HASAN ÖZTÜRK

HASAN ÖZTÜRK

(Ozan BERRAKİ)

 

 Sanatçı kimliğiyle, yazarlığıyla, öğretmenliğiyle, ozanlığıyla “Rumeli’nin Sesi” olan Hasan Öztürk, konserleriyle, konuşmalarıyla, söyleşileriyle, gezileriyle geleneğin yaşamasına katkıda bulunuyor.

 

Sizce “Halk Ozanlığı” neyi ifade ediyor? Halkın yaşam biçimine ilgi duyarak yaşayan ve halkın sorunlarını, yaşamını dile getiren, söz, saz ve ses sanatçısı

 

Halk Ozanlığının tarihsel geçmişiyle ilgili bilgileriniz nelerdir? Halk Ozanlığı sizce ne zaman ve nasıl başlamıştır?

İçinde doğduğumuz ve yaşaya geldiğimiz kültürel ortam nedeniyle halk ozanlığı hep yakın ilgi alanımız olmuş, halk ozanları hep merağımızı, ilgimizi, sempatimizi çekmiştir. Çocukluğumda halk aşıklarını, ozanlarını anlatan kitaplar okurdum. Çocukluk yıllarımda Kerem İle Aslı, Ferhat İle Şirin, Leyla İle Mecnun, Yusuf İle Züleyha vb. kitapları okuyordum. Hz Ali ile ilgili ve benzeri kitapları da.

Halk Ozanlığı, insanlığın var oluşuyla başlar her halde. Nice yazıtlarda söylenmiş sözler hem bilgelerin, hem de halk ozanlarının insanlığa tavsiyelerini, yol gösterişlerini ortaya serer. Halk ozanlığı deyince elbet, Dadaloğlu, Köroğlu, elbet Ulu Ozanlar, Yunus Emre gibi halk önderleri ve de Pir Sultan Abdal gelir akla. Asrımızda ve günümüzde yaşayan birbirinden değerli ozanları da unutmamalı.

 

Çocukluk döneminizdeki ailesel ve çevresel şartlarınız nasıldı? Köyde mi, kentte mi doğup-büyüdünüz?

Köyde doğup büyüdüm. Çocukluğumda evimizde ve köyümüzde cemler yapılırdı. İlkokul yıllarında bu cemler sırasında hiç uyumaz, bir kenara oturur siner, sonuna dek izlerdim. Anam babam beni köy içindeki başka cemlere de götürürlerdi. Demek ki merak ve ilgi o zamanlardan süregeliyor. Bu cemlerde gece boyu sazlar çalınır, nefesler söylenir, semahlar dönülürdü. Ayrıca da o zamanın teknik olanakları çerçevesinde pikaptan Davut Sulari, Aşık Mahzuni, Aşık Daimi, Ali Ekberçiçek gibi ozanların plakları çalınır dinlenirdi.

 

Öğrenim durumunuz nasıldır? Öğretmen okulu. Kepirtepe İlköğretmen Okulu ve İstanbul İlköğretmen Okulu (Çapa). Daha sonra Açık Öğretim Fakültesi sınavlarını vererek AÖF çıkışlı olduk.

 

Bir Alevi ocağına bağlı mısınız? Alikoç Ocağına bağlıyız

 

Küçüklüğünüzde ve gençliğinizde cemlerde bulundunuz mu? Dedeler, zakirler, mürşitlerle bir arada yaşadınız mı? Sizce dedeler kimlerdir?

Bulundum. Küçüklüğümde evimizde yapılan cemlerde bulunurdum. Cemlere merağım, ilgim küçüklüğümden başlamıştır. Köyümüzün Bektaşi önderi (Dede) Hasan Usluaşık, dayım olur (Anamla kuzen). Eskiden beri onunla hep bu işleri konuşmuşuzdur. 33. maddede yazdıklarım doğrultusunda, bu cemlerde köyümüzün ve komşu köylerin inanç önderleri bulunurdu.

 

En çok hangi ozanların şiirlerinden etkilendiniz?

Etkilenmek, yaşamla birlikte kendiliğinden oluşan bir olgu. İnsan zaman içinde etkilenir de ne olduğunu, nasıl olduğunu anlayamaz. Bizler tabi ki halk ozanlarını okuyarak ve dinleyerek yaşadık. Zaman içinde Pir Sultan’ı, Aşık İhsani’yi ve aşıkların öykülerini okuyarak, deyişlerini ve türkülerini dinleyerek büyüdük. Benim özellikle etkilendiğim ve sanatsal biçimlenmemin yolunda yapı taşı olarak dizilen ozanlar: Aşık Mahzuni, Aşık Daimi ve Davut Sulari’dir. Ali Ekber Çiçek te radyolardan her zaman dinlediğimiz bir büyük saz ustasıdır. Şiirsel olarak Aşık İhsani’den de etkilendiğim bir gerçektir. Çünkü çocukluk ve gençlik yıllarımda onu çok okur ve kasetlerini dinlerdim. Türküsel müzik yapısı olarak ta Ahmet Sezgin, Nuri Sesigüzel ve Yıldıray Çınar’dan etkilenerek geldik…

 

En çok okuduğunuz ya da dinlediğiniz kitaplar hangileridir?

Çocukluk yıllarımda aşıkların (Kerem İle Aslı… türü) öykülerini okurdum. Murat Sertoğlu’nun yazdığı Köroğlu kitabını birkaç kez okumuş, adeta sayfalarını ezberlemiştim.

İlkokul yıllarında Şah İsmail’i okumuştum.

Gençlik yıllarımda Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt gibi yazarları okudum.

Yıllar içinde yazım biçimimi bu insanların tarzı etkiledi. Şiirsel biçimimi de sözünü ettiğim ozanlar.

 

İlk şiir tecrübeleriniz nasıldı? Ne zaman şiir yazmaya başladınız?

11-12 yaşlarında şiirler yazmaya başlamıştım. Babam şiir yazardı, onları okurdum. İlk özentim onlardır. Yani, ömrümde ilk tanıdığım şair babam Ali Öztürk olmuştur.

İlkokul öğretmenim, köylümüzdü. Onun da türküye, saza, söze, şiire ilgisi vardı. Şiir yazışımda onun da olumlu etkisi olmuştur. İlk bestemi de 13-14 yaşlarında yaptım. Beste yapmadaki özentim, o günün ozanları, yukarıda sözünü ettiğim aşıklardır.

Köyümde çok sayıda bağlama çalan kişi vardı. Onlar, bağlama çalmaya özenmemde et önemli etkenlerdir,

 

Bade içme gibi bir durumunuz oldu mu? Sizce size bu ilham nasıl geldi?

Bade içmek gibi bir durumum olmadı. Halk türküsüne ilgi, hem ailemde, hem köyümde ve içinde bulunduğum toplumun yaşam biçiminde olduğu gibi, köyümde bağlama çalan çok sayıda insan vardı. Bu ve buna benzer etmenler, bendeki şiir ve beste yetisini tetikledi, geliştirdi.

 

Ozanlıkta bağlamanın yeri nedir? Sazsız ozanlık olabilir mi? Bağlama dışında bir çalgı kullanıyor musunuz?

Ozanlıkta bağlamanın yeri, yemek yerken kaşık, resim yaparken fırça, yazı yazarken kalem gibidir. Ekmek hamuru kararken kullanılan kazıyacak gibi, ekmek teknesi gibi. Olmazsa olmaz mıdır? Bazıları olmazsa da olur. Kaşık yoksa yudumu bandırarak yersiniz. Resim yaparken fırçanız yoksa parmakla, elle ne kadar sürebilirsiniz?

Sazsız ozanlık tabi ki olur. Saz çalamayıp son derece içerikli, anlamlı şiir yazan ve bunları bir ozan olarak yayabilen çok insan vardır.

Bağlama dışında telli, nefesli (üflemeli), vurmalı (ritm) ve klavyeli sazlar çalmaktayım. Yarım yurum bir zurnacıyım. İşime gerektiğinde org ile iş görmekteyim. Ut çalarım. Öğretmenliğimde mandolin elimden düşmez, derslerin çoğunu mandolin eşliğinde yapardım. Buna benzer…

 

Şiir yazarken özendiğiniz, örnek aldığınız, ozanlar kimlerdi?

Öncelikle, babamdan özenerek şiir yazmaya başladım. Çocukluğumda okuduğum aşıkların, ozanların kitaplarındaki şiirler önderlik etti. Yıllar içinde pek çok etkileyici gelip geçti. Buna Nazım Hikmet’i, Pir Sultan’ı, Aşık İhsani’yi, destansı aşıkları sayabiliriz. Çok sonraları şiirlerini tanıdığım Sabahattin Ali, bende çok büyük bir beğeni oluşturdu.

 

Dünyaya bakışınız, insan, tabiat hakkındaki fikirleriniz nelerdir?

Dünyaya bakışımız insancadır. Bir insanın, doğaya, evrene, topluma, insana ve tüm varlığa saygılı, koruyucu, destekleyici, geliştirici olması gerekir. Doğayı katletmek, insanlığı zora sokmaktır. Günümüzde yaşanan acılar, doğaya verdiğimiz zarardan ve yıkımdan kaynaklanmaktadır. Savaşlar, sanayileşimin çarpıklığı, rant, hırs, egemenlerin bodoslama çıkarcılığı ve doğayı babalarının çiftliği gibi görmeleri ve hunharca kullanmaları, yaşadığımız felâketlerin başlıca nedenleridir. Ömrünce bir fidan dikmeyen insanlar, ormanları katlederek konut, işyeri ve yol yapmaktadırlar.

 

Şimdiye kadar katıldığınız yarışmalar hangileridir?

Müzik alanında hiçbir yarışmaya katılmadım. Öğretmen okulu yıllarında 14 yaşlarında bir çocuk şarkısı yarışmasında ödül almıştım, o kadar.

Öykü dalında katıldığım bir yarışmadan ikincilik ödülüm var.

 

Yayımlanmış kitabınız var mı? Kasetiniz var mı?

Romanlar: 1. “Umut Boyu”, 2. “Yaralı Kaldı”.

Şiirler: 1. “Manolya”, 2. “Suya Sabuna”.

Öykü: “Tam Efe”.

 

Müzik alanında: 1. “Bakışın Yeter”, 2. “Şairane Ezgiler”, 3. “Trakya Geleneksel Oyun Türküleri”, 4. “Rumeli Bektaşi Nefesleri”.

 

Türk Tarihi hakkında bilgi sahibi misiniz?

Bir öğretmen, iyi kötü bir okuyucu, Horasan’dan gelen Türk asıllı bir insan olarak, tabi ki Türk Tarihi’ne ilgim var. Bir miktar da bilgim var.

 

Anadolu Aleviliği hakkındaki fikirleriniz, bilgileriniz nelerdir?

Anadolu Aleviliğinde, Sünni İslam’ın dışında kalan, Sünni anlayışın kapsamadığı, algılamadığı değişik davranış ve inanış tarzları vardır. Özde Türk kültürünün getirdiği yaşam biçimi, Anadolu Aleviliğini daha belirgin ve daha özde bir tutumla yönlendirmiş ve oluşturmuştur. Gerçek Anadolu Aleviliğinin özünde “insan” vardır. İnsan sevgisi, insana saygı, insana hürmet vardır. “Önce İnsan” anlayışına dayanır Anadolu Aleviliği.

 

Sizce Hz. Ali nasıl bir insandı, en önemli özellikleri nelerdir?

Hz. Ali, çağının en büyük düşünce insanlarından ve o zamanın en büyük, en değerli, en önemli aydınlarından birisidir. İnsan odaklı, toplum odaklı düşünen ve yaşayan bir aydın.

En önemli özelliği, iyi bir felsefeci, iyi bir toplum bilim uzmanı, iyi bir sosyolog, doğru görüşlü bir önder, yol gösterici.

Aynı zamanda, içinde bulunduğu toplumun huzuru, kazanımları için her türlü zorluğa göğüs gerebilen bir savaşımcı.

 

Kerbelâ ve Hz. Hüseyin için neler söyleyeceksiniz? Niçin tüm Alevi - Bektaşi ozanları Kerbelâ için matem şiirleri yazmışlardır? Kerbelâ Olayı size ne ifade ediyor?

Kerbelâ’da Hz. Hüseyin, namertlerin, art düşünceli hainlerin oyununa gelmiş, iyi niyetinden kaynaklanan sinsi bir pusuya düşürülmüş, yeryüzünün ve insanlığın tanıdığı en büyük vahşetlerden birine özne olmuştur. İnsanlık için ıstırabın en acımasızı ve en büyüğü nasıl ve ne kadar olursa, ona ve yanındakilere uygulanmıştır.

Alevi-Bektaşi ozanlar, asırlar önce, bin küsur yıl kadar önce yaşanan bu vahşetin dehşetini, acısını öylesine içselleştirmiştir ki, halâ yüreklerde o acı tazeliğini, güncelliğini korumaktadır. Günümüzde gezi olayları, yakın geçmişimizdeki Sivas, Maraş vs. olaylar halâ ne kadar canlı ve diri yaşanıyorsa, asırlar geçse de Kerbelâ da aynı yakıcılığını, ölmezliğini, tazeliğini korumaktadır. İnsanlık, o olayı unutmayacak, unutamayacaktır.

Kerbelâ olayı, siyasetin o günkü yapısı içinde en acı betimleyicidir. Ne kadar acımasızca, siyaset, kalleşçe, kişisel çıkar duygularıyla yapıldığında ne kadar büyük acılara ve yıkımlara neden olabiliyor, Kerbelâ olayı bunun en acı deneyimlerinden biridir.

 

Alevi - Sünni farklılaşması ve Alevilerle Sünniler arasındaki kaynaşma hakkında neler düşünüyorsunuz?

Aleviler ve Sünniler, inançları bir yana, insanlık potasında buluşmalılar.

İnsanlık kavramını ve toplumu bir takım art niyetlerle, çıkar hesaplarıyla biçimlendirmek yerine, bütünüyle insan ve toplum huzuru açısından görebilen kişiler, bireyler ve kurumlar bir gün oluşabilirse, Aleviler ve Sünniler o zaman kendi kültürlerini ve yaşam biçimlerini özgürce uygulayarak tabi ki bir arada huzurla, barışık yaşayabileceklerdir. Alevisi Sünnise, önce insan olduklarını ve insanların bir arada, barışık yaşamaları gerektiğini akıllarından çıkarmamak zorundadır.

 

Tasavvuf hakkında neler söyleyeceksiniz?

Tasavvuf, insanın mistik yaşamını içeren, insana huzuru, bilinci, hakkaniyeti, doğruyu öneren bir söylem biçimidir. Safsata ve zorlamalı söylemlerin dışında, daha bir inandırıcı, daha bilimsel ama ulaşılması zor yolları kolaylaştırıcı bir “sorun çözüm” yöntemidir. Çeşitli inanç ve emir yollarıyla zorlaştırılan ve karanlıklaştırılan yaşam yolumuzu, tasavvuf, ışığıyla aydınlatır, gösterdiği yöntemlerle basitleştirir ve yaşanılası kılar.

Tasavvuf, en basit söylemiyle: İnsandan yana kurulu bir felsefedir.

 

Yunus Emre, Seyyid Nesimi, Hatayi, Pir Sultan Abdal gibi ozanların şiirlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çoğu, tasavvufu içeren, insanlığa doğruyu, güzeli, kolayı, onuru, erdemi, inceliği, yüceliği öneren eserlerdir. Çünkü sözü edilen, adı geçen bu insanlar, gerçek güzel insanlık değerleriyle donanmış, yüklenmiş, güzellik ve yücelik erdemiyle bezenmiş insanlardır. Çıkınlarında insan sevgisi ve huzuru bulunmaktadır. Ellerini attıklarında çıkınlarından alıp insanlığa verebilecekleri her zerre veya kütle, insan onuruna, insan huzuruna, insanın ve toplumun iyiliğine yarayan erdemlerdir.

 

Sizce bu isimler neden ölümsüzler arasına katılmışlardır?

İnsanlığa bıraktıkları olumlu izler, onurlu, erdemli miras ve insanlık yararına sundukları yürekleri sayesinde, dünya durdukça, insanlık var oldukça, onlar da yaşayacaktır.

 

Atatürk ismi size neyi ifade ediyor? Atatürk’ün Türk insanına getirdikleri nelerdir?

Sınıfta bir kompozisyon ödevi, soru: “Atatürk neler yapmıştır?” Tüm öğrenciler başlangıcından bitimine kadar kâğıtlar dolusu yazmışlar. Bu öğrencilerden birisi, bir tek cümle yazarak kâğıdını öğretmene vermiş. Yanıtı şu: “Atatürk neler yapmadı ki!” Puanı, 10 üzerinden 10.

Yine güzel bir söylem vardır: Türk ulusu Atatürk’ü Tanrı’ya borçludur, ondan sonra ne varsa Atatürk’e borçludur.

Günümüzde, Atatürk’e bütün dünya gereken ilgiyi, saygıyı, saygınlığı göstermektedir. İçerdekiler ne kadar çabalarsa çabalasın, Atatürk’ü öldüremeyeceklerdir.

İlkokul 1. sınıfa giderken öğretmenimiz “Atatürk öldü” fişini vermişti. Akşam evde ödevimi yaparken babam yanıma geldi. Bir de baktı, ben “Atatürk öldü” yazıyorum. Derhal müdahale etti: “Atatürk hiçbir zaman ölmemiştir. Öyle cümle olmaz. Değiştir bakalım onu” deyip satır aralığına o güzel yazısıyla şunu yazdı: “Atatürk ölmedi.” Sonra bana, ”Hadi bakalım. Fişini böyle yaz. Yarın da öğretmenine göster!” dedi. Ben, öğretmenlik yaşamım boyunca, her 1. sınıf okuttuğumda o fiş cümlesini böyle verdim: “Atatürk ölmedi.”

Bir çocuk şarkısı ne güzel söyler: “Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor; uygarlık savaşında bayrağı o taşıyor, her gücü o aşıyor. Ülküme güç veren devrimler senin; ufkuma çizdiğin aydın yol senin. Gençlik senin, sen gençliğinsin; ölmedin ölemezsin.”

 

Türkiye’nin geri kalmışlığını nelere bağlıyorsunuz?

Türkiye’yi yönetenler, Atatürk’ü tanımadılar, onun çizdiği yolu anlayamadı, algılayamadılar.

Ülkeyi yönetenler, halk ve ülke yararına düşünmediler. Kişisel ve kendi kesimlerine uygun düşündüler, yaşadılar ve yaptılar.

Çaldılar.

İyilikleri bozdular, yeni iyilikler oluşturamadılar.

Üretime yönelik düşünmediler. Dışardan almayı hedeflediler. Çünkü dışardan gelenlerde onların keselerine hep bir şeyler kanalize oldu.

Halkı, ulusu bilinçlenmekten men ettiler. Eğitimi halk yararına yapmadılar.

Daha ne sayayım. Hepsini saymaya kalkışırsam hem sayfalar yetmez, hem de bitmez…

 

Sizce bu toplumu neler değiştirebilir?

İnsandan, haktan yana bir dünya oluşturabilmek duygusu ve düşüncesi gelişirse…

İlmin yolunda ilerlemek ilke olarak benimsenirse…

Köylüyü yerinde, toprağında tutarak bilinçli çiftçilik ve hayvancılık yaptırılırsa…

Köydeki insana yeni seçenekler sunulur, yeni olanaklar yaratılır, bu dallarda bilinçlendirilirse…

Köylünün her yaptığı işi bilinçle ve bilimsel yapması sağlanırsa…

Sanayi atılımı ulusal ve evrensel ölçeklerde ve bilinçli yapılırsa…

İnsanımıza evrensel hukuk ve bilimsel yaşam biçimi layık görülürse…

Vb…

Namuslu, dürüst, verimli, insaflı, vicdanlı…

Ve…

 

Sizce demokrasi nedir? Gerçek bir demokrasinin yaşanabilmesinin şartları nedir?

Demokrasi, sözcük anlamıyla, insanların özgür düşünebilmesi ve özgür yaşayabilmesidir. Bu açıklamanın doğrultusunda veya sonunda, başkalarına zarar vermemek, zararlı olmamak vardır. Başkalarının demokratik ve özgürlük haklarına kesinlikle saygı gösterip bu kurala uyularak yaşayabilmektir önemli olan.

Başkalarının haklarının başladığı yerde bizim haklarımız biter. Demokrasinin özü, özeti budur.

 

Sizce Halk Ozanları toplumsal olarak ne gibi işlevleri yerine getirmişlerdir?

Belki amiyane bir söylem olacak ama: Halk Ozanları, aslında halkın bekçi köpeğidir bir bakıma. Birileri, gece uykusunu rahat rahat uyurken, köpek, gece boyu kuşkuludur. Kapıdan girecek, eve zarar verebilecek birilerine karşı hep titizdir, dikkatlidir. Sahibi içerde, rahat yatağında sere serpe uyurken, gecenin bir sırası kapıdan giren bir hayırsızı sezen köpek, hemen tepki gösterir, havlamaya başlar. Sahibi, derin uykusundan sarsılarak uyanır. Çıkar dışarı bakar, kimsecikler yoktur. Çünkü hırsız saklanmış, gizlenmiştir. Adam, köpeğe çok kızar. Tutar, soba odununu fırlatır köpeğe. Gecenin bir yarısı havlayarak onu uykusundan uyandırdığı için cezalandırır. Oysa bilmez ki köpek onu bir hırsıza karşı uyarmaktadır.

Ozan da sazıyla sözüyle sürekli halkı uyarır. Uyuyanları uyandırmaya çalışır. “Uykuda böyle bir ses, duy uyan, etme uyan; uyku bir can olsa bile, kıy uyan, yapma uyan…” demiştir Mahzuni.

Tarih boyunca halk ozanı, halk ozanları hep halkı uyarmış, uyandırmaya gayret etmiş, hırsıza karşı, talancıya karşı halkın duyarlı olması için çabalamıştır.

Ne kadar başardığı tartışılır.

Yine de, başarısız olmuşsa ozan, suç ozanın değil, uyanmamakta, anlamamakta direnen halktadır sorun.

Bu halk değil midir, Mahzuni’yi vatan haini gören, İhsani’nin zindanlarda kalmasına alkış tutan, bu halk değil midir Pir Sultan idama giderken taşlayan?

Ozan daha ne yapsın?

 

Çağdaş dünya ve Türk yazarları hakkında neler biliyorsunuz?

Çok kapsamlı bir soru. Girersek içinden çıkılmaz. Ciltlerce araştırmalar yapılabilir ve kitaplar, ansiklopediler yazılabilir.

Eski Sovyet ve Rus yazarlar, dünya çapında eserler bırakmıştır.

Fransız yazarlar ona keza.

Bizi de Yaşar Kemalimiz, Orhan Kemalimiz, Fakir Baykurtumuz, Kemal Tahir, Mahmut Makal gibi büyük yazarlarımız, her biri büyük ve önemli eserler bırakarak ölümsüzler arasına katıldılar.

Son dönem yazarlarımızdan Çılgın Türkler’in yazarı Turgut Özakman, birbirinden önemli eserler bıraktı bizlere.

Aziz Nesin, boyundan büyük kitap deposunu bize bırakıp gitti.

Okumak gerek.

 

Günümüz çağdaş Türk yazar ve sanatçılarından birisiyle tanışıklığınız var mı?

Tabi ki. Hasan Hüseyin Yalvaç, günümüzün önemli yazarlarından birisidir. Bunun yanında isimli isimsiz nice yazar, şair ve ozanla birliktelikler yaşamaktayız.

 

Halk Ozanlığı geleneğinin günümüzde devam ettiğine inanıyor musunuz?

Tabi ki yaşamaktadır. Örneğin, bir Garip Yadigâr vardır, günümüz Türkiyesini ustaca betimlemektedir kalemi ve sazıyla.

Ali Dikli, bir taşlama ozanıdır.

Günümüzün en büyük yaşayan ozanlarından biri, Uzunköprü’de Derviş Kemal Özcan’dır. Nice büyük ozanlarla duygu, düşünce, gönül, zaman ve emek birlikteliği etmiştir. Feyzullah Çınar, Aşık Nesimi gibi büyük ozanlarla olan birliktelikleri onu daha verimli ve bilinçli kılmış, yarına çok önemli eserler yarattırmıştır.

 

Hangi ozanı ve ses sanatçılarıyla dostluğunuz var?

Aşık Nesimi ile yakın dostluğumuz ve birlikteliğimiz olmuştu. Derviş Kemal Özcan, aynı yolun yolcuları arasında elini öptüğümüz bir büyüğümüzdür.

Günümüzde pek çok ozan ve saz-ses sanatçısıyla birlikteliklerimiz sürmektedir.

 

Kitap okuyor musunuz?

Başucumda daima, birbirinden farklı yapılarda üç dört kitap bulunur. Her seferinde, her birinden gerektiği kadar sayfa okur, güne öyle başlarım ve günü öyle bitiririm.

 

Sinemaya, tiyatroya gidiyor musunuz?

Geçmişte daha fazla giderdim. Günümüzde çok fazla gidemedim. Gitmek ve sık sık gitmek, çok gitmek gerektiği inancında ve bilincindeyim.

 

Şimdiye kadar kaç Alevi - Bektaşi anma etkinliğine katıldınız?

Topçu Baba Kültür Etkinliklerinin bünyesindeyim.

Yöremdeki Gül Baba etkinliklerine her yıl katılmaktayım.

2012 Temmuz’unda Amasya Gümüşhacıköy’de Niyaz Baba etkinliklerine katıldım.

Bulgaristan’da Demir Baba etkinlilerine 2001 yılında katıldım.

Birkaç kere Hacı Bektaş Veli etkinliklerine katıldım.

Unuttuklarım veya şu an aklıma gelmeyenler vardır.

 

Halk ozanlarının genel sorunları sizce nelerdir? Çözümlenebilmesi için neler yapılmalıdır?

2003 yılında İstanbul Halk Ozanları Derneği HALKODER’in genel başkanlığını yaptım. Halk ozanları, günümüzde olabildiğince ferdi takılmaktadırlar. Her ozan, aynen bir ses sanatçısı gibi, bir sazcı, bir türkücü gibi, yalnızca kendi işine bakmakta, kendisi bir yerlerde olmaya çabalamaktadır. Ben 58 yaşında bir insan olarak bugüne değin her hangi bir Halk Ozanı derneğinden, yetkilisinden, sorumlusundan, etkilisinden öyle bir teşvik, öyle bir yönlendirme görmemişimdir. Başkaları görür mü, görmez mi, onu da bilemiyorum.  Demek ki, halk ozanları günümüzde birbirinden kopuk, birbirini desteklemeden, önermeden, birbirini ilgilendirmeden yaşamaktadırlar.

 

Bu durumda, halk ozanlarının sorunları var mıdır?

Elbet vardır. Hem de diz boyudur. Ama, halk ozanları yalnızca kendi kişisel sorunlarını biliri ve düşünürler. Genele bakmazlar. Sorunlar da böylece sürer gider.

Çözüm: Duyarlı, tutarlı bir dernekleşim içinde… Bilgisini, birikimini, çabasını, halk ozanlarının çözümüne odaklayabilecek aklı eren kişilerin çabalarıyla bir şeyler yapılabilir. Bilinç, birikim, özveri, akıl, vicdan gerektirir.

 

Halk ozanlığında ne gibi değişmeler yaşanmıştır?

Geçmişte halk ozanlığı, kendini halka, halkın sorunlarına adamışçasına yapılmış. Halk için her tür zorluğa göğüs gerilmiş. Bunun son halkalarından birileri Aşık Mahzuni ve İhsani gibi insanlardı.

Günümüzde ozanlar daha çok kişisel endişelerini yaşamakta ve yaşatmaktadırlar. Organize olamamakta, örgütlenememektedirler. Oysa örgütlenmek, birlikte hareket etmek kaçınılmazdır.

 

Toplumun ve devletin halk ozanlarına bakışını, yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Devletin böyle bir endişesi, bir düşüncesi yoktur. Kendini düşünmeyeni, devlet zaten düşünmez.

 

Halk ozanlarının geleceği hakkındaki fikirleriniz nelerdir?

Bilinçli ve duyarlı bir biçimde örgütlenip bir araya gelinmeli. İşi yönlendirmeye talip olanlar gerçekten günümüz ozanlığının, günümüz ozanlarının sorunlarını yakından bilip, dertlerini dert, tasalarını tasa, sorunlarını sorun bilmeli ve yüzde yüz çözüm amaçlı oralarda bulunmalı.

 

Elinizde bulunan ozanlarla, ozanlıkla ilgili kaynaklar hangileridir?

“Tanıdığım Ozanlar” adlı bir çalışmam var.

 

Halk ozanlarının sorunlarını giderilebilmesi için hangi kurumlar, neler yapabilir?

Ozanlara yarar yine ozanlardan gelir. Ozanlar için başka yerlerden çözüm aramak gereksiz ve boşunadır. Ozanlar, kendi sorunlarını kendileri ortaya koymalı ve kendileri çözüm aramalıdır. Bunun için de olumlu, bilinçli bir biçimde örgütlenmelidir.

 

Ozanlara ekonomik destek sağlanması için neler yapılabilir? Ozanların eserlerinin korunması, kasetlerinin, kitaplarının basılabilmesi için neler yapılabilir?

Kurulabilecek bilinçli bir dernek, bu sorunların üzerine gider ve olumlu sonuçlar alır.

 

Dedeler, babalarla ozanlar arasındaki ilişkilerin daha yoğun olabilmesi için neler yapılabilir?

Dedelerle, babalarla ozanlar, geniş çaplı, detaylı, gündemli ve çözüme yönelik, gerçek anlamda bilinçli bir toplantı yapar, bu toplantı gerek bir gün, gerek bir hafta sürer. Burada her şey konuşulur, masaya yatırılır. Kitle adına sorumluluklar alınır. İş yapabilecek yetideki insanlara görevler verilir, destek olunur. Her şey konuşarak, görüşerek, inanarak, bilinçle, akılla çözümlenir.

 

OZANLA İLGİLİ KİŞİSEL BİLGİLER

 

Nüfusa kayıtlı olduğu il: Kırklareli

 

İlçe: Kofçaz

 

Köy: Terzidere

 

Köyün hane sayısı: 60

 

Köyün nüfusu: 1000

 

Köyde yaşayanların sayısı: 250

 

Şehre göç edenlerin sayısı: 750

 

Köyde konaklama yeri var mı? Varsa kaç kişiliktir? Köy binasında konaklama yeri var. Ne kadar düzenlidir bilemiyorum ama düzenlenir sanırım.

 

Köyünüzü çevreleyen Alevi / Bektaşi köyleri var mıdır?

Çok sayıda

 

Çevre köylerin dini inanışı (Adet olarak)       

i.    Alevi   ( )

ii.   Bektaşi           ( )

iii.  Alevi - Bektaşi          (12,5)

iv.  Sünni  (3,5)

v.   Çepni  ( )

vi.  Tahtacı           ( )

vii. Türkmen        ( )

 

Rehberiniz hangi ocaktan gelir? Alikoç yolundan

 

Mürşidiniz hangi ocaktan gelir? Hacıbektaş ocağına bağlıdır

 

Varsa köyünüzdeki dergâhın ve türbenin adı: Köyümde Ahmet Baba türbesi var idi. Onun adına her yıl kurban etkinliği yapılır. Yakın zamanlarda köyümün merasında yapılan fidanlama çalışmaları nedeniyle (ola ki bahanesiyle, kasıtlı olarak) Ahmet Baba’nın mezarı yok edildi.

 

Çevre köylerdeki ziyaret yerleri ve yatırların adresleri: Topçu Baba, Gül Baba, Mercem Baba.

 

Civar köylerdeki türbe, dergâh var mı? Topçu Baba, Gül Baba, Mercem Baba

 

Bağlı olduğu ocak: Çevre köylerdeki Bektaşiler genellikle Balımsultan ve Babai koluna bağlılar.

 

Yörenizde bir kültür veya dini inançsal anma etkinliği yapılıyor mu? Yapılıyorsa, tarihi nedir? Topçu baba, her yıl Haziran ayının 2. Cumartesi (Topçular köyünde)

Gül Baba etkinliği Her yıl Haziran ayı sonları veya Temmuz ayı başları (Ahmetler köyünde)

Benim köyümde her yıl mayıs ve haziran aylarında üç kurban yapılır. Bunlardan biri “Yağmur kurbanı”, ikincisi “Ahmet Baba Kurbanı”, üçüncüsü “Mercem Baba Kurbanı”

 

Etkinliğe kimler, hangi bölgelerden gelmektedirler? Etkinliğe her yerden katılımlar olmaktadır

 

Sizin talip köyleriniz, yöreleriniz hangileridir? Kofçaz’ın 12,5 köyü Bektaşi/Alevi’dir. Kırklareli’nin ve Tekirdağ’ın köylerinde de aynı soydan ve sürekten insanlar bulunmaktadır.

 

Köyünüzde, bölgenizde sizin dışınızda Talibi olan ocaklar hangileridir? Balım Sultan yolu. Şeyh Bedrettin anlayışı (Babai Kolu)

 

Eğitim durumunuz? AÖF

 

Kaç yaşındasınız? 58

 

Mesleğiniz ya da işiniz nedir? Öğretmen

 

Yazarlık:Yayınlanmış romanlarım ve öykü kitaplarım

Ozan: şiir kitapları

Müzisyen: Müzik albümleri Çok sayıda beste ve derleme çalışmaları.

Halk Müziği çalışmaları; Berrak Türküler adında THM korosu kurdum, çalıştırıyorum, etkinlikler yapıyoruz.

 

Görüşme tarihi:  8 Mayıs 2014

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile