Aşık Mahzuni Şerif’i Kalbimize Gömdük

Giderken Milyonları Birleştirdi...

Zaten Yeri Hacı Bektaşların, Yunusların, Pir Sultanların Yanıydı

Aşık Mahzuni Şerif’i Kalbimize Gömdük

AYHAN AYDIN

 

Cumhuriyet dönemi halk ozanlığı geleneğinin en güçlü isimlerinin başında yer alan, günümüzde yaşayan en ünlü halk ozanımız Aşık Mahzuni Şerif’i kaybettik.

17 Mayıs’ta Almanya’da hayata gözlerini yuman Mahzuni Şerif çok genç yaşta saza, söze, muhabbete dahil olmuş, ölene kadar en sevdiği uğraşı türkü, deyiş söyleyip, şiir yazmayı bırakmamıştı.

Anadolu toprağında ülkesinin ruhuna ses, nefes olan Aşık Mahzuni Şerif çok ozanın ve sanatçının ulaşamayacağı bir başarıya kavuşarak yaşarken efsaneleşti.

Aşık Mahzuni Şerif geleneksel halk ozanlığı damarının günümüzdeki en önemli temsilcilerinden birisi olurken sadece sazı, sözüyle değil; görüş, düşünce ve eylemleriyle de halkının gönlünde taht kurmayı başarmış bilge bir insandı. Onun haksızlığa, sömürüye, çıkar pazarlarına karşı tavrı; halkından, yoksul ve ezilmişten yana olan tercihi essiz bir ezgiyle çaldığı sazının nameleriyle de bütünleşince onu istisnasız tüm Anadolu’nun köylerine, kasabalarına, hanelerine girebilen büyük bir değer yapmıştı. Ama sadece bu kadar değil. O gerçekten sürekli okuyup araştıran, eleştiren, bu manada da kendini sürekli yenileyebilen büyük düşün insanıydı da. Kaleme aldığı yazılardan, konuşma ve sohbetlerinden bunu rahatlıkla anlamınız mümkündür. Bu satırların yazarı geçen sene sonunda kendisiyle yaptığı çok uzun bir sohbette bir kez daha bir Alevi aydını ve düşün insanı olarak Mahzuni’nin derin fikir ufkunu görmüştür.

Sorunlardan yakınan, sazı ve şiirleriyle bu sorunları halkına, devleti yönetenlere halkıyla birlikte haykıran Aşık Mahzuni Şerif aynı zamanda sorunlara çözüm üretebilen bir insandır. Aşık Mahzuni Şerif gerçekten de bizce hiç kimse tarafından değeri tam anlaşılamamış, yitik çok büyük bir değerimiz olarak sonsuz yolculuğunda yüreğimizi burkmaya devam edecek.

Onu Hacı Bektaş’ta uğurlamaya gelen on binlerce seveni elbette onun için çok üzüldü, yıllar boyunca kuru soğanı aş yapan köylülerimiz, fukaralarımız kendi içlerinden, onlar için sazını ölene kadar çalan birini kaybetmenin elbette derin elemini duyuyorlardı. Sesi olağanüstüydü, sazı benzersiz çalardı, yüzünü hiç ekşitmezdi, can insan, dost insandı. Ama onun değerini gerçekten de tam anladığımızı oraya gelen kalabalığa bakarak söyleyebilir miyiz? Benim de yüreğim yandı/yanıyor... Tüm Mahzuni sevenleriyle birlikte... ama yine de ben Aşık Mahzuni Şerif’in yeterince anlaşıldığına, ona yeterince değer verildiğine, ona sahip çıkıldığına inanmıyorum.

 

Aşık Mahzuni Şerif, Büyük Usta, Sevgili Dost!

 

Hani seninle bir belgesel şeklinde son bir söyleşi daha yapacaktık? Hani seninle çıkacaktık Berçenek’ten yaya..., dağları, belleri, tepeleri, vadileri, yalçın kayalıkları aşıp türkü harmanında buluşacaktık. Hani “dert gezer derman gezer / itikattadır nazar” deyip deyişleri, nefesleri yeniden yorumlayacaktık? “Okunacak en büyük kitap insandır” sözünü ne de çok beğeniyordun. “Yahudi, Müslim birdir bana” diyordun ama tüm Aleviler/Bektaşiler gibi Yezid’i, Muaviye’yi, Mervan’ı hiç sevmedin tüm hayatın boyunca da “yezitlikle” hele hele kendi içimizdeki yezitliklerle mücadeleni bitiremeden nasıl oluyor da bizi öksüz bırakıp çekip gidebiliyorsun sevgili dost!

Emperyalizme karşı çıktın, ulusal birlik ve beraberlik dedin, Mustafa Kemal dedin, tam bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, aş, iş, ekmek dedin.

Hz. Ali dedin, Hacı Bektaş, Mevlana, Yunus dedin, pir dedin, musahiplik dedin, cem dedin, saz dedin, dostluk, barış, kardeşlik dedin. Dünyanın en güzel türkülerini, barış türkülerini söyledin, dünyanın en güzel inanç müziklerini, nefesleri, deyişleri söyledin.

Uğurlar olsun, sevgili büyük ozan, uğurlar olsun. Yaşarken felsefelerini yılmadan, bıkmadan, içtenlikle savunduğun, Hacı Bektaşların, Pir Sultanların yanında rahat uyu! Şiirlerin, ölümsüz. Güzel sesinle hep yaşayacaksın.

Cenaze Töreni

 

Aşık Mahzuni Şerif için 19 Mayıs Pazar günü Ankara’da Kültür Bakanlığı’nın önünde bir tören yapıldı. Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın, TBMM Başkanvekilleri Ali Ilıksoy ve Kamer Genç ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in de hazır bulunduğu törende konuşmalar yapıldı. Törene binlerce insan katılırken, onlarca halk ozanı, kurum ve kuruluş temsilcisi, yazar ve bu arada CEM Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan da hazır bulundu.

Aynı gün Hacı Bektaş’ta düzenlenen törene ise en az yüz bin kişi katıldı. Hacı Bektaş Anma Etkinlikleri’ni hatırlatan büyük kalabalığın sevgi seli içinde Çilehane’deki Ozanlar Anıtı’nın alt tarafına defnedilen Mahzuni Şerif’i uğurlamaya yurdun dört bir tarafından insanlar gelmişti.

Hacı Bektaş girişinde yüzlerce araçlık konvoyun oluştuğu görüldü. Türkiye’de tarihi bir gün yaşanırken, özel televizyon, radyo ve yazılı basının gerek Mahzuni’nin vefatına, gerekse cenaze törenine yeterince yer vermemesi sert tepkilere neden oldu.

Hacı Bektaş’taki törene TBMM Başkanı Ömer İzgi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Mustafa Kul, Kamer Genç, sanatçılardan Sabahat Akkiraz, Musa Eroğlu, İlyas Salman, Belkıs Akkale, Sadık Gürbüz, Kıvırcık Ali, Yavuz Top, Enver Çelik, Zafer Gündoğdu gibi sanatçılar katıldı.

Büyük ozan son yolculuğuna Dertli Divani’yle birlikte binlerce kişinin okuduğu dualarla uğurlandı.

Bu arada büyük ozanın vefatı dolayısıyla Cem Radyo yayın akışını değiştirdi. Tüm İstanbul ve Anadolu’da ve Avrupa’da halk Cem Radyo’dan gelişmeleri ve ozanın ölümsüz eserlerini günler boyunca dinlediler.

Ayrıca Cem Radyo program yapımcısı ve sunucu Ayşe Acar, ozanı çok seven ve ozanın da çok sevdiği CEM Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’la özel bir söyleşi programı gerçekleştirdi. Prof. Dr. İzzettin Doğan programda insan canına böylesine önem veren insanlık değerinin kaybının büyük üzüntü kaynağı olduğunu ama onun ölümsüz eserleriyle daima yaşayacağını söyledi.

Cem Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Tükek ise yaptığı açıklamada, büyük bir insanlık değerini kaybetmenin verdiği üzüntü içinde olduklarını söyledi.

Tüm Alevi-Bektaşi Kurum ve kuruluşlarının, dernek ve vakıflarının otobüsleriyle Hacı Bektaş’a akan halk büyük bir birlik, beraberlik, sevgi görüntüsü oluşturmuştu. Yoğun katılım içinde Malatya’dan İzmir’e kadar ozanların yanında dedelerin de varlığı dikkat çekiyordu.

Fethi Erdoğan Dede (İstanbul): Tüm Alevi kurumları bir olup da bir helikopter kiralasaydılar da Ankara’dan buraya bu büyük kalabalığı çekseydik. Tarihe geçecek bir kalabalık ve sevgi seli. Rahmetliyle çok eskiye dayanan bir tanışıklığım vardı, çok üzüldüm, onunla anılarımı size yazacağım.

Hasan Sağbilge Dede (İstanbul): Ülkemizin bir büyük değerinin vefatı bizi inanınki derinden yaraladı. Üzüntüm o kadar büyükki anlatamam.

Murat Karataş Ozan/Dede (Ankara): Gerçek bir değerimizi kaybetmenin elemi içindeyiz. Gerçekten çok büyük bir ozan ve inanç insanıydı.

Ali Cevat (Ozan Sinemi) - Ozanlar Vakfı Başkanı: Ülkemizin yetiştirdiği en ünlü yaşayan halk ozanını kaybetmenin verdiği üzüntü içindeyiz. O herkese örnek olan aydın bir insandı.

Hüseyin Yalçın Dede (Adana): Can dost, bir büyük ozanı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz.

Coşkun Gönüllü (Ozan Gönüllü Coşkun) (Ankara) : Size üzüntümü en güzel bir şiirle anlatabilirim sanırım. Duyduğum büyük üzüntüden sonra yazdığım şiiri yayınlanması için size göndereceğim.

Elvan Çelen Dede (İzmir): Böylesine büyük bir değerimiz kolay yetişmiyor. Duyunca derinden sarsıldık. Hemen toparlandık Karşıyakalılar olarak otobüs tuttuk yola düştük.

Doğan Türkdoğan (Ozan Doğancan) (Adana): Nasıl anlatayım ki kederimi. Bir ozan olarak biz de kelimelere döktük duygularımızı. En kısa sürede yazdığım şiiri size göndereceğim.

Mustafa Tosun Dede (Malatya): Can dost, bu büyük üzüntüyü paylaşmak için hemen koşup geldik.

 

CEM DERGİSİ, HAZİRAN 2002

EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 295-297)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile