Üniversite Ve Üniversiteli Alevi Gençliği (1992)

Üniversite Ve Üniversiteli Alevi Gençliği (1992)

 

AYHAN AYDIN

 

Fakültelerden oluşan, lisans, lisansüstü öğrenci yetiştirmekle beraber, görevleri arasında araştırma yapmak ta bulunan yüksek öğrenim ve bilim kurumudur üniversiteler.

Sayısı 29’a varan üniversitelerimizde yüzbinlerce genç öğrenim görüyor, binlerce görevli gelecekte Türkiye’nin hayat kanı olacak beyinleri yetiştirmeye çalışıyor. Yapılan yatırımlar, beslenen umutlar, gelecek hayalleri hep üniversiteliler için.

“Üniversiteli”, “Üniversite Hocası”, “Üniversite Eğitimi”, üniversite kavramlarından sadece birkaçı. Tanımı; Bilim yuvası. Dünyada ve kısmen ülkemizde tüm yeniliklerin kaynağı üniversiteler.

Ya günümüz Türkiye’sinde üniversitenin durumu?

12 Eylül rejiminin tüm demokratik kurum ve kuruluşları ezme operasyonundan üniversiteler de payını aldı hem de en yıpratıcı oranda. Bilimsel özerkliği yok edilip, düşünen öğretim elemanları görevlerinden sürüldü. Araştırma, inceleme, akıl ve mantık yuvaları üniversiteler medrese karanlığına gömüldü.

Okumayan, düşünmeyen, sormayan sığ bir “üniversiteli” kitlesi meydanları doldurdu.

“Çürüyen bir devlette ve kokuşan bir toplumda”, aslında, üniversitenin de batağa saplanması şaşılacak bir şey değildir.

Üniversitenin yerini üniversiteyi yok sayan tortular kalıbı YÖK aldı.

YÖK’ün zinciri sallandıkça her demokrasiye inanmış kişinin onuru sancıyor.

 

“Sizlere selam olsun üniversiteliler!

Öğretmenleri alınmış kürsüler,

Öğretmenler!

Sizlere selam olsun

Hürriyeti yazan eller, dizen eller!

Sizlere selam olsun makineler

Entertipler, rotatifler, bobinler!

Bu gülünç aşağılık

Namussuz şeyler dışında!

Enver Gökçe

 

Üniversitelerimiz, “her şeyimiz”, “canımız” üniversitelilerimiz!

Kitap okumamakla övünen üniversitelilerimiz; yurtlarda koridorlara tüküren, top oynayan üniversitelilerimiz; ellerinde demir çubuklar “Laik kalemleri kıracağız” diyen çevreyi tahrip eden üniversitelilerimiz; Yaşamları arabesk  sultanına esir olmuş üniversitelerimiz.

Üniversitelerimizin dev sorunları var; Başta çağdaş, laik eğitimden hızla kopuş olmak üzere.

“Güçlenen dinsel “fanatik” (bağnaz) akımlar, terörlerini giderek artan bir biçimde üniversitelere sokmuşlardır. Van’da Yüzüncü Yıl Üniversitesinden bir öğrencinin, oruç tutmadığı gerekçesiyle “İslam’ın Bekçileri” tarafından bıçak ve taşlarla öldürülmesi, ayrıca yedi öğrencinin yaralanması, bu dindarların neler yapabileceğini, laik bir toplumun hangi tehlikelerin tehdidi altında olduğunu göstermektedir.

Korkarım ki, yasaklar ve yönetimsel önlemlerle, aydınlanmanın önüne geçilemeyecek, onların gizli düşmanlığı daha da artacaktır.” (Mümtaz Soysal)

Hala Aleviler için en inanılmaz önyargılarla yüklü, daima karalama taraftarı bir yığın üniversiteli de var, aramızda.

Yüzyılların pis kalıntıları hala devam ediyor. Dışlama, horlama, karalama sanki Alevi’nin kaderi?

Konunun Aleviliğe dayandığı bir tartışmada bir üniversite hocası, bir Alevi gence şöyle demiş: “Eğer biz olmasaydık sen burada şimdi konuşamazdın”. Şu zihniyete bakın siz, adam sanki her şeyi yaratan varlık ki Alevi’nin de yaşamısı onun onların elindeymiş.

İşte en çarpıcı örnek, Alevileri kendilerine denk bir insan bile saymıyorlar: Yaşabilmesi onlara bağlı, beşinci, yedinci sınıf bir vatandaş muamelesi gösteriyorlar.

“Ay, ben bu Alevileri çok merak ediyorum” diyor bir üniversiteli kız da, sanki karşısında bir merihli görmeyi umar edayla.

Böyle sorular, sakatlıklar dolu dizgin.

Peki biz ne yapacağız bu durumlar karşında? Aydınlar olarak, okuyan-araştıran gerçek üniversiteliler olarak? Hepten mi duyarsız kalacağız, yoksa  sorunlara karşı tepkimizi mi göstereceğiz?

Mutlaka ama mutlaka sorunlarımıza sahip çıkmalıyız.

Yoksa yarınlar hesap sorar!

Bir gün mutlaka

Bir gün mutlaka.

 

CEM DERGİSİ, YIL 1, SAYI 11, ŞUBAT 1992

EKİN İDİK OLDUK HARMAN, AYHAN AYDIN, (ALEVİLİK BEKTAŞİLİKLE İLGİLİ HABERLER, ETKİNLİKLER, SÖYLEŞİLER, YORUMLAR, FOTOĞRAFLAR – 1992 - 2004), 2005, İstanbul, KAHRAMAN OFSET, (SAYFA: 134-135)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile