Sıdki Baba Kitabı

Ne Değerlerimiz Var

Alevi – Bektaşi Kültür Dünyası ya da Kültür Evreni’nin aydınlığı maalesef bugün uzaklarda kalmış; bugün içi bomboş tartışmalarla günler doldurmakta, çok ciddi çalışmalar yapmak bir yana, geçmişin hazinelerine bile bugün sahip çıkılmamaktadır. Son otuz / kırk yıllık Alevi kurumları adı altında; dernek, cemevi, yönetim, temsiliyet, teslimiyet, sözde asalet tartışmaları içinde tarihi zenginliklerini zaman zaman unutup çıkar, gösteriş, bayağılık boş harmanında birileri kendi çıkarları için, bu toplumu sömürmek için, elde ne dane kalmış onu alalım diye, toplumun üzerinde düven sürmeye devam etmektedirler.

Bu topraklarda yetişmiş nice nice büyük değerimiz yolumuzun öncüleri, aydınlatıcıları vardır. Ozanlar ise hem bu toplumun duygu / düşünce / inanç dünyasının taşıyıcıları, var edicileri ve de aynı zamanda bu öğretinin de hafızaları / bellekleri konumundadırlar.

Anadolu ve Rumeli elbette İran ve çok büyük bir coğrafyada bu yol ve erkânın sürdüğü topraklarda yüzlerce halk ozanı var olmuştur.

İşte çağımızın da büyük ozanları, büyük değerleri Alevi – Bektaşi kültürünün, inancının özünü ölümsüz deyişleriyle, dizeleriyle bizlere aktarmışlardır. Ama bugün bizler bir iki deyişini, türküsün söyleyip bunların gerçek değerini tam anlayamıyoruz maalesef.

Bu büyük ozanlardan birisi de hiç kuşku yok ki, Sıdki Baba’dır. 1865 ile 1928 yılları arasında yaşamış tüm hayatını Hakk / Muhammed  / Ali Yolu’na, erenler yoluna adamış, birbirinden önemli deyişler yazmış, bugün birçok sanatçının seslendirdiği eserlere imza atmış olan Sıdkı Baba’yı ne kadar yâd etsek azdır.

Yaşamı, çalışmaları, edebi yönü hakkında önemli bilgiler vermesi yanında bu büyük ozanımızın tüm eserlerini bir araya getirerek tarihi bir görevi yerine getiren çok değerli Araştırmacı / Yazar Baki Yaşa Altınok hocamıza bir kez daha teşekkür ediyor, Sıdki Baba hakkındaki bu önemli eseri tüm dostlarımıza, canlarımıza tavsiye ediyoruz.

 

Muhabbet ehline aşk ile…

 

Ayhan Aydın

6 Kasım 2021

 

(Sıdki Baba Divanı, Baki Yaşa Altınok, Sistem Ofset Bas. Yay. San. Tic. Ltd. Şti., 592 Sayfa, 2013, Ankara)

 

 

21

Gel beri serseri gezme cihanda

Fark eyle mürşidi var kapısına

Terk eyle benliği kalma gümanda

Özünü teslim et pir kapısına.

 

Teslim et özünü illallah eyle

Hakkı tesbih edip zikrullah eyle

Tecella, temanna, eyvallah eyle

Asıl Mansur gibi dar kapısına.

 

Dar-i Mansur olup kıl Hakk’a kıyam

Erenler ceminde bulasın makam

Dört kapı üzere mürşide selam

Biatını yetir gir kapısına.

 

Kim ki fehmeyledi şahlar şahına

Bunca müminlerin kıblegâhını

Cahiller göremez Hak dergâhını

Kamiller düzüldü er kapısına.

 

İblis ar eyledi sücuttan kaçtı

Lanetin halkası boynuna astı

İblise uyanlar dergâhtan düştü

Onları sürdüler nar kapısına.

 

Sıdki’ya bu sözün alana öğüt

Gönül kervanını dergâha yürüt

Evlad-i Hünkârdan var bir damen tut

Sakın hizmet etme kör kapısına. (Sayfa: 44/45)

 

22

Merzifon elinde duramaz oldum

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a

Her nadana sırrım veremez oldum

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a.

 

Üçler ile beşler cismimin canı

Yedilerde fark eyledim erkânı

Nesl-i İmam Bakır keremler kanı

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a.

 

Ali olup Fazlı için satılan

Hamza kahramanla Kaf’a atılan

On İk’imam katarına katılan

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a.

 

Doksan bin halifenin aşçısı

Balım Sultan, Abdal Musa yaycısı

Ali nesli bu âlemin gözcüsü

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a.

 

Ahmet-i Yesevi aslı mayası

Haydar-i Kutb-id-din hasların hası

Sefil Sıdkı çeker ah ile yası

Gönül gitmek ister Sultan Haydar’a. (45)

 

100

Ayrılık zamanı geldi gaziler

Yakar bu sinemi nar dertli dertli

Ah ettikçe ciğerlerim sızılar

Ağlayıp ederim zar dertli dertli.

 

Gel karşıma dal boyunu göreyim

Bir dolu ver muradıma ereyim

Sana bir yadigâr mendil vereyim

Sil çeşmin yaşını var dertli dertli.

 

Geçen sohbetleri düşün hayal et

Sen de benimi için ağla melal et

Ayrılık vaktidir hakkın helal et

Kuşlardan haberim sor dertli dertli.

 

Sefil Sıdki çağırırım erlere

Aktı çeşmim yaşı döndü sellere

Düştü nasibimiz gurbet ellere

Gözle yollarım yar dertli dertli. (134)

266

Zamane fakisı yarım mollalar

Ayet bilmez yanlış fetvaya başlar

Bir ümmi görürse yazar imlalar

Ben alimim diye davaya başlar.

 

Ehl-i Beyt’i inkâr eder taş atar

Dünyada meylini cifeye katar

Üç beş mangır için sofuluk satar

Ezilir büzülür takvaya başlar.

 

Mana bilmez mefhumunu uydurur

Çoklarını doğru yoldan kaydırır

Yamandır şeytana pabuç giydirir

Kar’ı fitneliktir iğva’ya başlar.

 

Suret uğrusudur dünya peresttir

Öyle münafıkı sanma ki dosttur

Dışı İslam içi mümine kasttır

İblisten eşedir buy hay’a başlar.

 

Mat eylesen benlik ile sürüşür

Meth’eylesen damarları uyuşur

Hasmını görünce kalkar savuşur

Kenardan kenara kavgaya başlar.

 

Sıdki der kör faki azdırır eli

Yalana yanlışa alışmış dili

Bir topuz aşk etsem kırılır beli

Sürünür yerlerde vay vay’a başlar. (Sayfa: 271)

 

(Sıdki Baba Divanı, Baki Yaşa Altınok, Sistem Ofset Bas. Yay. San. Tic. Ltd. Şti., 592 Sayfa, 2013, Ankara)