Gelecek Hesap Soracak...

Gelecek Hesap Soracak...

O kadar çok iş var, o kadar yapacak çok iş var ki, ben pek anlayamıyorum bu toplumu. Gerçekten bakıyorum da kollektif çalışmayı gerektiren öyle eksiklerimiz var ki, biz bunun neresindeyiz, niye böyle bir durumdayız bir türlü gerçekten anlayamıyorum.

Evet yüzlerce iş var, yüzlerce. Örneğin Bektaşilik konusu var. Bu sadece bazı kişilerin uzman olmasıyla tam anlaşılamayacak, birilerinin gayretiyle ortaya tam konulamayacak bir mesele...

Bir büyük tarih, yüzlerce tekke / dergah, binlerce baba, derviş, yüzlerce cilt yazma, on binlerce dize nefes...

Balkanlar'dan Kafkaslar'a, İran'a, Kerbela'ya, Mısır'a ve şimdi ta ABD'ye kadar uzanan bir büyük coğrafya...

Bir sürü belge, kitap; onca tarumar edilen tekke, yok edilen tarih ve büyük değerler...

Bir Araştırma Merkezi'nin üstesinden gelebileceği bir konu bu.

Ne büyük vefasızlık var şu topraklarda.

İnsan olma okulu olarak nitelendirilen ve yüzlerce yıllık tarihi boyunca insana yakışmayan hiçbir olayın olmadığı aydınlık bir kültür- inanç- bilinç- eğitim- edebiyat okulu, ocağıdır Bektaşilik.

Birçok badireler atlatmış, parçalanmalar yaşamış, yok sayılmış, yasaklanmış, tekkeleri yok edilmiş, babaları sürgün edilmiş ama insanlığından, ideallerinden, değerlerinden hiçbir zaman vaz geçmemiş bir ulu yol...

Ama ne yazık ki, bu çağda Alevi - Bektaşi toplumu Bektaşilik konusunda ne yeterli bir bilgiye sahip, ne bu bilgilerin derlenip toparlanacağı bir merkezi var, ne de yeterli araştırmacısı- yazarı var...

Her ne hikmetse; yine bir kısmı çok iyi niyetli bu inançtan olmayan bazı bilim insanları, yazarlar ortaya güzel şeyler koymaya çalışıyorlar.

Bizim toplum ise, şunla, bunla uğraşmaktan, basit kayıkçı kavgalarıyla, kendisini gösterme hastalığıyla uğraşmaktan uzağı göremiyor, doğru dürüst bir şey yapamıyor.

Aslında tüm dünyada bilakis bu dönemlerde özünde aydınlık olan, insan olan kültürel sistemler merak edilir, araştırılır.

Biz de ne bunu karşılayacak bir yapı, ne de hangi kökenden olursa olsun insanların meraklarını giderecek nitelikte yetişmiş yeterli baba, yazar vasfında insan var. Gerçekten de olanlar bir elin parmakları kadar az.

Kimseyi küçümsemek haddime değil. Ama 30 yıl az bir zaman değil, bunları görüyorum, Alevi - Bektaşi toplumu her konuda yerinde saymakla kalmıyor, her alanda geri gidiyor.

Denebilir ki eleştirmek kolay, ortaya fikir koymak gerekir. Benim gibi duyarlı nice insan bu konularda yüzlerce yazı yazdı, fikir ortaya koydu, ama bunlar hiçbir karşılık bulamadı.

Kısaca demem odur ki, "dert bizde derman ellerimizdedir" sözü de kifayet etmiyor.

Yola birlikte gidilir, deniyor o da etkisini yitirmiş durumda. Kimsenin Yola birlikte gittiği yok, yarı yolda arkadaşını, bir başka kurumu yarı yolda bırakıp çıkarımızın peşine düşen bir toplum olduk.

Asla umutsuz değilim ama maalesef bu toplum bu haliyle değerlerini derleme, yaşatma, tanıtma, geleceğe aktarma gayreti bir yana iyice savrulmaya başlıyor...

Var ki vah...

Herkes bir tv. kanalı kurmuş, bir facebook sayfası açmış, internet sitesi kurmuş, kendi reklamını yapmak sevdasında, kendi yarattığı bir tabana seslenme derdinde, hatta bazıları olmayan ayrımlar yaratma - kitleleri kutuplaştırma sevdasında; toplumsal gayret ve çalışma Hakk getire...

Yarınlar elbet bizden hesap soracaktır.

Ama bu toplumun öncüleri ilk önce o hesabı kendi kendilerine sorsalar çok iyi olacak...

Böyle giderse; yarın öbür gün çok geç olacak çünkü...

Ayhan Aydın

05 Eylül 2020

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile