana daldı
Çekip kapıları yoldu
Bütün gönüllere doldu
Pir Sultan Abdal dediler
Zincir kırıldı kolundan
Eğlenir mi hiç yolundan
Aşıklar söyler dilinden
Pir Sultan Abdal dediler
Baktılar ki darağaca
Paltosu kaldı sadece
Söylediler gündüz gece
Pir Sultan Abdal dediler
Cümle alem buna şaştı
Ata binip yola düştü
Kızılırmak’ı da aştı
Pir Sultan Abdal dediler
Haktan kısmet alan aşık
Etrafına saldı ışık
Yoksul Dervişböyle aşık
Pir Sultan Abdal dediler
Dostluk
Edep erkan dokur tezgahımız var
Bu dostluğa gönül verenler gelsin
İnsan sevgisinden Dergahımız var
Bu erkanı böyle sürenler gelsin
Aşkı ilahinin esrarı bizde
Seyreyleyip gören her canlı göze
Bizden ayrı değil hak gönlümüzde
Esrarı hüdaya erenler gelsin
Ziyaret ettiğim gönül kabesi
Duyup dinlediğim vicdanın sesi
Halka sunduğumuz hak sermayesi
Pahasını biçen erenler gelsin
Arzum kaldı endamında boynunda
Ya Leyla var ya Züleyha soyunda
Sonsuzluğa kadar tarih boyunca
Kardeşlik bağını kuranlar gelsin
Hasetten kibirden kinden kaçarak
Cümle gönüllere sevgi saçarak
Bütün insanlara kucak açarak
Kırklar meclisine duranlar gelsin
Alemler doludur mehtabımızdan
Gül yüzlüm incinme hitabımızdan
İkilik sözü yok kitabımızda
Birlik kapusundan girenler gelsin
Her şeyden bile sevgi şirindir
Nere baksam şu görünen nurundur
Yoksul Divane’yim yaram derinden
Sevgi ilacıyla saranlar gelsin
Ana Sevgisi
Ana dünyaya bedeldir
Ananın sevgisi baldır
Ananın misali güldür
Dünya ana ahret ana
İnsanda sevgi kaynağı
Lale reyhan gül yanağı
Evladın tek dayanağı
Umut ana servet ana
Anayla sarılır yara
Anayla bulunur çare
Anlatılmayan macera
Sevgi ana mürvet ana
Söylemeye diller yetmez
Kimseler yerini tutmaz
Başka sevgi kabul etmez
Saygı ana sohbet ana
Akıl ermez alemine
Saygım vardır hep cemine
Asiye Meryem Emine
Dua ana hizmet ana
Tüm insanlar ana ister
Onundur anılar hisler
Yoksul Derviş saygı göster
Anıt ana mabet ana
Uçalım Aşıklar
Ekber ile Kasım meydana düştü
Kardeşi Abdullah imdada koştu
Şehrüban ana da sır oldu uçtu
Uçalım aşıklar onun aşkına
Sakine taşları başına vurdu
Hüseyinin kanına yüzünü sürdü
Zeynep bacım ciğerini kavurdu
Çekelim yasını onun aşkına
Muhammed Mustafa Şah İmam Ali
Kuran’ı azimde okunur Veli
Sıratı müstakim Hakkı batılı
Seçelim aşıklar onun aşkına
Aşikar eyleme bu gizli sırrı
Ne sitemler çekti ol ebuzeri
İmamı Hasanın içtiği zehri
İçelim aşıklar onun aşkına
Al kana belendi o siyah saçı
Peygamber soyunun ne idi suçu
Şahım Kerbela’ya çekiyor göçü
Çekelim aşıklar onun aşkına
Yoksul Divane’yim gözüm yaşından
Fazlı Abbas geçdi canı başından
Şu dünyanın ekmeğinden aşından
Geçelim aşıklar onun aşkına