İstanbul Büyük Otogarı'nda Köy Enstitüleri ve Hasan Ali Yücel Anma Programı

Köy Enstitüleri ve Hasan Ali Yücel Anma Programı

Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KAGEV)’nın destekleriyle, bugün, 13.30 – 18.00 saatleri arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Büyük İstanbul Otogarı’nda gerçekleştirilen Köy Enstitüleri ve Hasan Ali Yücel Anma Programı açıkçası dolu dolu geçti.

Gazeteci Orhan Bursalı, Doç. Dr. Aynur Soydan Erdemir ((KAGEV)  Genel Sekreteri) , Dr. Yazar Sadık B. Albayrak ve Aydın Bal’ın konuşmacı olarak katıldıkları etkinlik, aslında şehrin en hareketli yerlerinden birisinde, binlerce insanın şehir ve ülke değiştirdiği bir alanda yapıldı. Kültürler değişirken, Türk eğitiminde çok köklü bir değişimin simgesi olan ve aradan yarım asırdan fazla bir zaman geçse de halen çok konuşulan köklü bir eğitim seferberliğinin simgesi olan bir kurumun konuşulduğu bir etkinliğin burada yapılması da çok ilginç ama çok anlamlıydı doğrusu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çok önemli bir gayretle ve örnek teşkil edecek şekilde yeniden düzenlediği Büyük İstanbul Otogarı’nın yönetim bölümündeki Hasan Ali Yücel Toplantı Salonu’ndaki etkinlikle birlikte önemli bir fotoğraf sergisi de açıldı. Ben bu fotoğraflardan çok etkilendim. Çünkü buradaki fotoğraflar bir ülkenin yazgısını değiştirebilecek bir neslin umut dolu olmasına rağmen, baltalanan geçmişinin acı hatıralarını da bağrında saklıyordu. Türk eğitim seferberliğinin en büyük devrimci evrelerinden birisi olan Köy Enstitülü Yılların ölümsüz hatıraları, bu milletin hafızasının yok edilemez bir parçası olarak sonsuza kadar bizlere derin öyküler anlatmaya devam edecektir. Belki de bu konuda çok ciddi bir kütüphane yanında, bir müzenin de kurulması gerekir.

Türk Eğitiminin Devrimci öncü isimlerinden Hasan Ali Yücel’in 124. Doğum Günü münasebetiyle düzenlenen etkinlik aslında şehirleri birbirine bağlayan bir mekânda, ellerinde bir zamanlar tahta bavullarla eğitim için seferber olan öğrencileri ve öğretmenleri de birbiriyle buluşturan bir manevi ruha da sahipti. Ama bu organizasyonda önemli bir içtenliği ve emeği olduğu anlaşılan Fahrettin Beşli’nin söylediği gibi, ta o zamanlar yokluğun pençesinde kendisine bir gelecek kurma hayalinde olan köy enstitülü çocukların ana çalışma ve dolayısıyla barınma mekânlarından birisi de otogarlar olmuştur.

Etkinlikte ilk sözü alan Büyük İstanbul Otogarı İşletme Müdürü Sayın Fahrettin Beşli’nin belirttiği gibi, bu etkinlik, tüm Türkiye için çok önemli olan Köy Enstitüleri ve çok önemli tarihi bir şahsiyet olan Hasan Ali Yücel’in anılmasının ötesinde anlamlar ifade ediyordu.  Bu etkinlik; Türkiye’nin yaşadığı büyük eğitim hamlesinin anlatılması, yeniden hatırlatılması, geleceğe köy enstitülerinin ruhuyla bakmak için yeniden bir başlangıç ve bu bilincin geleceğe taşınması yönünden de önemi büyük ve çok anlamlı olan bir etkinlikti. Fahrettin Beşli’nin söylediği gibi bugüne kadar köy enstitüleri, köylü çocukların eğitilmesi, onların kurtarılması şeklinde bir algı yaratılmaya çalışıldı. Köylü çocuklarının eğitilmesi aynı zamanda köyü değiştirme ve köyde yapılmak istenen bir reformun parçasıydı.

Pırıl pırıl bir ortamda, gençlerin de işin içine girmesiyle başarılı bir şekilde süren anma etkinliğinde söz alan konuşmacılar; gerek köy enstitülerinin Türkiye’nin çağdaşlaşmasındaki ve eğitimindeki önemine, gerekse Hasan Ali Yücel’in yaşamı, kişiliği, gayretleri ve emekleri konularını gündeme getirdiler.

Anma için seçilen konuşmacılardan önce de; KAGEV Başkanı Prof. Dr. Güler Yalçın, Boğaziçi Yönetim A.Ş. Genel Müdürü Ethem Pişkin, İstanbul Büyükşehir Gurup Başkanvekili Doğan Şubaşı, Hasan Ali Yücel’in kızı Gülümser Yücel de etkinlikte anlamlı birer konuşma yaptılar. Dimağı aydınlıklar içindeki Gülümser Yücel’in yaptığı konuşmada söylediği gibi; ülkemizin bugün içine düşürüldüğü duruma “yabancı güçler” de şaşırmaktadır.

 

Paneldeki Konuşmalar

Orhan Bursalı; ülkenin eğitim politikaları açısından köy enstitülerinin attığı sağlam adımların bugün bile etkilerinin sürdüğünü, binlerce öğretmeniyle Anadolu’da bir devrim yaratan bu hareketin çağdaşlaşmanın bir parçası olduğunu vurguladı.

 

Doç. Dr. Aynur Soydan Erdemir ise; Hasan Ali Yücel’in yaşamı, eğitimi, faaliyetleri, gayretleri üzerinde durarak, onunla ilgili detaylı bilgiler sundu.

 

Aydın Bal ise; akademisyen kimliğe sahip olmayan birisi olarak katıldığını söylediği bu etkinlikte, bu eğitim ordusunun içinden önemli bir simanın, Niyazi Bal’ın oğlu olarak onunla ilgili bilgileri dinleyenlerle paylaştı. Çok özlü bir şekilde yaptığı konuşmasıyla Anadolu’nun bir köyünden çıkan bir çocuğun eğitim basamaklarındaki yükselişinde karşılaştığı olayları da özetleyerek anlatıp, canlı bir profil çizmiş oldu.

 

Sadık Albayrak ise; hem paneli yöneten, hem de olaya çok boyutlu bakabilen bir isim olarak, köy enstitülerinin önemini çarpıcı başlıklar halinde verirken, köy enstitülerinin sayısız eğitimci yanında birçok yazar ve aydında yetiştirdiğini, konuyla ilgili yazılan yüzlerce kitap içinde vurgu yapılması gereken bir konunun da, yazarlar konusu olduğunu söyledi.

Sevgili dostlar, sevgili okurlar;

Ne ilginç bir dünya bu dünya; ülkeyi ABD’nin kucağına iten anlayış güzel yurdumuzda belki de ilk iş olarak çağdaşlaşmanın temel hamlelerini yok ettiler, eğitimi köreltmeye dolayısıyla ülkeyi eski düzene döndürmeye köy enstitülerini kapatmakla başladılar.

Sermayeyi ABD. ve Batı’nın her dediğini yapmakta arayan kafalar Türkiye’yi her geçen gün gericileştirerek bu ülkenin geleceğini de yok ettiler.

Hepsi çok planlı, programlı, saat gibi tıkır tıkır işleyen bir düzenekte Türkiye düşmanlarının, bu yurdun öz evlatlarına ve öz değerlerine karşı giriştikleri kıyıcı politikalarla yerine getirildi.

Yıllar yılı ülkenin aydınlarını; “bölücü, düşman, vatan haini Komünistler” diye damgalayıp, hapislerde çürütenler aynı zamanda aydınlanmayı da yok etmek istediler.

Bugün ülkenin tüm milli servetlerini satan, ağaların yerine komprador sanayicilerin, onların da sonunda yurdun tüm maddi – manevi değerlerini yağmalayan bir avuç azınlığın yurdu köleleştiren kafasının temelleri köy enstitülerini kapatan zihniyetle başladı.

Adım adım ülkedeki eğitim, laik sistem, demokratik düzen, hukuk yapısı yok edilip, üretmeyen tüketen, hazırcı, tümüyle dışa bağımlı bir millet ve devlet yaratıldı.

Bugün bu durum öyle bir boyuta getirildi ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı tümüyle tehdit altına itildi, yeryüzündeki geleceği en belirsiz ülke yapıldı.

Gericiliğe, yurt düşmanlığına direnmeyen; çağdaşlığa, bilimsel eğitime, laikliğe, eşitliğe, hukukun üstünlüğüne önem vermeyen zihniyetler bir ülkenin yok olmasına sebep olmaktadır.

Bizlerin bir araya gelmesi de yine bu büyük ideallerin çevresinde buluşmasıyla anlam kazanır.

Çağdaş ve laik eğitimi yok edilen, gençliği tüketilen bir ülke, geleceği yok edilmiş bir ülke demektir.

Bu bilince sahip olanlara ne mutlu.

Sevgi ve muhabbetlerimle…

 

Ayhan Aydın

17 Aralık 2021, Cuma