Alevi Bektaşi İnanç Kurulu Toplandı

Alevi Bektaşi İnanç Kurulu Toplandı

Ayhan Aydın

Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından, 4-5 Mart 2017 tarihleri arasında Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen Alevi Bektaşi İnanç Kurulu’nda birçok Alevi Bektaşi kurum ve kuruluş temsilcisi, inanç önderi olarak dedeler söz alarak, dedelerin, pirlerin, anaların, babaların, dervişlerin, zakirlerin, bu yola inanç bazında hizmet eden öncülerin önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. 
Uzun zamandır bazı bölgesel toplantılarla olgunlaştırılan ve Türkiye’nin birçok bölgesinden de inanç önderi dede ve pirlerin, anaların, zakirlerin katıldıkları iki günlük toplantıdaki oturumlarda kalıcı bir Alevi Bektaşi İnanç Kurulu’nun oluşturulmasının zorunluluğu dile getirilirken, bu konuda yapılmak istenenler sıralandı. 
Konuşmacılar, Alevilerin yaşadıkları sorunlara değindikleri konuşmalarında bugüne kadar büyük fedakârlıklarla Alevi Bektaşi Yolu’nu bugünlere getiren dedelerin, pirlerin, babaların, zakirlerin haklarının yok sayıldığını, onlar üzerinde büyük oyunlar oynandığını, bu inanç temsilcilerinin hak ettikleri yerin elde edilmesi için mücadele verip, kurumsallaşmanın şart olduğu söylendi.

Konuşmacılar çok güzel konulara değindiler, nefesler, semahlar eşliğinde Alevilik’le ilgili önemli bir etkinlik daha gerçekleşmiş oldu…

 

Haberle ilgili detaylar şuradan okunabilir…

http://www.pirha.net/alevi-inanc-kurulu-hatalarin-karsisind…

Bir Önceki Acı Deneyim…
Daha önce Cem Vakfı tarafından gerçekten de çok iyi niyetlerle uzun yıllara dayanan çabalar sonucunda Dedeler/Babalar konusunda ciddi çalışmalar yapıldı. Yerel araştırma gezileri, dedelerin, babaların tespiti, onların görüş ve düşüncelerinin alınması, 6 uluslar arası toplantı, iki kalıcı kitap… Daha nice nice işler… Bu çalışmalar bile bir kitabın/ kitapçığın konusu olur…

Neyse olayı derinleştirmek istemeden sadece şunları söylemek istiyorum:
Cem Vakfı’nın çok iyi niyetlerle ve çok iyi niyetli insanların çabaları ve içtenlikli çalışmalarıyla olgunlaşan “Dedeler-Babalar Çalışmaları”, sonuçta biraz da amaç farklı olduğu için hiçbir zaman yeteri kadar anlaşılamadı, tam değerlendirilemedi, sonuca ulaşamadı.
Cem Vakfı’nın elinde muazzam bir kaynak oluştu; inanç önderi olan dede, baba, derviş, zakir, ozan vd. isim, telefon, ocak listesi vs. bu daha iyi kullanılabilirdi.
İnanç Önderlerinden elde edilen sözlü bilgiler derli toplu bir şekilde yayınlanabilirdi.
Dedeler, babalar konusunda ciddi çabalar gösterileceği inancı ve ilanıyla kurulan “Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı” ismi bile tartışma yaratıp, Bektaşileri dışarıda tuttuğu için daha ilk başta eleştirilmesinin ötesinde, tüzüğünde yazılanların yani hedeflerin hiçbirisini yapmadığı için bir hayal kırıklığı oldu.
Tek tip cem dayatması âdete bu kurumun temel işlevi ve görevi haline geldi-getirildi. 
Tekelci bir anlayışla, dayatmacı bir kafayla tüm dedelerin babaların üstünde emir-komuta zinciri içinde bu kurumu yozlaştıran, içini boşaltan, zamanla Aleviliğe, dedelik ve babalık kurumuna zarar veren tepeden inmeci bir yönetim anlayışı burayı çoraklaştırdı. 
Dedelerin Babaların özgün ve özgür fikirleri tam alınmadan “devlete bağlanma, devletten maaş alma, kadroya girme” gibi görüşler onlara dayatıldı.

Bektaşilik
Biraz da benim çok büyük sevdam ve bazı baba ve dostlarla da olağanüstü gayret ve çabalarla, İzzettin Doğan’ın da kişisel ilgi ve sevgisiyle Balkanlar’da, Trakya’da yani Rumeli dediğimiz Anadolu’nun bir uzantısı ve ona bir başka kapı açan bu topraklardaki Bektaşilik ve Bektaşi inanç önderleri Cem Vakfı’nın aslında en önemli dayanaklarından birisi oldu. 
Buradaki dervişlerin, babaların, halifebabaların Cem Vakfı’nın çabalarına çok yoğun katkıları ve katılımları oldu. Onların, dışarıda kalmışlık duygularının da etkisiyle, “devlet, bayrak, vatan” konularında daha bir duyarlılıklarıyla aradıkları adresin Cem Vakfı olduğu algısı oluştu.
Birçok dergâh/tekke/ocak babası Cem Vakfı’na bağlandı. Cem Vakfı’na en büyük desteği verenlerden bir kesim de Trakya ve Balkanlar oldu. Buralara çok yoğun ziyaretler yapıldı, oradan sayısız kere dedeler, babalar, analar Türkiye’ye gelerek toplantılara, gezilere katıldılar.
Bunlar aslında çok güzel çabalar/çalışmalardı. Birçok yararları da oldu.
Fakat; Cem Vakfı’nın Anadolu’daki hatta onun da bir bölümünde uygulanan ve o kısmı bile yozlaştırılmış “tek tip cem” oralara kadar sokulmak istenince, dayatmacı kafa ortaya çıkınca, işler değişti. 
Bir de “baba, derviş, Bektaşilik” lafları hep zikredilse de, özde aslonanın Ocakzadeliğe bağlı Alevilik olduğu, “dedelerin (pir-seyyid) gidemediği yerlerde yüzyıllardır (idareten) babaların bu işleri yürüttükleri, ama aslolanın Anadolu’daki seyitlik olduğu, mutlaka bir seyide bağlanmak gerektiği” görüşü de yavaş yavaş oralara zekredilmeye (yedirilmeye) çalışıldı. Bundan bir kısım Bektaşinin ve Bektaşi babasının haberi (farkındalığı) oldu ve onların buna tepkileri de doğmadı değil. Ama önemli bir kısmının tam da haberi olmadı. 
Dolayısıyla başta hedeflenen çok farklı bir şeyken, sonradan bu sefer de bir asimilasyonu da hiç de doğru olmamak üzere Cem Vakfı, Trakya’da, Balkanlar’da, birlik, beraberlik, dirlik adına yapmaya başladı. Zaten birçok nedenden dolayı (yarı korku, ürkeklik, çekingenlik, önyargılar), “bayrak-ülke” sevdalısı bu can insanlar her şeye rağmen Cem Vakfı’nı bir şemsiye olarak gördüler, görmeye de devam ediyorlar.

Sonuç:

Cem Vakfı’nın birçok olumlu, güzel çalışması gibi, Balkanlar ve Trakya konusunda da hizmetleri olmuştur. 
Ama şunu da çok net söylemek lazım, Cem Vakfı bazen de yarardan çok zarar getirici adımlar atarak, buraların yozlaşmasına, bu inancın yozlaştırılmasına da vesile olmuştur/olmaktadır. 
Babalara yani Bektaşilere bir parmak bal çalarak, bir kısım babayı gezdirerek, gri pasaport verdirip Balkan ülkelerine göndererek, cemevi yapmak gibi bazı taahhütlerde bulunarak, saf iyi niyetli insanların bu duygularını, çaresizliklerini sömürmek Alevi Bektaşi erkânına uymamaktadır.

Ben çok daha uzun yazılar yazmak isterim. Şimdilik bu kadar yazmakla yetineyim.

Konuyu bağlayayım;

Çok güzel bir girişimle, Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından iyi niyetlerle “Dedeler (Pirler), Babalar” Toplantısı yapılıp, bir kalıcı kurul oluşturulmak istenirken, bir umut dalgası yaratılırken, geçmişi tümüyle silip atmadan; daha önceki çabalara tamamen iyi, tamamen kötü demeden, yaşananlardan ders çıkararak, geleceğe daha sağduyulu bakmalıyız.

Cem Vakfı’nın dedeler babalar konusundaki tecrübesine iyi bakmamız lazım. Aynı hataları yapmamak, daha emin adımlarla, bu sorunu gerçekten de ciddi bir şekilde çözmek için, meselenin önemi doğrultusunda çabalar göstermek lazım.

Benim sadece bu toplantıyla ilgili sormak istediğim, bu iki günlük toplantıda hemen hemen hiçbir Bektaşi temsilcisinin, Rumeli temsilcisinin olmaması doğal mıdır? 
Elbette bunun bazı gerekçeleri vardır ama Cem Vakfı örneği önümüzdeyken herhalde biraz daha dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum.
Emeği geçen, toplantının organize edilmesinde ciddi katkı sunan, bu toplantıyı yapan tüm kurum temsilcilerine içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum…

Muhabbetlerimle…

Ayhan Aydın

 

Önder Aydın Sağol ayhan aydın

Beğen · Yanıtla · 1 · 5 Mart, 23:14

 

Aydar Teker Isterdimki haberimiz olsun

Beğen · Yanıtla · 3 · 5 Mart, 23:15

 

Ergül Kınalı Inci "Pirimiz Şahı Merdan Ali " bu durumu güzel bir sözü ile anlamlandırmıştır..
( Benim soyumdan gelen değil, yolumu süren bendendir..)
Yolumuzun, inançımızın ehli olan Seyyid Dede'lerimiz kadar Bektaşi Dedebaba'larda bizim için kıymetli ve değerlidir.. Eyvallah

Beğen · Yanıtla · 8 · 6 Mart, 00:08

 

Refik Engin İnşallah bir daha toki ve akillere bulaşılmaz

Beğen · Yanıtla · 3 · 6 Mart, 07:33

 

Erkan Durmuş Üzgünüm haberimiz bile olmuyor.

Beğen · Yanıtla · 1 · 6 Mart, 08:39

 

Mehmet Şilli Ayhan, iyileştiğine sevindim. Bir yarayı çok iyi dile getirmişsin. İlerde bu da hallolacak inşallah.

Beğen · Yanıtla · 1 · 6 Mart, 09:18

 

Ahmet Aslandogan Ayhan can yazdiklarin kismen dogru. Burda siz ocak seyitlik Pirlik olgularinin belirleyici olmadigini ortaya sürüyorsunuz. Alevilik Kizilbaslik HakMuhammet Ali Yolunu nun yegäne kaynagidir ve Bektasilik koluda bu asil köke gövdeye baglidir. Senin konum...Daha Fazlasını Gör

Beğen · Yanıtla · 2 · 6 Mart, 13:29 · Düzenlendi

 

Encogest Versoix Ayhan Hoca nın yine tezcanlılığı tutmuş!

Beğen · Yanıtla · 1 · 6 Mart, 10:21

 

Huseyin Basar Baba Eyvallah Ayhan Aydin , hislerimize tercüman olmuşşun.. Aşk Olsun..

Beğen · Yanıtla · 5 · 6 Mart, 10:59

 

Musa Ağacik ALEVİ - BEKTAŞİ YOLU, ancak NİTELİKLİ bir SEÇİMLE LİYAKAT esasına göre BİLGE DEDE, ANA, BABA ve DEDE BABA'ların seçilmesiyle Tarihsel misyonuna uygun olarak Aydın, Kişilikli, Onurlu bir GELECEĞE taşınabilir. 
Alevi - Bektaşi Toplumunun mevcut durumu ise, ÇIKMAZ SOKAKTAN ibarettir. Zira başta ALEVİ - BEKTAŞİ DERGAHLARI olmak üzere ALEVİ DERNEK, FEDERASYON ve KONFEDERASYON YÖNETİCİLERİNİN büyük çoğunluğu ALEVİ - BEKTAŞİ TARİHİNDEN BİHABER, OKUMA, ARAŞTIRMA, MERAK ETMEYEN ve OTURDUKLARI KOLTUKLARI KİŞİSEL MENFAATLERİNE ALET EDEN, SEÇİM döneminde ise Partileri tavaf eden CAHİL - UYANIK kişilerden oluşuyor. 
ALEVİ - BEKTAŞİ YOLUNA ve FELSEFESİNE GÖNÜL VEREN AZ SAYIDAKİ DEDE, ANA, BABA, DEDE BABA ve YÖNETİCİNİN ise tüm bu olup biten olumsuzluklara karşı koyacak gücü olmadığından artı ve en önemlisi de ALEVİ - BEKTAŞİ TOPLUMUNUN OKUMA TEMBELİ OLUP TARİHİNDEN BİHABER OLMASI, yaşanan haksızlıklara ve DAYATILAN YANLIŞLARA SESSİZ KALMASIDIR.
ALEVİ - BEKTAŞİ DERGAHLARI, toplumu aydınlatmaktan çok KİŞİSEL ÇİKARLARINI, TOPLUMUN MENFAATLERİNDEN üstün tutan DİYANETTEN ve DEĞİŞİK SİYASAL ve MENFAAT GRUPLARINDAN İCAZETLİ CAHİL ve "UYANIK" yöneticilerden dolayı adeta ASİMİLASYON MERKEZLERİNE dönmüşlerdir.
Sözün özü; "Aydın, ilerici, demokrat" ALEVİ - BEKTAŞİ toplum kesiminde de AKP İktidarıyla birlikte, KÖŞE DÖNÜCÜLÜĞE ek olarak bir de AKLA ve MANTIĞA aykırı DİNSEL HURAFELERE yönelimede gözle görülecek düzeyde bir artış gözlenmektedir.

Beğen · Yanıtla · 5 · 7 Mart, 10:07 · Düzenlendi

 

Huseyin Basar Baba Eyvallah Erenler..

Beğen · Yanıtla · 7 Mart, 10:02

 

 

Erkan Durmuş Canı gönülden ALLAH ALLAH dediğimiz dualardan biri hatta en onemlisi... "" HAK EKSİGİMİZİ TAMAMA, KÜFRÜMÜZÜ İMANA YARGILAYAN KULLARINDAN EYLESİN""" Ayhan bey yıllar'ın birikimini kritik yaparak paylaşmış. Eksik aramak yerine tamamlayıcı olmak degilmidir. YOLUN İKRARİN ESASI...

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 13:28

 

Kazim Gülfirat Bu verdigin mucalede
Inkar edilemez 
Kutluyorum....Daha Fazlasını Gör

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 15:54

 

Saim Ceylan Tekrar çalışmalarından dolayı başarılar diliyorum sağlık sıhat dilerim güzel dost

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 18:45

 

Turan Karatepe emeklerinize, yüreklerinize sağlık; aşk olsun

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 20:46

 

Dilaver Dogan · Akın Çetin ve 14 diğer kişi ile arkadaş

Keske Cem Vakfi'na bu kadar atmadan yazsaydiniz bu yazıyı, ama biliyorum ki atmasaydiniz bu yazı olmazdı, Cem Vakfi'ndan daha popüler malzeme yok çünku.

Sizi yillardir taniyan ve seven birisi olarak, belki son zamanlarda degil ama gecmiste bircok orga... organizasyonda bir araya gelmis bir kisi olarak, ekmeğini yediginiz bir kurumun uzerinden bu kadar prim yapmaya calismanizi cok yadirgadim. Bende telefonunuz yok, olsaydi aslinda arayacaktim bizzati konusmak icin ama yazmaya mecbur kaldim.

Cem Vakfini elestirdiginiz dönemlerde vakifta gorev yapmaktaydiniz. Madem eldeki imkanlarin verimli kullanilmadigini dusunuyordunuz, pek tabi ki cok daha önceden kurumdan ayrilabilir, uzun yillar devam etmeyebilir, kendi rotanizi cok onceden cizebilirdiniz.

Cem Vakfi'na alternatif olusumlarin tam da A.İ.H
M. kararlarinin akabinde çoğalması gerçekten bir tesadüf müdür merak içerisindeyim.

Ortak paydada buluşmayı denemek yerine ayrı ayrı kollar oluşturup zaten 1400 senedir bir araya gelememiş olan bir kitleyi daha da uzaklaştırmak kime ne fayda getirecek sormak istiyorum. 

Begenmediginiz veya benimsemediginiz uygulamalar var ise müzakere ederek, diyalog içerisinde çözmek yerine neden bunca ikincilik, çokluk? Hangi maksat ile, hangi sonuclar hedeflenerek?

Almanyada Alman bir belediye başkanı şunu demişti: Siz Aleviler iki kişi bir araya geldiğinizde 4 farklı fikir ortaya çıkıyor. Ne kadar hakli degil mi?

Birlik olmaya çalışmak yerine bölünmeyi tercih etmek içimize işlemiş artik, keşke farklı olabilse, ama nafile.

Kusura bakmayin, yazdiklarimi geçmişteki tanisikligimiza istinaden yaziyorum, gucenmenizi istemem ama akşam bu yazıyla karsilasinca kayitsiz kalamadim.

 

Encogest Versoix Kaleminize sağlık.

Beğen · Yanıtla · 1 · 6 Mart, 22:57

 

Yanıt yaz...

 

 

 

Ayhan Aydin Sevgili Dilaver Doğan, en ufak bir eleştiriye bile tahammül edemeyin birisi olarak acaba kime benziyorsunuz? Benim prim yapma gibi bir kaygım yok, hiç bir zaman da olmadı... O kurumun tüm yükünü çeken insanların tümü o kurumda yok edildiler... Cem Vakfı'nın olumlu çalışmalarını her ortamda dile getiren birisiyim, bu yazıda da bu var ama sen onları görmek istemiyorsun. Gerçekten daha önce kamuoyuyla paylaşmıştım ama Cem Vakfı'nda yaşanan büyük yanlışlıklara rağmen orada bir şeyler üretme kaygısında olan insanlardık. Cem Vakfı bir ailenin şirketi değil, Alevilik Bektaşilik adına çabalar gösterdiği için halka mal olmuş, halkın bir kurumudur. Ben gereksiz yere kurumların çoğalmasını, her kafadan bir ses çıkmasını hiç bir zaman benimsemedim, benimseyemem. Ama toplum adına yapılan-yapılacak tüm gayretlerin toplumda bir karşılığı olmalıdır. Sırf Cem Vakfı'na karşı olmak için atılan adımların hiç birisinin karşılığı olmayacaktır. Yanlışlar ortadadır, bunların giderilmesi gerekir. Kimse kargaşa istemiyor. Ama Alevilik Bektaşilik de kimsenin tekelinde değildir. Kıymeti kendinden menkul, nice önderlerin peşinde iyi niyetlerle giden bu toplum çok acılar yaşadı, çileler çekti, kazıklar yedi. Farklı düşünceleri, görüşleri yok saymak, yok etmek istemek, despot bir anlayışın ürünüdür. Cem Vakfı'nda idareci adı altında, dede adı altında sözde görev yürütenlerin öyle büyük yanlışları oldu ki hem o kuruma, hem de Aleviliğe zarar veren boyuta ulaştı. Kurumlardaki kişilerin yanlışları tüm toplumu bağlar. Ama yanlışları görmemek, onların üstünü örtmek, devamına göz yummak nasıl bir yönetim anlayışıdır? Ben oradaki tüm olumsuzlukları eleştirdiğim için başıma gelmeyen kalmadı. Ne diyelim, gerçekleri görmek istememekte insanlar özgürdür. Yapılan hatalarda ısrarcı olmak hangi düşünce ürünüdür ben bilemiyorum.

Beğen · Yanıtla · 2 · 6 Mart, 23:17 · Düzenlendi

 

Murat Topçu Bence bu kurulun ömrü ve içeriğide cem vakfının daha önce oluşturduğu ve şuan işlevsizleşen alevi islam din hizmetlerinin inanç kurulundan bir farklı olmayacak hatta sizin söylediğiniz gibi cem vakfının yaptığı kurultay ve toplantılarda elde edilen bilgi ve birikim bugün yapılan bu toplantıdaki içerikten daha fazla kapsamlı daha gerçekçi duruyor ama ne olursa olsun yukarıda musa ağacık ağabeyin belirttiği can alıcı hususlar temelinde bu organizasyonda uzun ömürlü ve lüzumlu görünmüyor...

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 23:15

 

Dilaver Dogan · Akın Çetin ve 14 diğer kişi ile arkadaş

Ben sizi anliyorum Ayhan Aydin ama kurumlarda yanlış isimler gorev yapmislarsa, bireysel hatalar olusmussa bizler kurumlara hizmet eden insanlar olarak vazgecerek yanlislari duzeltemeyiz. 

Amacim tartisma yaratmak değil, kisilerin uzerinden kurumlarin yipranmasini engellemek. Kûfeliler vazgectikleri icin Kerbelayi yaşamadık mı? 

Sahiplenmek, kaleleri saglamlastirmak dururken cepheleri genişletmek söz konusu. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu fikir ayriliklarindan beslenen odaklar var, ve her defasinda bu odaklarin elinde oyuncak haline donusuyoruz.

Şu an esas endisem de budur. Farklılıklar zenginliktir ama bizde farklılıklar zaafiyet olarak tekrar bize dönüyor. 

Eleştiri konusuna gelince; tahammulsuzlugum tamamen kurumun yipratilmasina karsidir. 

Bugun Cem Vakfina sudan sebeplerle saldiran ve sözde muhalif olan kurum ve kişilerin en ağır elestirisini yapmiyorsak, birçoğunun nerelerden maaş aldiklarini biliyor ama sessiz kaliyorsak sanmasinlar ki biz hatali oldugumuz içindir.

Bu yola zarar gelmesini istemediğimiz için, dışarıda bekleyen çakal sürülerinin ellerine koz vermemek için, herşeye rağmen bir görünmek içindir. Saf ve temizane, inancını bu kurumlar üzerinden destekleyen canlarimizi uzmemek icindir.

Yoksa bizim de söyleyeceklerimiz vardır elbet ama bunları dost meclisinde dile getirmeyi tercih ederiz.

Beğen · Yanıtla · 6 Mart, 23:30

 

Ayhan Aydin Dostlar kendi sayfasında benim yazımı aktarmadan hakaret içerikli bir yazı yazan ve yukarıda söylemeye çalıştığım gibi sözde "dedeleri" temsil ettiğini iddia eden birisinin yazısını ben sizlere aktarıyorum. Hangi durumda olduğumuzu siz artık anlayın lütfen...
Hüseyin Aldoğan

Sayın Ayhan Aydın
Ne zamandan beri türetme ''Dedebabaganlar'' Anadolu Aleviliğinin tarihsel inanç önderleri oldular.
Şu iyi bilinmeli ki Anadolu Alevilerinin Anadolu da ki inanç önderleri Ehli Beyit evladı olan SEYİT DEDELERDİR: Anadolu Aleviliğinde Bektaşiliğin yeri yoktur. Yıllarca Cem vakfında yaptığın hizmetlerin ardında Anadolu Alevi Seyit dedelerini ikinci plana da göstermeye çalışmakla nasıl bir görev üstlenmiş olduğunu bir anlamada ifade etmiş oluyorsun. Özelikle son yıllarda senin gibi yetkisiz ve yetersi yazar çizerlerle Alevi sivil toplum örgütlerinin DEDE döven Alevilerin katkılarıyla adeta haraç toplarcasına Alevi sivil toplum örgütlerinde ve Cem evlerinde çöreklenen beylerin Anadolu Alevilerine yapacakları böyle zamanı geldikçe iç yüzünü sergilemektedirler. Hani bizle Cem vakfının yaptıklarının doğru olmadığını söylediğimizde sen kalkan oluyordun. Ne oldu da bugün bu düşüncelerle yeni bir sayfa açmışsın gibi kahraman kesiliyorsun. Bu toplantıda kimliği ile bir zamanlar gazeteler boy boy manşetler attırıp bugün beraber oldukları Alevi önderlerin en büyük hakaret edenler, daha sonra ellerine mikrofon geçtiğinde kendilerini o hakaret ettiklerin vakıf liderlerinin gölgesinde milletvekili ilana edenler ne oldu da bugün hangi taşı kaldırsan Alevi kahramanları olmaya çalışıyorlar. Bu siyasi ve çıkarcı manevralarla hiçbir yere varılmayacağı bilinmeli. Aleviler ve Alevi DEDELEREİ artık bu cem evlerini ve Alevi sivil toplum örgütlerini terek etmelidirler. Çıkarları nasıl denk düşerse öyle rol almaya çalışan bu sözde yönetici ve yazar bozarlarla Anadolu Aleviliğinin yeni bir uçuruma sürüklenmek istediği gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Ama şu unutulmamalı ki tarihte bu tür ihanetler ve çıkarcı yapılar siyası ve ekonomik anlamalarda oluşmuş fakat Anadolu Aleviliği asırlardır dimdik duruşuyla tarihteki şanlı varlığını korumaya devam ederek buraya kadar gelmiştir. Tarihin akış bu var oluşları kendi içine analiz ederek bir kenara koyum Aleviliğin şanlı sayfalarını bu kara lekelerden temizleyecektir. Bu siyasi çıkar yapıların içine senin dahil olmuş olman büyük bir talihsizlik. Alevi zenginler kulübünün ''Osmanlı Bektaşi Tarikat Anlayışlı'' teke ile yürüttüğü bu çıkarcı stratejiyi Anadolu Alevilerine açıklamanın zamanı gelmiş bulunmaktadır. Bir Alevi dede çocuğu Sultan Sinemilli Derneğini genel başkanı ve Anadolu Alevi Ocakları Derneğinin Genel Sekreter sorumlusu olarak Aleviler ve Alevi Dedeleri bu cem evlerini terk edeniz bunların Anadolu Aleviliğine bir katkıları yoktur. Sadece ve sadece çeşitli güçlerle yapılan ittifakların temsilcileri olarak çıkarlarını korumak için yapılan faaliyetlerdir. Bunun için iki taraflı siyasi bir manevrayla da siyaset yapan bu siyasilerin kimliği bir gün mutlaka deşifre olacaktır. Bu yola yanlış yapanlar bunun hesabını pir darında vereceklerini unutmasınlar. Yetkisiz ve yetersi bu Aleviler Anadolu Aleviliğini temsil etme hakkına sahip değiller bundan sonrada olamayacaklardır. ''Osmanlı Bektaşi Tarikat Anlayışı'' türetme ''DEDEBABALIK '' olarak Anadolu Aleviliğinin dışında bir anlayış olup Hünkarın ve Anadolu Aleviliği felsefi anlayışıyla da hiç bir bağı kalmamıştır.
BeğenDaha fazla ifade gösterYorum Yap
3 Aziz Güler ve 2 diğer kişi
Yorumlar
Ayhan Aydin
Ayhan Aydin Olayları bu kadar çarpıtan birisi olarak sana bir şey diyemiyorum... Hakaret boyutuna ulaşan bu yazını neden sözde eleştirdiğin benim yazımın altına yazmıyorsun. Bir yazıyı alıp bu kadar farklı gösterip kamuoyunu benim adıma yanıltma basitliğini gösterdiğin için ancak acınacak bir durumda olabilirsin. Yazık seni başkan, sekreter yapan bu kurumlara...
Beğen · Yanıtla · 1 dk. · Düzenlendi

Beğen · Yanıtla · 1 · 6 Mart, 23:49 · Düzenlendi

 

Ayhan Aydin Bu üniversite bitirmiş sözde dedemiz, sayfasının altına yazdığım bu yorumu ve diğer yazıları silmiş... Kendisine de zerre kadar güveni olmayan bu toplum mühendisliğine soyunmuş, kendi kıyısından köşesinden çalının arkasından kükrerken aslında bu toplum adına tek bir şey yapmadan, toplumun temsilcisi olma yolunda bulduğu firsatları maharetle değerlendiren sözde toplum temsilcilerine her zaman söylediğim gibi çok dikkat etmek gerekir... Nereye dönsen tüm dünyayı, tüm Türkiye'yi ve tüm Aleviliği kurtarma projeleri dosyalar dolusu çantasıyla gezen toplum mühendisleriyle karşılaşıyorsun... Allah islah etsin ne diyeyim...

Beğen · Yanıtla · 4 · 7 Mart, 06:42 · Düzenlendi

 

Huseyin Basar Baba Bu ''sözde dedemizin'' , Bektaşilere karşı olan Kin ve Nefretinin sebebini anlamış değiliz..Kime ,neye hizmet etmek istiyor bilemiyoruz.. Ne diyelim. Edeb Ya Huu..

Beğen · Yanıtla · 7 Mart, 10:50

 

 

Huseyin Basar Baba Bu ''sözde dedemizin'' ,Bektaşilere karşı olan Kin ve Nefretinin sebebini anlamış değiliz..Kime ,neye hizmet etmek istiyor, maksadı nedir bilemiyoruz.. Ne diyelim Küp İçindekini Sızdırır.. Edeb Ya Huu..

Beğen · Yanıtla · 1 · 7 Mart, 17:56

 

Erkan Durmuş NE KADARDA ÇOK SEVİYORUZ AYRIŞMAYI.... YAZIK Kİ NE YAZIK.. KİMİN EKMEĞİNE YAG SÜRÜYORUZ..

Beğen · Yanıtla · 8 Mart, 10:06

 

Turan Karatepe Kes-yapıştır mantığıyla bir birinin devamı sayılan yayınlar dışına çıkıp, zahmet ederek zamana yayılan emek harcayıp, araştırma yapmadan salt eleştiri ve salt ben merkeziyetçi zihniyetle hareket etmek ne Aleviliği ne de Bektaşiliği hak ettiği yere taşımaz. Benim yakından tanığı olduğum ve hayatını bu yola mücerret olarak adamış çağdaş dervişlerimizden Ayhan Aydin dostumun emeklerini yok saymak ona yapılmış haksızlıktır. Kaldı ki; bu yaklaşım kişisellikten öte; Aleviliğin ve Bektaşiliğin felsefesine ters düşmektedir. 
Polemikten uzak sağ duyu ve empati yaparak ön yargılarımızdan uzaklaşmamız birlikteliğimizi pekiştirecektir. 
Aşk ile sevgide kalınız.